Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi "Şehre Sözümüz Var” anlayışı ile sürdürdüğü 2020 yılı Kültürel Etkinlikler takvimindeki programlarını Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuklu, Meram ve Karatay Belediyelerinin katkıları ile aralıksız sürdürüyor. TYB Konya Şubesinin 2020 Kültürel Etkinlikler takviminin 36. ve son programında İstiklâl Şairimiz M. Âkif Ersoy'un torunu Selma ARGON ve NEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Hakkı AKIN'ın sunduğu "84. Vefat Yıldönümünde Mehmet Âkif Ersoy ve Mücadelesi” konulu program, dijital platformda gerçekleştirildi.
NEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın vatan şairi Âkif'in bütün ömrünü mücadelelerle geçirdiğini ve İslâm Dünyasında büyük etki uyandırarak Türkiye'ye destek olmalarını sağladığını söyledi. Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon ise Milli Mücadeleye Manevî Liderlik yapan Âkif'in İslâm Birliği çalışması yaptığını ve ilmine hayran olduğu Batıya asla güvenmediğini anlatı. Sözlerini şu güzel anlatımlarla sürdürdü;
"Yakın arkadaşı Mithat Cemal Kuntay'ın, Âkif için; "hiçbir kapı, altıdan geçerken Akif'i eğilmeye mecbur edemedi' ifadesiyle başladığı konuşmasında, Âkif'in bütün hayatının mücadele ile geçtiğini ve Tük düşüncesine, şiirine, edebiyatına büyük katkılar sunduğunu söyledi.
Safahat, haber demektir; zamanla ‘safhalar, aşamalar' diye tercüme edilmiştir. Üstat Sezai Karakoç'un bir çağrısı var; ‘Safahat'ın sosyolojisinin yapılması gerekiyor.' Bu bizim üzerimize vazifedir. Akif, çok hızlı bir değişim sürecinin tanığıdır. Âkif, şiirlerinde millî mücadele döneminin savaşlarını en canlı tasvir eden şiirler yazarken diğer yandan gündelik hayatı da aruz vezniyle anlatmıştır. Çünkü Âkif, aruz şiirinin Mimar Sinan'ıdır.
Kuntay ‘Akif hayatımın 33 senesidir. Bu 33 senede o bir defa bile bayağı olmadı. Onun içyüzüne baktığım vakit gökyüzüne, denize bakar gibi ferahlardım. 63 senelik hayatını öğrendiğimde; siyah ve pis tek bir dakikasının dâhi olmadığını gördüm' der. Eşref Edip ve Hasan Basri Çantay da Âkif'in yakın dostlarıdır. Onlar da Âkif'e dair kitaplar yazmıştır. Oğlu Emin Bey ve torunu Selma Hanım'ın da Âkif'in hayatına dair kitapları var. Âkif, Namık Kemal ile birlikte iki vatan şairimizden biridir. Akif'in küçücük oğlu Emin ile Ankara'ya gidiş süreci var. O büyük bir trajedinin adamıdır. Anadolu'yu karış karış gezip Millî Mücadele'ye katkı veren ve sembol haline gelen Âkif, onaylamasa da, o şahsiyetin gücü dolayısıyla sessiz kalmak durumundaydı. Millî Mücadele devrinde Âkif İslâm dünyasında çok etkili olmuştur.”.
Âkif'in torunu Selma Argon, dedesinin içinde doğduğu dünyanın çok çalkantılı olduğunu söyleyerek, dedesi ile ilgili şu tespitleri yapmıştır;
"Dedem İstanbul'un Fatih semtinde doğmuş. Sonradan birkaç yangın geçiren bu ev şimdiki vatan caddesindeydi ve günümüzde de yerinde bir tabela vardır. Dedemin asıl adı Mehmet Ragif'tir; babası ona böyle bir isim vermiş. Bu isim ebcet hesabıyla dedemin doğduğu hicri yılı belirtir. Babası vefat edinceye kadar dedeme bu isimle hitap etmiş. Fakat sonra insanlara telaffuzu zor gelince, Âkif olmuş. Dedem, çok zor bir dönemde doğmuş ve Fatih o dönem için İstanbul'da ikinci başkent olarak anılırmış.
Dedem, çocukluğunda bir kitabı defalarca okurmuş. Mısır'a gittiğinde de ‘demir hafız' olarak anılmış. Dedem Lise çağlarında babasını kaybeder. Çabuk iş bulabilmek için; okulunu bırakıp, Halkalı Ziraat Mektebine gider. Çünkü bitirince hemen iş bulma imkânı varmış. Birincilikle bitirdiği Ziraat Mektebi hayat yolunu çizmesine yardımcı olur. İlk şiirlerini o yıllarda yazmış, daha sonra o yazdıklarını beğenmeyip yırtmıştır. Bir öğretmeni şiirlerini görünce Âkif'e ‘Sen ikinci bir Muallim Naci olma yolundasın, bunu bırak da kendine başka bir yol çiz; bir lisan öğren' demiş. Dedem de bunun üzerine Fransızca öğrenmeye başlamış. Hatta bir Fransıza Fransızca öğretecek kadar ilerlemiş. Arapçası da mükemmeldi ve Mısır'a gidince Araplara, Arapça öğretmiş. Dedemin yakın dostları Mithat Cemal ve Hasan Basri Çantay ile çok güzel anıları vardır.
Âkif'in Ziraat Okulunu bitirince 750 kuruş maaşla Ziraat Müfettişi ve veteriner hekim olarak göreve başlamış, Halkalı ile Fatih arasındaki yolu çoğu zaman yürüyerek, kendisine hem spor hem de düşünce fırsatı oluşturmuştur. Dedem yalnızlıktan hoşlanır, tenhalarda yürürmüş. Kalabalıkta yürürken de gözünü bir yere diker zihninde orayı tenhalaştırırmış. Kendince sessiz yaşamış. Nasıl bir sessizlikse! Zamanının ötesinde yaşamış, ileriyi çok iyi görmüş. Neler olabileceğini iyi düşünen, gören ve bunları da öğretmeye çalışan bir insandır”.
Milli Şair!
Hayatını Hakka verdi,
Ömür boyu halkı sevdi,
Ülke için göğüs gerdi
Unutulmaz milli şair!
Vatanından uzak gitti
Döneklikleri terk etti,
İstiklalimiz fark etti,
Unutulmaz Milli şair!
Elif gibi doğru oldu,
Milletini darda buldu,
Yaralı kalp hüzün doldu,
Unutulmaz milli şair!
O dindardı, ahlaklıylı
Davranışında haklıydı,
Hüznü içinde saklıydı
Unutulmaz milli şair!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET