Konya Sivil Toplum Platformu ve Meram Belediyesi müştereken güzel bir organizasyona imza attılar! Günümüzde üzerinde çokça durulması, çokça analiz edilmesi ve neştere tabi tutulması gereken bir meseleyi masaya yatırdılar! İki gün sürecek olan bu toplantının, şehrimize, ülkemize ve insanlığa hayırlı sonuçlar getireceğine inanıyor, böyle önemli ve hayati öneme haiz toplantıyı tertip edenleri canı gönülden kutluyorum.
“Gelenekten Geleceğe Aile Çalıştayı”, adıyla organize edilen bu panelde; aile ve sorunları her açıdan ele alındı. Evliliğin kutsallığı, kuralları, evlenecek olanların dikkat etmesi gereken hususlar, evliliği bitiren davranışlar, boşanmaya giden yollar…geniş bir şekilde masaya yatırıldı.
Baktığımız zaman; aile yuvasının çatırdamaya başladığı, “kuşak çatışması” denilen ve anneyi babayı hiçe sayan, aile mahremiyetini es geçen, nikah gibi önemli ve hassas bir konunun yok farz edildiği, Kur’anî ve İlahi bir kurumun; Modernleşme adı altında dejenere edilmeye çalışıldığı bir eksen kayması yaşıyoruz!
Evlilik, bir oyuncak ve evcilik oyunu değildir. Hissi, mantıksız, içi boş, sadece zevk, şehvet ve maddeye yönelik bir evlilik anlayışının aileye hayır getirmeyeceği ve getirmediği artık anlaşılmıştır.
Evliliğin; pazara kadar değil, mezara kadar giden uzun bir yolculuk olduğunun unutulduğu, “Allah’ın emri, peygamberin kavli” sözünün askıda kaldığı bir savrulma içindeyiz! Evlenme aşamasındaki; “Allah’ın emri, peygamberin kavli” sözü, sadece bu esnada söylenip, sonra unutulacak, üzerinde hiç durulmayacak, beylik bir laf olmadığını idrak etmek zorundayız.
Aile yuvalarımıza Kurt girdi! İçin için kemiriyor! Asırlık bir ağacı, kurdun içten kemirip güçsüz, zayıf ve yıkılmaya yüz tuttuğu gibi, insanlıkla başlayan, olmazsa olmaz kabilinden olan kutsal aile kurumu, kutsallığını kaybetti! Komşuluk ilişkileri, misafirlik anlayışı, yardımlaşma ve karzı hasen şuuru, arkadaşlık ve vefa duygusu, “Allah için sevme” idraki, samimiyet, “Bu gün Allah için ne yaptın?” düşüncesi…gibi, “aile şuurunu” da unuttuk!
Aile fertleri; hem akraba, hem komşu, hem arkadaş, hem yoldaş, hem de yaratılışta ve dinde kardeş bireylerdir! Aile, cennette kurulan bir yuva! Hz. Âdem ile Hz Havva yaratılır yaratılmaz Cennete girdiler, Cennette huzur içinde yaşamaya başladılar! Bu ne demek biliyor musunuz? Eğer aileler temeli sağlam atar, bu yuvanın kutsal olduğu, Allah’ın emri bulunduğu şuurunda olunursa, cennet hayatının yaşanılacağı kaçınılmazdır.
Toplantılar yapmak, paneller tertip etmek, konferanslar vermek… hepsi, güzelliğe atılan imzalardır! Ancak iş, “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”, “Niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, “emir olunduğun gibi dosdoğru ol”… ilkelerine kafa yormadığımız, gönlümüzü, ruhumuzu, özümüzü ve davranışlarımızı bu ilkeler istikametinde yönlendirmediğimiz zaman hiçbir sonucun alınacağını sanmıyorum!
Bu tehlikeyi fark eden AK PARTİ Hükümeti; Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurlar ile boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; “TBMM Aile Bütünlüğünün Korunmasını Araştırma Komisyonu” kurdu.
Böylece, ailelerdeki parçalanmalar, boşanmalar, kırılmalar, aile cinayetlerinin…önüne geçilecek, toplumun temeli olan ailelerdeki temel sağlamlaşacaktır. Ocak 2016 tarihinde kurulan bu Komisyon, Türkiye’nin 7 bölgesindeki illerde incelemeler yapacaktır. Komisyon Başkanı Ayşe Keşir, bu çalışmaların Urfa’da başladığını, tüm yurtta devam edeceğini belirtti.
Malumunuz olduğu üzere, böylesi çalışmalar, sadece hükümetin tek başına yapacağı iş değil. STK’larla, yazarlarla, düşünürlerle, fikir adamları ve kanaat önderleriyle, halkla… hülasa herkesle el ele gönül gönüle, birlik içinde, istişare ederek soruna çözüm bulunacaktır.
Hep birlikte aile yuvalarımızın kurtarılması, “Gelenekten Geleceğe”; demek; Kur’an’ı, İslam’ı referans alarak geleceğe sağlam adımlarla yürümek demektir. İslami aile hayatını ikame edenlerin, en mutlu, en huzurlu, en uzun ömürlü ve mezara kadar gidecek bir aile olacağının bilinmesini isterim.
Kur’an’ı referans alan İslami aileler; aile cinayetlerinin olmadığı, kadına hakkının verildiği, çocukların psikolojilerinin bozulmadığı, toplumsal savrulmaların yaşanmadığı, dejenerasyonun görülmediği…temiz Toplumun temelini atmış olur.