Bu gün, Millete giydirilen deli gömleğinin yıl dönümü! Şöyle bir hafızamızı yoklayalım istedim. Nasıl başladı? Nasıl gelişti ve sonuçta neler oldu? Bu yazım, birkaç gün sürecek, sürmeli aslında. Hani diyorlardı ya; “28 Şubat 100 yıl sürecek!” evet biz de diyoruz ki; “28 Şubat’ı unutmadık, unutturmayacağız. O dönemde çekilen acıları, yapılan işkenceleri, ülkemin geleceğinin nasıl çalındığını…asla hafızamızdan çıkarmayacağız! O bakımdan tarihçesine göz atalım:
28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller de Dışişleri Bakanıydı. Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplandı. Toplantısı sonucu; açıklanan kararlarla; irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç başladı. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden oldu. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırıldı. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştı.
Refah Partisi 1995 Genel Seçimlerinde birinci parti olmuştu. 1996 yılında, seçimlerin ardından kurulan DYP-ANAP koalisyon hükümeti, Refah Partisi'nin güven oyu için gereken 273 sayısına ulaşılamadığı için (257 kabul) güvenoylamasının geçersiz sayılması gerektiğini belirterek Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz sayıldığından dağılmıştı. Bunun üzerine TBMM'de birinci parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP arasında kurulan 54. Hükümet (Refahyol hükümeti), 8 Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almayı başarmıştı.
RP-DYP Koalisyonu kurulmasının ardından bu dönemde yaşanan bazı olaylar, 28 Şubat sürecini tetikledi ve hızlandırdı. Tuzak kurulmuş, senaryo hazırlanmıştı;
6 Ekim 1996'da Ankara Kocatepe Camisi'nde "şeriat isteriz" diye bağıran sakallı, cübbeli ve asalı Aczmendiler gösteri yaptı. Aczimendiler, sokaklarda büyük bir cesaretle geziyor ve millete korku salıyordu.
3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi, polis ilişkileri açığa çıktı. Türkiye’yi daha önceden, mafya, siyasetçi ve polis üçlüsü nasıl ağ gibi örmüş olduğunun açık bir deliliydi. Bunu Refah-Yolu yılmak, ülkeyi karanlığa sürüklemek için malzeme gibi kullandılar.
Kayseri'nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, yapılanların; Müslümanlara bir kumpas kurulmak istendiğinin farkına varmış ve 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında; Türkiye'de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söylemiş ve şunları dile getirmişti;
"Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur." demişti. Ancak Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420.000 lira ağır para cezasına mahkûm edildi.
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. Görüntüler kamuoyunda geniş yer bulmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) tepkiye neden olmuş ve komuta kademesi, Başbakan Erbakan ve yardımcısı Tansu Çiller'i eleştirmeye başlamıştı. Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük'te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştı.
30 Ocak 1997'de Sincan belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihad oyunu basında tepki oluşturdu. Star muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi.
3 Şubat 1997'de, Ankara'da Star TV muhabiri Işın Gürel'in muhafazakar biri tarafından saldırılarak dövülmesi toplumda büyük bir tepkiye neden oldu.
4 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. 5 Şubat'ta CumhurbaşkanıSüleyman Demirel, Başbakan Erbakan'a uyarı mektubu gönderdi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya “İrtica, PKK'dan daha tehlikeli' dedi.
11 Şubat'ta Ankara'da “Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü” yapıldı. 23 Şubat 1997'de Fatih Camii'nde öğlen namazının ardından bir grup ellerindeki yeşil bayraklarla "şeriat isteriz", "yaşasın Hizbullah" sloganlarıyla yürüdü.
İslamcı gazeteci Yaşar Kaplan, bu yapılanların bir tuzak olduğunu görmüş; “gerektiğinde İslam uğruna şehit olacaklarına” dair bir açıklama yapmıştı. (DEVAM EDECEK)