TÜSİAD’çılar topluma ve siyasete ayar vermeyi bırakıp, ülkemizin ekonomik meseleleriyle ilgilensinler
SURİYE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
LANETLİ TABLO
“İ” LERİMİZ
Taraftar Bunu Hak Etmemişti
Neye İnanırsan Ona Dönüşürsün!
MAHKEME-İ KÜBRADA BERÂT ETMEK İÇİN ÇALIŞMALIYIZ
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
Mikrofonla Ezan Okunurken Sağa/Sola Dönülür mü?
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Bir subayın MİT'e gönderdiği mektupta çok çarpıcı bilgi ve detaylar yer alıyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderdiği belgeler arasında, eski MİT Müsteşarı Emre Taner'e yazılmış çarpıcı bir mektup da yer aldığı ortaya çıktı.
Vatan Gazetesi'nden Deniz Güçer'in haberine göre, Özel Harp Dairesi'nde görevli olduğunu belirten bir subayın yazdığı mektupta; Dink suikastı, Danıştay saldırısı, misyoner cinayetleri gibi olayların arkasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki Seferberlik Başkanlığı'nın olduğu öne sürülüyor.
Eski müsteşar Emre Taner'e hitaben yazılan mektupta Seferberlik Başkanlığı'nın 3 ana bölgesinin bulunduğu kaydediliyor.
Bunlardan birincisi Trabzon bölgesi. Mektupta yazılanlara göre, bölge insanının milliyetçilik duyguları üzerine operasyonlar planlandığı belirtilerek, papaz cinayetleri, TAYAT eylemleri, Dink cinayeti, bu yöredeki yerleşik teşkilat tarafından yapıldığı ifade ediliyor.
İkincisi ise Hatay bölgesi. Gönderilen belgede, yakın zamanda bölge Ermeni, Süryani konularında hareketlilik yaşanacağı, özellikle ABD-Saros merkezli kuruluşlarla yapılan ortak proje ile yörede bir Ermeni- Türk- Süryani çatışması çıkartılacağı yazıyor.
Üçüncü bölge ise Malatya. Darbe Komisyonu'na gönderilen mektupta, Malatya yöresinde sayıca fazla olan tarikatları bir terör örgütü haline sokmak için çalışma yapıldığı belirtiliyor.
Subay, mektubunda teşkilatın yapısı hakkında da detaylı bilgiler verdi.
Buna göre, TSK mensuplarına bağlı olarak çalışan teşkilat 3 asil, 1 yedek kadrodan oluşuyor.
1- Beyazlar (Şehir yer altı kadrosu)
2- Siyahlar (Gerilla kadrosu. Subay ve erlerden seçilir. Sayıları 2 bin 500'e yakın)
3- Yeşiller (İşlerden haberdar olan fakat teşkilata alınmayan kişiler. 100 kadardır. Haberleşme ve malzeme konusunda yardımcı olurlar)
4- Turuncular (Herhangi bir yüz kızartıcı sebeple teşkilattan ayrılan kişiler. 350 kadardır. Takip ve adli bir sıkıntı yaşanmıyorsa iş yaptırmaya devam ettirilir. Ölene kadar irtibat devam eder)
Adını açıklamayan subay, mektubu şu cümlelerle bitiriyor: “Sayın Müsteşar; yurt içinde Seferberlik Bölge Başkanlık sayısının 12'den 24'e çıkarılması planlanmaktadır. Bölge başkanlıkları bünyesinde görevli sivil personelle ilgili çok ciddi kaygılar taşımaktayım. Bu sivil personelin çoğu, toplum içinde pimi çekilmiş bombadan farksızdır. Bölgenin sorumluluk alanındaki insanlar 'Kurtarılacak Kişiler', 'Yararlı Kişiler', 'Zararlı Kişiler' olarak kategorize ediliyor. Bir bölgenin kriterlerine göre 'iyi' olarak fişlenen, bir başka bölgenin kriterlerine göre 'zararlı' kişiler olarak fişlenebiliyor. Seferberlik Bölge Başkanlarına bağlı sivil kişilerin de bilgisi dahilinde değişik yerlere gömülmüş silah ve malzemelerin bulunduğu askeri mühimmat depoları vardır. Bunların tamamının sürekli kontrol altında tutulması imkansızdır. 'Yararlı kişilerin' ve 'zararlı kişilerin' isimleri var”
Mektupta, 'Beyaz' ve 'Siyah' olarak tanımlanan bazı kişilerin isimleri de yer alıyor…
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, çok önemli belge ve bilgileri ortaya çıkaracak! Faili meçhuller, darbelerin sona erdirilmesi, halkın; “alevi-sünni”, “Türk- Kürt”, “sağcı- solcu”… gibi ayırımlarla kışkırtılıp birbirine kırdırılması, terör sona erecek! Zaten komisyonun kuruluş amacı da bu değil miydi? Her şey rayına oturuyor! Ülke, huzur günlerine dönüyor! Huzuru yakalayan ülkenin kalkınması da çabuk olur.
“İ” LERİMİZ
DÜŞÜNCE ÜZERİNE
ALTI ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
ŞİİR MEKTEBİ
O KADAR MI ZOR?
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN