Liselerde Uyuşturucu Kullanımı Arttı

Bugün Gazetesinin sürmanşetten verdiği; “ KORKUNÇ RAPOR; liselerde uyuşturucu kullanımı arttı!” haberi ile irkilmedim desem yalan olur.
Ne oluyor? Nereye gidiyoruz? Benim ülkem bunları hak etmiyor! İnsanımız bunlara değil, daha güzel şeylere layıktır! AB’ye girmek, Avrupa’ya özenmek için gençlerimizi feda mı ediyoruz? Ne yapmalıyız da bu illetten yavrularımızı korumalıyız? Bizi dize getirmek, teröre yandaş temin etmek için uyuşturucu bir basamaktır! Bu oyunlara gelmeyelim.   
Her zaman hükümetler, ilk icraat olarak eğitim üzerinde çalışırlar. Eğitim seviyesi yükselirse, bir ülkenin kalkınması da o oranda yükselir. Her ülke kendi, inanç, kültür, tarihi değerleri istikametinde eğitim verir insanına. Tarihin hiçbir yerinde; başka ülkeler kopya edilerek, kültüründen taviz verilerek, değer yargıları ayaklar altına alınarak, yama misali katkılarla eğitimden sonuç alınamaz.
Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi.
Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgu olduğundan ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurduğundan, tanımının yapılması zor bir kavramdır. Bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (özellikle okulun) etkisi altında sosyal yeterlilik ve bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir. Eğitim, önceden tespit edilmiş esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizesidir. Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak isteğe bağlı değişme meydana getirme sürecidir.
Biz neyiz? Bir inanç değerimiz yok mu? Sahip olduğumuz bir köke mensup değil miyiz? Eğer eğitim; doğumdan ölüme kadar süregelen bir süreç ise, bireylere hayta gerekli olan bilgi ve kabiliyetler bütünüyse, o zaman bizim, “Müslüman/Türk” olarak kendi eğitim sistemimizi kurmamız, kendi inanç değerlerimiz yönünde bir eğitim politikası belirlememiz gerekir.
Okulların; birer uyuşturucu yuvası değil de gerçek anlamda, kendine, ana ve babasına, milletine, ülkesine, insanlığa yararlı insan yetiştirmek için kafa yoran, inançlı, milliyetçi ve istikrarlı gençler yetiştirmesi şarttır. Okulların her kademesinde; din eğitimi kaçınılmazdır. Hatta o kadar ki, okula gitmeyen bebek ve çocukların din eğitimi evde anne ve babası tarafından verilmeli, mahalle ve çevre tarafından desteklenmeli, yardım edilmeli, toplumca tasvip görmelidir.
Bu açıdan eğitimi asla göz ardı edemeyiz, etmemeliyiz. Bu yönüyle herkese görev düşüyor. Liselerde uyuşturucu kullanımın artması terör kadar hatta ondan da tehlikeli bir konudur! Kimse; “ne yapalım hükümet uyuşturucuya özendiriyor, eğitim sistemini felç ettiler, okullar okunacak yer olmaktan çıktı adeta terör yuvaları oldu! Öğrenciler öğretmenlere saygıyı yitirdi! Öğretmen öldürmeler arttı! Okul önleri birer tehdit yuvası haline geldi!...” gibi şikayet ve serzenişler çözüm üretmeye yönelik tutumlar değildir. Hepsi doğru, hepsi olan şeyler! Ancak elimiz kolumuz bağlı oturacak mıyız? Veliler, ana-babalar olarak sessiz mi kalacağız? Çocuğumuz kiminle arkadaşlık kuruyor? Nereye gidiyor? Neler yapıyor? Onun midesini doyurduğumuz kadar ruh dünyasını da doyurduk mu? Doyuruyor muyuz? Ona her gün veya haftada, ayda verdiğimiz harçlık kadar gönül alemine girip manen doymasında yardımcı oluyor muyuz?
Bakınız yeni sistemle okullara; Kur’an-ı Kerim ve siyer dersleri getirildi! Bu, iyi bir fırsattır. Değerlendirmesini bilmemiz lazım. Evlerimizi; Kur’anla, dini atmosferle süslememiz ve bir kabir olmaktan kurtarmamız gerekir. anneler-babalar evde çocuklarıyla; içki içiyor, kumar oynuyor, televizyonda diziler takip ediyor, magazinler izliyor da; çocuklarının manevi torbalarını doldurmuyorsa uyuşturucu kullanmaları gayet normaldir! Çocuklarına; edeb, haya, utanma duygusu, Allah sevgisi, peygamber aşkı, İnanç değerleri verilmiyorsa o çocuktan ve gençten başka şey bekleyemezsiniz.
Çarşıda, pazarda, yolda, caddede; serseri mayın gibi dolaşan, amaçsız, ilkesiz, ne konuştuğunu bilir, ne gezdiğini bilir, ne edep bilir ne haya!... görüntüsüne sahip gençleri gördükçe üzülmemek elde değil! Otobüste, trende, tramvayda, dolmuşta; büyüklerine yer vermeyen, saygısız, fütursuz, ağzının şirazesi kaçmış gençler bu ülkeye ne verebilir? Bunlar da mutlaka okula gidiyordur! Bunlar da mürekkep yalamıştır! Ama yeterli mi? Demek ki okumak, okullu olmak yetmiyormuş!    
Atalarımız, “kork Allah’tan korkmayandan” der. Hatta İbn-i Arabi şöyle der; “Üç şeyden kork; 1.Allah’tan, 2.nefsinden, 3. Allah’tan korkmayandan.” Evet, insanlığın kurtuluşu; her insanın gönlüne Allah duygusunun yerleşmesinden geçer. Bundan başka, bunun dışında bir alternatif mevcut değildir.


Yazarın Diğer Yazıları