MİLLÎ MÜCADELE’NİN KADIN KAHRAMANLARI

Tarihi iyi bilmek, dünden ibret alarak geleceğe yön vermek, daima uyanık olmak… her Türk insanının daha doğrusu davası; "İslam ve Hak” olan herkesin en birinci görevidir. Merhum Âkif;

"Doğrudan Kur'an'dan alarak ilhamı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı” derken, Âsım'ın nesline işaret ediyordu. Milli Mücadelenin Kadın Kahramanları da birer Âsım'ın nesliydi. Bu düşünceden hareketle Konya Aydınlar Ocağı'nda Millî Mücadele'nin Kadın Kahramanları konuşuldu.

"5 bin Konyalı kadın, Millî Mücadele'de 8 Ocak 1920'de Alâeddin Tepesi'nde miting yaparak işgalci güçleri protesto ettiler.

Kadınlardan konuşulurken, Millî Mücadeledeki kadınlarımızı da hatırlamalı ve anmalıyız. Ve elbette bayramlar, "kutsanıyor” diye küçümsenen kurtuluş günleri de bize en başta vatan için ödenen bedeli, akan kanı, heder olan bir dönemin gençliğini; geleceğe, genç nesillere de örnek olması gereken bir direniş, varoluş iradesini hatırlatmalı, bir şuuru mutlaka hayata geçirmeli.

Türk milleti, tüm varlığıyla istiklal mücadelesi verirken, Türk Kadını da erkeğinin yanında yer alarak akıl almaz bir gayret ve enerjiyle büyük bir direniş, dayanışma ve kahramanlık göstermiştir.

Nene Hatun, Tayyar Rahmiye, Kılavuz Hatice, Küçük Nezahat, Fatma Seher Hanım (Kara Fatma),

İstanbul'da Maçka, Zeytinburnu gibi yerlerde bulunan küçük depolardaki top, tüfek ve cephaneler cesurane tedbirlerle kaçırılıyor, oradan da takalar ve teknelerle Zonguldak ve İnebolu'ya getiriliyordu. Buradan kağnılarla, çoğu zaman da hayvan ve insan sırtında Ankara'ya naklediliyordu. Kahraman Türk kadınları bu sevkiyatlarda büyük fedakârlıklar gösterdiler. Top mermilerini sırtlarında taşıyan bu kadınlar bazen öküzü ölen kağnı arabalarını çektiler.

8 Ocak 1920'de Konya Şerafettin Camii'nde toplanan 5 bin civarındaki Türk kadını, Paris Barış Konferansı'na gönderilmek üzere kararlar almışlardır. Yine 22 Mart 1920'de, Konya'da kadın ve erkek katılımlı büyük mitingler yapılmıştır.

Prof. Dr. Caner Arabacı, konuyla ilgili şunları söylemektedir: "Konyalı kadınlar, 1920 yılı başlarında Anadolu Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyeti'nin Konya Şubesi'ni kurarlar. Şehrin muallime ve diğer okumuş kadınları bu cemiyette örgütlenirler. Anadolu Kadınları Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Konya Şubesi, Milli Mücadele döneminde hastaneler kurarlar. Bu hastanelerin bütün ihtiyacını kadınlar karşılar.

Konyalı kadınlar mahalle mahalle gezerek askerin yiyeceğini, giyeceğini ve bayrakları hazırlarlar. Cephede savaşan yiğitlerin arkasında cephe gerisi sağlam olmazsa cephede başarı olunmaz. 8 Ocak tarihinde 5 bin Konyalı kadın, (1923'te şehrin merkez nüfusu 53 bin) şehitler için Şerafettin Camii'nde mevlit okuturlar. Yanlarındaki lokum şekerleri ay yıldız şeklinde hazırlanmış. Camide şehitler için mevlit okutulduktan sonra Alâeddin Tepesi'ne çıkıyorlar.

Tepede Rumlardan kalma tiyatro binasında toplanan kadınlar işgali protesto etme kararı alıyorlar. Alâeddin Tepesi'nde miting ve konuşmalar yapar, işgalci güçlerin komutanlıklarına telgraf çekerler. Yabancı devletlere de protestolarını ulaştırırlar. Hazırlanan bir bildiriyi de 2. Ordu Komutanı Fahrettin Altay'a verirler. İşgal kabul edilemez düşüncesi savunulur. Böylece büyük bir ‘Kadınlar Mitingi' gerçekleşmiş olur.”

Burada adlarını sayamadığım, isimli isimsiz bütün kahraman kadınlarımızı, annelerimizi minnet, hürmet ve muhabbetle anıyorum. Allah gani gani rahmet eylesin. Ruhları şad, kabirleri pür nur olsun.” Diyerek sözlerini bitirdi Yazarımız Hüzeyme yeşim Koçak.

 

Kadınlarımız!

Allah'ın kulları gerçek yarimiz,
Peygamber doğuran kadınlarımız,
Annemiz, bacımız, diğer yarımız,
Edeple yoğuran kadınlarımız!

 

Kızımız, komşumuz, her an varımız,
Sevginin odağı can diyarımız,
Aile temeli hak miyarımız,
Cennete çağıran kadınlarımız!

 

Dünyaya yön veren sözler var onda,
Canlara can katan özler var onda,
Duygusal varlıktır nazlar var onda,
Hak dava bağıran kadınlarımız! (12 MART 2022)


Yazarın Diğer Yazıları