Mevlana’da İletişim

Toplum tarafından sevilen, sayılan insan olmak için gönüllere girmek lazım. Ötelerden bugüne kadar herkesin sevgisini kazanan Mutasavvıflar, ilhamlarını Kur'an ve sünnetten alarak toplumu aydınlatmışlardır. Sevgide en başta gelen; iletişimi iyi kurabilmektir. Mevlana'yı Mevlana yapan iksir, toplumla iletişim kurabilmesindedir. 05 mart tarihli yazımda da belirttiğim gibi, hafta sonu Cumartesi günü dolu dolu bir Mevlana sohbetiyle gönüllerimiz inşirah buldu. TYB konya Şubesindeki Mevlana sohbetinden sonra, Koyunoğlu İkindi sohbetlerinde de değerli yazar ve iletişimci Cemil Paslı, Mevlana'nın İletişim metodunu ele aldı. Cemil paslı kardeşimden şu güzel cümleleri işittik;

"Mesnevî market gibi her türlü ihtiyaca cevap veriyor. Mevlânâ her geçen gün daha çok konuşuldu, daha çok duyuldu, daha çok büyüdü.

İletişim konusu aileden, yani toplumun en küçük parçasından başlayarak ümmete ve insanlığa kadar giden bir serüvendir. Söz, çok önemlidir ve bununla ilgili yüzlerce âyet vardır. Peygamberlerin kıssalarıyla ilgili sözler vardır. Allah-u Teâlâ Musa Aleyhisselam'a Firavun'a gitmesini ve yumuşak söz söylemesini emrediyor. Bu durumun günümüzdeki karşılığı iletişimdir. Mevlânâ'da iletişimin kodları, yani arka planı Ebu Mansur Matûrîdî'ye dayanmaktadır.

Yaşadığımız Anadolu kültüründe Mevlânâ ve çağdaşlarının çok büyük etkileri olmuştur. Ahmet Hamdi Tanpınar bir gün Yahya Kemal'e soruyor:

-"Üstat biz Viyana kapılarına nasıl oldu da gittik?”

Yahya Kemal cevap veriyor:

-"Pilav yiyerek ve Mesnevî okuyarak gittik.”

Gerçekten de Mesnevî bugün tüm dünyayı etkiliyor. Ve her geçen gün de bu etkisi büyüyerek, artarak devam ediyor. Çünkü Mesnevî bir market gibi her türlü ihtiyaca cevap vermektedir. 6.Asırda yükselmeye başlayan İslâm Medeniyeti zirveyi 12.Asırda yakalamıştır.

Endülüs Medeniyeti Sadreddin Konevî tarafından Konya'ya getirildi. Doğudan ve batıdan bütün bilgiler, İslâm Medeniyetinin zirve olduğu bir dönemde en güzel şekilde Hz. Mevlânâ'nın iletişimiyle Mesnevî'de yoğruldu ve insanlığın dikkatine sunuldu. Bu nedenle Mevlânâ ve eserlerinin etkisi her geçen gün büyüyor ve büyümeye de devam ediyor.

Güzel sözler nerden gelirse gelsin müminin malıdır. Mevlânâ, ‘Dinle Ney'den!' derken, dar anlamda kendini tanı, geniş anlamda da âlemi tanımayı istiyor. Mevlanâ Camide vaaz ederken Şems;

-"Yeter!” Diye çıkışıyor ve

-"Biz Kur'an-ı Kerim'i ve Peygamberimizin hadislerini öğrenebiliriz. Sen bize ne diyorsun?” Takliti bırakmamızı, özgün olmamızı istiyor. Taklit eden dağ gibi görünse de aslında bir samandan ibarettir. Çünkü kendine ait özgünlü bir durum değildir.

Mevlânâ bütün eserlerinde ve hem kalbi hem aklı beraber yürüyen bütün insanlar bize bunu öğüt veriyor, buna dikkat çekiyor, bizi buraya doğru çekiyor. 8 Asır önceki miras tabi ki bizim mirasımızdır; fakat bizim de çağımıza, özellikle de gençlerimize söyleyecek özgün söylemlerimiz olması lazım ve bunları çağın iletişim imkânlarına, iletişim gereçlerine göre aktarmamız gerekiyor. Bunu yaparken de yüzümüzde gülümsememiz eksik olmayacak.”

Her zaman, Mevlana'yı, Şems'i, Konevi'yi, İbni Arabi'yi, Hacı Bayram Veli'yi, Hacı Bektaş'ı…daha nicelerini dinliyoruz. Evet, bilgi sahibi de oluyoruz. Ufkumuz genişliyor! Buraya kadar doğru. Pekala, biz, onların ahlakından, ilminden, edebinden, bakış açılarından kendimizde ne gibi hisseler aldık? Alıyoruz? Alacağız? Yoksa hisse almak yerine hoşça vakit geçirmeyi kendimize meslek mi edindik? Çayca gidip, yolca mı geliyoruz?

Bu fakire sorarsanız, yalnızca dinliyoruz, işitiyoruz, duyuyoruz o kadar. Gerisi mi? Gerisi yok! Birisi bize sorsa, "senin bu konudaki görüşün ne? Sen neler yaptın veya neler yapıyorsun?” diye sorsa cevabımız ne olur? Taklidi hareket yerine, tahkiki tavır sergilemek en önemlisi. Bunu şöyle de diyebiliriz; "kavli duadan ziyade, fiili dua önem kazanır, etkili olur.”

  1. olmaya, kendimiz kalmaya mecburuz. Sevgili Cemil Paslı bu konuya açık ve net olarak parmak bastı.

 

Dua

Mazlumlar ezilirken birer birer,
Allahım bize nusratını gönder!
Uyandır müslümanları
Kaldır ayağa inananları!
Aç gözlerimizi şerre karşı,
Tut elimizden, utandırma.
Zalimlerin ateşiyle yandırma!

 

Alvarlı Efe Hazretleri

Hazer kıl, kırma kalbin kimsenin, cânını incitme

Esîr-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme

Târik-i ışkda bî-çâreyi hicrânı incitme

Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân'ı incitme.

 

Felekde, hâsılı insân isen, bir cânı incitme

Günahkâr olma, fahr-i âlem-i zî-şânı incitme.

 

Elin çek meyl-i dünyadan, eğer âşık isen yâre

Muhabbet câmını nûş et, asıl Mansur gibi dâre

Misafirsin felek bağında, bendin salma efkâre

Düşersin bir belâya, sabır kıl, Mevlâ verir çâre.

 

Felekde, hâsılı insân isen, bir cânı incitme

Günahkâr olma, fahr-i âlem-i zî-şânı incitme.


Yazarın Diğer Yazıları