KURBAN GERÇEĞİ

Kurban gündeme geldiği zaman aklıma; Hz. Hacer, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gelir. Her konferansımda, her söyleşimde, her dost görüşmelerinde ve şiirlerimde bu konuları işlerim. "Hz. İbrahim'in Evrensel Mesajları” kitabımda bu konuyu detaylı olarak anlatmaktayım.

  1. mesajlar bize sık sık; samimiyetten, ihsandan söz eder. Her ayette, her surede ve her ilahi talimatta; "tevhit” şuuru gündeme gelir. Kur'anımız; Rabbimize yakınlık kazanmak için samimi olmayı, Mevlana'nın deyimiyle; "ya olduğumuz gibi görünmek, ya da göründüğümüz gibi olmayı” ister. Sevgili peygamberimiz: "beni Hud suresindeki: "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti yaşlandırdı” derken bu gerçeği diler getirir.

 

Kurban; samimiyettir. Kurban teslimiyet. Kurban yakınlık, kurban inancın zirvede oluşu. Hz. İbrahim'in, Allah'a olan sadakati, Hz. İsmail'in, babasına itaat ve teslimiyeti. Kurbanı yalnızca bir hayvanı boğazlamaktan ibaret değil. Kurban, büyük bir imtihandır. İmanın zirvede oluşu şu demek;

Hz. İbrahim gördüğü rüyasına sadık kalarak, en sevdiği oğlunu, canını bıçak altına yatırıyor! Bu konuda bir an olsun tereddüt etmiyor. Hz. İsmail de, şüpheye, korkuya kapılmadan babasının bu emrini uygulaması için bıçak alrına yatıyor. Bu, sözün bittiği yerdir. Burada kelam durur, diller lal olur. Bu zor imtihanı başarmıştır. Tabii evladın kurban edilme olayı bir semboldür. Sembol de olsa, oğluna bunu anlatması, anlatabilmesi, hiç "ama ve fakat”lara girmeden; "Bu, bana Allah'ın emri” diyerek yaratana teslim oluşunu başka türlü izah mümkün değildir.

 

Kurban Olunca!

Ezelden ebedi çizen yolcular,

Ruh iklimlerinde gezen yolcular,

Şeytan oyununu bozan yolcular,

Hakikati görür kurban olunca!

 

Nefsini öldüren halis kul olur,

Dünyaları yakan ateş gül olur,

Hasretin gözyaşı akar göl olur,

Umuduna erer kurban olunca!

 

İbrahim'ce kalan Rabbin izinde,

Halilullah olan mana özünde,

İsmail'i bulan gerçek sözünde,

Merhametle sarar kurban olunca!

 

 

Hacer'ler misali coşan cananlar,

Safa'da Merve'de koşan cananlar,

Özlem vuslatını aşan cananlar,

Yavrusunu arar kurban olunca!

 

Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Varın yoğunu ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Helale hiç bakmaz, haram geveriz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbi'yi dinledik, ahbabı da hep,

"Veli”yi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

Yazarın Diğer Yazıları