MEVLANA ŞEHRİNDE OLMAK

Mevlana; hoşgörüyü, insan sevgisini, islamî hassasiyeti…Kur'an'dan alır. Onun yedi öğüdü-ki bendenizin; "HZ. MEVLANA'NIN YEDİ SIRRI” adıyla NKM'den çıkan kitabım mevcut- her birimize bir şeyler söylüyor. Yalnızca yedi sırda değil, Mevlana'nın bütün eserleri, insanlığa mesaj yüklüdür.

Deniyor ki; "Mevlana ile ilgili çok kitap var. Konya'ya gelen, eli kalem tutan Mevlana dostlarının, Konya hatıraları içinde Mevlana'nın olmaması düşünülemez. Ötelerden ta Selçuklular zamanından bu günlere kadar mesajı ulaşıyorsa bunda bir hikmet var demektir. Mevlana bu hikmeti nasıl elde etmiş? Bütün dünyanın ona koşmasının altında yatan gerçek nedir? Mevlana'da deve tüyü mü var ki bizleri kendine çekiyor?

Hep şunu söylemişimdir; sohbetlerimde, yazılarımda ve şiirlerimde; "her birimiz birer Mevlana olabiliriz. Her birimiz birer Yunus, Hacı Bektaş, Sadreddin Konevi, Şems-i Tebrizi…olmak için çaba harcayabiliriz.”

  1. gibi olmak demek, Kur'an'ın direktiflerine uygun davranış sergilemek demektir. Yunus, Konevi, Hacı Bektaş, Şems misali bir davranış içine girmek; Peygamberimizin ve tüm peygamberlerin hayat ilkeleri istikametinde gitmek anlamı taşır.

 

 

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol;

 

Bu ilkeyi herkes kendi çapında, gücü nispetinde yerine getiremez mi? Cömertlik ve yardımı, sadece parasal olarak ele almak yanlıştır. Kimse, "ben bu hususta bir şey yapamam” deme lüksüne sahip değil. Bu; "Allah beni yeteneksiz yarattı, eksik yarattı…” demekle eşdeğerdir ki, şirktir, Allah'a karşı işlenmiş büyük günahtır. Yardım etmek için, dünyayı terk eden Mutasavvıfların gelmesini mi bekleyeceğiz? Hep, başkalarının mı bize el vermesini bekleyip, bir köşede miskince mi oturacağız? Halbuki Kur'an; "kalk” diyor, "yat” demiyor.

 

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol;

 

Şefkatte, merhamette güneş gibi olmak da aynı şekilde, "eşrefi mahlukat” olan insana has bir meziyettir. Mevlana bu ilkeleri Kur'an'ın ışığında söylüyor. İnsana şefkat göstermek, tüm canlıları; "yaratılanı severiz yaratandan ötürü” anlayışına uygun hayat sürmek. Ne güzel değil mi böyle bir hayat! Kim istemez bunu? Pekiyi, "Bunu ben yapamam” diyebilen var mı? Her birimizin gönlünde bu güzel duygu mevcut değil mi? Hayvanları sevdiğimiz, onlara şefkat ve merhamet gösterdiğimiz kadar; annemize, babamıza, kardeşimize, etrafımıza, eşimize…bu tatlılıkları sunamaz mıyız? Bunun için Mevlana'yı mı arayacağız? Mevlana'yı mezarından mı kaldıracağız? Veya; "Ey Yunus ne güzel diyorsun, gel de aynı güzel sözleri bir daha söyle” diyerek kendimizi o sözlerle tatmin mi edeceğiz? Biz hiçbir şey yapmayacak mıyız? Elimizi taşın altına sokmak gibi bir davranışın içinde olmayacak mıyız?

 

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

 

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

 

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,

 

Hoşgörülükte deniz gibi ol,

 

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.


Yazarın Diğer Yazıları