PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Kültür, belirli bir kökten gelmiş bir toplumun "ana mayası" dır. Bir toplumun ana mayasını, yani kültürünü; o toplumun, dil, yazı, tarih, din, töre, edebiyat ve sanat birliğinin toplamı belirler. Bir toplumun benliğini oluşturan bu ortak değerler, o toplumun diğer toplumların kimliklerinden nasıl ve nerede ayrıldığını belgeler. Bir toplumun üyesi olan her kişinin yapısında ve benliğinde, o toplumun mayasından bir parça bulunur.
Kültür, bir toplumun, ya da bütün toplumların uygarlık birikimidir. Kültür, belli bir toplumun kendisidir. Kültür, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir. Kültür, bir insan ve toplum kuramıdır.
Bir ülkede, akıl ve sanattan çok maddi servete kıymet verilirse bilinmelidir ki orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır. (Büyük Frederich)
Sanat, bizi Allah'a götüren köprüdür. (Georg Ebers)
Bilim ve sanat, takdir edilmediği yerden göç eder. (İbn-i Sina)
Sanatın gerçekçi ve yararlı olabilmesi için, uhrevi, milli, dini ve ahlaki özellikler taşıması gerekir. (Lev Tolstoy)
Sanat; düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir.(Lev Tolstoy)
Söz söylemek, güzel konuşmak da bir kültür ve sanattır. Dilini iyi kullanmayan, iyi konuşamayanlar, konuşurken çalıyı baştan sürükleyenler, ne hayatta ve ne de siyasette başarılı olamazlar.
AK Parti Eski Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı; "Memleketimden İnsan Manzaraları ve Kültür – Siyaset İlişkisi” başlığı altında verdiği konferansta çok çarpıcı örnekler verdi.
Kültür üzerine yoğunlaşan Mustafa Kabakçı, başından geçen ve tanık olduğu enteresan olayları anlatarak kültürün sürekliliğine vurgu yaptı.
Kültürlerin milletleri birleştiren önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyen Kabakçı, bir anısını anlattı:
"Almanya'da öğretmenlik yaptığım sırada Finlandiyalı bir tanıdık evime ziyarete geldi. Elinde bir hediye paketi vardı. Ben paketi aldıktan sonra bir kenara bırakarak misafirime hoş geldin diyerek içeriye buyur ettim.” Finlandiyalı bana dönerek;
"biz aynı köklerden gelen milletin çocuklarıyız, buna bugün bir kez daha tanık oldum” dedi.
Ben; "bu sonuca nereden vardınız” diye sorunca,
"Biz de getirilen hediye paketini açmadan bir tarafa koyarak misafirimizle ilgileniriz. Bu bir kültürün bu güne uzantısı ve sizin yaptığınız bu hareket bizim aynı kültür dairesine ait olduğumuzu gösterir” diye cevap verdi dedi.
Kültürlerin farklı coğrafyalarda olunsa dahi aynı kaynaktan beslenenler için aynı sonucu getirdiğini söyledi.
Gelişmiş ülkelerin kültürün değerini çok iyi kavradığını ve bu konuda ciddi çalışmalar yaptığını anlatan Kabakçı, bizler de insanlık âlemi içerisinde seçkin bir yere sahip olmak istiyorsak kültürün değerini aynı şekilde kavramalıyız. Bu konuda Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle'ün, "Kültür Bakanının imzalamadığı hiçbir evrakın altına imza atmadığını örnek gösterdi ve "Bir gün De Gaulle'ün önüne Tarım Bakanlığını ilgilendiren bir evrak gelmiş, evrakın altında Kültür Bakanının imzasını görmeyen De Gaulle; "Bu evrak Kültür Bakanı tarafından imzalanmadıkça ben imzalamam” diyerek geri göndermiş. Yardımcıları bu evrakın Tarım ile ilgili olduğunu Kültür alanı ile bir ilgisi bulunmadığını söylemişler; ancak De Gaulle ısrarla Kültür Bakanının imzasını istemiş. İşte bu politika sayesinde Fransızlar bugün yetmiş küsur peynir çeşidine sahip olmakla övünürler.
Bu millete mensup olmanın kanla tarif edilemeyeceğini, milleti tarihimizin hiçbir döneminde kan ile tarif etmediğimizi, Anadolu'nun Ahmet Yesevi'den bu yana Türkistan'dan akan bir maya ile mayalandığını ve bu milletin özünü oluşturduğunu söyleyen Kabakçı "kim bilir belki de Nasrettin Hoca'nın göle çalmaya çalıştığı maya bu maya idi, bu gün bu mayanın tuttuğunu görüyoruz.
Kabakçı, asil davranışların altında binlerce yıldır bu güne süzülüp gelen bir kültür birikiminin yattığını belirterek siyasilerin görevi, içinden çıktıkları milletin kültürünü çok iyi bilerek bunların gelecek nesillere taşınmasını sağlamaktır.
Yüzlerce yıldır oluşan bu kültürü benimseyen ve yaşayan bu millete "güveninin tam olduğunu” belirten Mustafa Kabakçı "Dünya insanlığı bu yamyamlıktan kurtulacaksa Anadolu mayası bütün dünya kültürlerine yeni bir maya çalmalı ve bütün dünyayı dönüştürmeliyiz. Bunun için önce biz, bizi bileceğiz, korkularımızdan kurtulacağız ve bir güzel gelecek inşa edeceğiz” dedi.
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER