Her toplantı, her konuşma, her hafta değişik konuların ele alınması, gelen herkese bir şeyler veriyor! Yapılanların mutlaka kazanç sağlaması, insanlara ve katılımcılara artı değer sunması gerekir. TYB Konya Şubesi bunu yapıyor!
Necip Fazıl hayranı, Necip Fazıl’ı en iyi tanıyan, onun hakkında doyumsuz hatıraları bulunan Şair/ Yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nu dinledik bu hafta. Mengüşoğlu’nu dinlerken çok haz aldım. Şimdiye kadar bir çok konferans, panel dinledim, bir çok akademisyenin konuşmalarına şahit oldum, Mengüşoğlu kadar bende etki bırakmadı. Sanırım salonda da aynı hava hakimdi. İbret alınması ve mesaj niteliğindeki şu cümleleri söyledi:
“Üstad edebiyatımıza yepyeni bir soluk getirdi. Nazım Hikmet’ten daha iyi batılı bir şiir yazmıştır. Kaldırımlar şiiri bunun en güzel örneğidir. Ayrıca, edebiyatımıza ben fikrini ilk defa sokan şair Necip Fazıl’dır.
Necip Fazıl’ın konuşmaları çok etkileyiciydi O konuşurken biz dinlemezdik, seyrederdik. Buna çok kızardı kendisi. “Beni seyreden değil, dinleyen adam getiri”n derdi;
Dinleyen, konuşmasını bilir. Dinlemek; sözü özümsemek, sözün gereklerini yerine getirmektir. Sanırım burada, Mutasavvıfların; çok dinle, çok düşün ve az konuş” ilkesini bize hatırlatmış oluyor.
Necip Fazıl konuşurken dinleyemezdiniz. Çünkü Necip Fazıl bir aktör gibi dramatize ederek sunardı söylediklerini. İnancını ve idrakini dinleyicilere geçirebilmek için onların göz ve kulak temasıyla etkisi altına alır, beden dilini de katarak hâdiseyi dramatize ederdi. Bir sahne sanatçısı gibiydi.
Necip Fazıl, Medeni Cesaret Örneğiydi: Necip Fazıl’dan İslâm öğretisinden ziyade medenî cesaret aşısının alınması gerekir. Her uludan, her büyükten, her üstattan, bizden önce gelip geçmiş herkesten alabileceğimiz bir şeyler vardır. Kimden ne alacağımızı iyi seçersek, doğru seçersek istifade edebiliriz. Ama yanlış seçersek hem onlara ihanet etmiş oluruz hem kendimize ihanet etmiş oluruz.
Necip Fazıl’ın Çile kitabı, mensur bir naattır. Naatlar Hz. Peygamber’i öğretmek için değil, övmek için yazılmıştır. Müslümanlar, Hz. Peygamber’i övdükleri kadar bilmiş olsalardı, bugünkü halde olmazdık. Necip Fazıl biliyordu ki içinde yaşadığı toplumun öfkesiz, bastırılmış, suskun bir toplumdu. Bu topluma öfke aşısı yapılmalıydı. Bunu yaparken aşırı gitmiş diyorlar. Ama ne yapsın? Toplumda bir tek öfkesini ortaya koyabilen o vardı.
Cesaretli Fikir Adamları yoktu; Necip Fazıl’ın yaşadığı döneminde türedi Darvincilere, ateistlere, dinsizlere karşı mücadele edebilecek cesaretli, bilgili yetişmiş fikir adamlarımız yoktu!
Çile şiirini, İslâm’a saldıranları susturmak için yazmıştır. Şöyle diyor:
“Niçin küçülüyor eşya uzakta,
Gözsüz görüyorum rüyada nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta,
Sonum varmış, onu öğrensem asıl!”
Cesaretli olunuz. Günümüz koşulları geçmişe nazaran pek çok güzel imkânı da beraberinde getirdi. Medeni cesaret tesisinde Mehmet Akif gibi, Necip Fazıl gibi şair ve fikir adamlarının katkıları vardır.”