KÖTÜLÜKLERİ GİDERMEK

"Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman 78)

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırma görevi, Müslümanlar üzerine önemli bir görevdir. Bunun görev olduğu Kur'an ve Sünnet'le sabittir. Aynı zamanda bu görev, İslam'ın en büyük farzlarından biri ve dinin temelidir.

İslam nizamı bu sayede kemale erer ve yücelir. Şu kadar var ki, bu vazifeyi yerine getirecek bir grubun oluşturulması önemli bir görevdir. İslam ümmeti, bu görevi yerine getirecek bir cemaat yetiştirmek mecburiyetindedir. Bu yerine getirilmediği takdirde, bütün ümmet sorumlu olur.

 

"Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.”

(Al-i İmran Suresi (3), 104)

 

Hangi vasıtayla mümkünse ve hangisine güç yeterse kötülükleri onunla önlemek her Müslümanın üzerine vecibedir.

Toplumdaki kötülükleri önlemede, genel anlamda olmak üzere, el ile, yani fiilen engel olmak yöneticilerin; dil ile, yani tebliğ, öğretim, ikaz ve nasihat ile engel olmak alimlerin; kalben buğz etmek, kötülükten nefret etmek ve tiksinmek suretiyle karşı gelmek de halkın görevidir.

İyiliği emir ve kötülükten nehiy, İslam ümmetinin müşterek sorumluluğudur.

İslam anlayışında; "bana ne”, "beni ilgilendirmez, gelen ağam giden paşam”, "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”…düşünceleri yanlıştır, insani değildir. Böyle bir düşünce toplumda yaygınlaşırsa, kimin eli, kimin cebinde belli olmaz. Herkes önüne gelene hakaret eder, iftira atar ve aklına gelmedik ahlaksızlık içinde bulunur.

Bizim çocukluğumuzda birimiz yanlış yaptığında mahalle bakkalımıza varıncaya kadar, büyükler müdahale eder ve o yanlışı ve kötülüğü gidermeye çalışırlardı. Böyle yapınca da, anneler ve babalar; "Sana ne, sen ne karışıyorsun? Çocuğumun psikolojisini bozuyorsun, özgürlüğüne engel oluyorsun…” gibi laflar etmezdi.

Maske takmaya mecbur olduğumuz şu pandemi günlerinde yetkililer tabir yerindeyse yalvarıyor; "ne olur maskesiz sokağa çıkmayın. Maskesiz sokağa çıkmak, kul hakkı ihlalidir başkasına saygısızlıktır…” diyor. Ama duyan yok. Polis ve güvenlik görevlileri; "maskenizi takın” diye uyarıyor, karşılığında hakaret görüyor, icabında darp etmeye kadar vardırıyor işi!

  • kadar vurdumduymaz olduk ki, kimse başkasına müdahale edemiyor. Zira karşılığında sözlü veya fiili saldırıyla karşılaşıyor.

Sosyal medya böyle bir sorumsuzluk sergiliyor. Bazı kendini bilmezler, aklına estikçe, kendisi gibi düşünmeyen, kendi fikrine onay vermeyen, dediklerini demeyenlere hakaret etmekte bir sakınca görmüyor.

Durum bu merkezde olunca iş sadece yasaya kalıyor. Yasalar caydırıcı güçtür. Yapmayana, uymayana gerekli cezai müeyyidelerle karşılık verilir. Gerçekten Sosyal Medya sınırsız ve kontrolsüz içeriklerle dolu. Bir anda bazı densizler ve ahlak fukaraları tarafından olmadık hakaretlere maruz kalabiliyorsunuz. İnsanın mahremiyeti ayaklar altına düşmemeli, inanç, itikat, milli ve manevi değerler, kişilik hakları… bu derece hakarete maruz kalmamalı.

 

Çok Günahı Var!

 

Yaralı her canın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Candan sarmayanın çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur verdik mi?

İçtenlikle sevip gönle girdik mi?

Mana kapısından bakıp gördük mü?

Özden varmayanın çok günahı var!

 

Her zaman nefret ettik hep dışladık,

Hiç örnek olmadık her an taşladık,

Durmadan iteledik ve fişledik,

Gönle girmeyenin çok günahı var!

 

Kalbe sevgileri aktıramadık,

Kur'an'a saygıyla baktıramadık,

İman ışığını yaktıramadık,

Şuur vermeyenin çok günahı var! (19 KASIM 2022)

 

 

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları