Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Miraç, kelime manası itibariyle "merdiven", "yükselecek yer", "en yüksek makam" manalarına gelmektedir.
Miraç gecesi, Recep ayı içerisinde yer alan Miraç Kandili en önemli gecelerden biridir. Miraç Kandili gecesi Hazreti Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem)'in göğe yükseldiği gece olması sebebiyle önemlidir. İki aşamalı bu gökler ötesi yolculuk, peygamberliğin 12. yılında, hicretten on sekiz ay önce, mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Miraç Kandili gecesi ve gündüzünü şu şekilde ihya ederek geçirebiliriz; Miraç Kandili gündüzü oruçlu olarak geçirilebilir. Peygamber Efendimiz "Recep ayında bir gün ve gece vardır ki Receb'in 27. gecesidir. Kim o gün oruç tutar ve geceyi ibadetle geçirirse yüz sene oruç tutmuş ve yüz sene ibadet yapmış gibi olur" buyurdu..
Kur'an'da; "isra” ismiyle bir sure bulunmaktadır. İsra, gece yürüyüşü demektir. Bu geceye has olarak, müminlere; beş vakit namazın hediye edilmesi çok anlamlıdır. Sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber efendimiz, bir kere miraca çıkmasına rağmen, müminler, namazı gerçek anlamıyla, bilerek, şuuruyla kıldığı, namaz kılınca bütün kötülüklerden arındığı, tam anlamıyla "Peygamberî ahlaka” sahip olduğu vakit, miraca yükselmiş olur. Kur'an'ımız; "namaz, bütün kötülüklerden, çirkinliklerden, olumsuzluklardan alıkor” der.
Kandilleri belli zaman dilimlerinde kutlamak, birbirimizi, telefonla, bizzat tebrik etmek, bu günlerde hal hatır sormak da güzel, fakat en güzeli, her günümüzün kandiller gibi aydınlık, mutlu, sevgi dolu, samimiyet yüklü, riyadan uzak…bir tavır içinde olmak en güzelidir. Bayramlar yaparız, bayramların; sevinç, mutluluk ve barış günleri olduğunu söyleriz. Bayramlar bitince her şeyi unuturuz.
"Her günümüzün bayram olması” sözünü hep söylerim. Bunu; "deliye her gün bayram” diye bozmuşlar. Halbuki bunun aslı; "veliye her gün bayram” olması gerekir. Veli; Allah'ın gerçek kullarıdır. "Kazım hocam, biz kim, veli olmak kim?” diyenler olabilir. Kur'an ilkelerine, resulullahın sünnetine samimi şekilde riayet eden, inancında taviz vermeyen, dik duran, kararlı olan, kötülüklerden hicret eden herkes velidir. Yani Allah'ın has kullarıdır.
Mübarek bir aydayız. Ramazan ayına adım adım yaklaşıyoruz. Ömrü olanlar bu ayı da görecek. Her yıl böyle güzel aylar, günler gelip geçiyor. Bunlar birer fırsat, arınmamıza, miraca yükselmemize, sevilen, Allah'ın; "kulum” dediği kul olmaya vasıtadır. Aklı çalışan, tefekkür edebilen, fikri mekanizmasını çalıştırabilen her insanın bunu yapamaması diye bir şey yoktur. "Yapamıyorum” sözü doğru değil. Eğer doğru olsaydı, Allah insana Akıl, irade, yetenek vermezdi. Bunlar varsa, yapabilme gücümüz de vardır.
Miraca yükselebilmek, görüldüğü gibi zor değil. Yeter ki bizler; "bu günü milat kabul ederek, bütün günahları silip süpürmeye karar verdim, bir daha bilerek, isteyerek günaha girmeyeceğim…” dediğimiz ve azimli olduğumuz zaman kesinlikle Allah günahı kabul edecektir. Zira öyle diyor. Peygamberimiz de; "günahına tövbe eden, hiç günah işlememiş demektir.” Bundan bir imkan olur mu?
Şöyle açalım; diyelim ki bir kardeşimiz, mükellef çağından itibaren, bu güne kadar hep günah bataklığında bocaladı durdu. Nerde akşam, orda sabah! Akla, hayale gelmedik pislikleri yaptı…bu günleri fırsat bilip, camiye gider ve güzelce namazını kılar ve elini açıp, gözyaşları içinde Allah'a dua eder ve asla bir daha o günahlara girmezse, emin olunuz ki, Rabbimiz, o, eski günahlara dönüp bakmayacaktır. Adeta hekmlerin, hastalıklı uru kesip attığı gibi.
Şükretmez misin?
"Neden böyle?" deyip, sakın ağlama
Kadere karşı karalar bağlama,
İki gözün görüyor bilmez misin?
Bu hale binlerce şükretmez misin?
Elin tutuyor, aklın eriyor ya,
Düşüncen yerinde, dil dönüyor ya
Kalp, rahatça çalışabiliyor ya,
Bunlara binlerce şükretmez misin?
Hiç kalkamayıp da, yürüyemesen,
O iki dizinle de gidemesen
Beynin felç olsa, hiç anlamasan
Bunlara binlerce şükretmez misin?
Yatalak olup, yatağa bağlansan
Gece gündüz; "ah, vah" edip ağlasan
Eşler, dostlarla yürekler dağlasan
Yine bu haline şükretmez misin?
Akşam yatıp, sabah da kalkıyorsun,
Yemeğin yiyip, nefes alıyorsun,
Düşünüp, hayallere dalıyorsun…
Bunlara sayısız şükretmez misin?
Baban, annen tanıyabiliyorsun,
Konuşulan, anlayabiliyorsun,
Eksiğini tamlayabiliyorsun.
Bunlara hesapsız şükretmez misin?AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET