Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Değerli gönül dostları, bu Cumartesi gününden itibaren her cumartesi, "KONYALI ŞAİRLER”i köşemde işleyeceğim. Birkaç isme ulaştım. Ulaşamadığım, bende kayıtlı olmayan Konyalı şairlerimiz bana kazim_ozturk2016@mynet.com dan ulaşabilir. Öz geçmiş ve şiirlerinden bir veya iki örnek gönderilmelidir. Bu gün İsmail Detseli'yi sayfama konuk ediyorum.
Şair ve Araştırmacı Yazar İsmail DETSELİ
Kendi Ağzından hayat hikâyesi
1337 Rumi doğumlu Osman ile 1337rumi doğumlu Meryem den 1945 miladi yılının tahminen Ekim ayının birinde patatesler sökülürken, dünyaya geldiğimi söylerdi rahmetli Annem. Bu söyleyişte benim bu tarihten bir bir buçuk ay daha önce doğduğumun bir işaretidir. Nüfusa kaydedilişim de ayrı bir muamma. Konya'nın Hatıp mahallesi o zaman civar köylerin nahiyesi bizim köye de takribi 40 veya 45 kilometre yol yok, vasıta yok.
Babamın samimi bir arkadaşı olan merhum Ali güler 1947 de askere giderken babam beni nüfusa yazdırmasını ondan rica eder o adam da tahmini bir gün vererek iki yıl gecikme ile nüfusa kaydım gerçekleşir. Şimdi bilinen doğumum 01 Ekim 1945 tir. Ben çok fakir bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Çok zayıf ve çelimsiz olmama rağmen çok da zeki imişim. Çünkü üç yaşımdan sonra olmuş olan olayları bir bir hatırlıyorum.
Bu arada yaşam sürüyor babam kemik veremi hastası bizi annem besliyor, öküzle çift sürüyor, evde ekmek yapıyor. Hâsılı bin bir güçlükle bizi beslemeye çalışıyor. Yıl 1952 okula başlama yılım nüfus kâğıdım elimde kendim okula gittim ve başöğretmen A İhsan DEMİRALAY bey'e okula kaydımı yaptırdım okullu yıllarım başladı 1 ve 2 ici sınıfları köyümüzden Eğitmen Durmuş Başişçi Beyden okuduktan sonra üçüncü sınıfı genç bir bayan öğretmenim Sevim Aykut Hanımda okudum. Bu hanım öğretmenin gelmesi bende seri okumayı başlattı. Babam, hastalığından dolayı çok çeşitli hastanelerde yatıyordu. O yıl Eğridir kemik hastanesinden gelmişti, gelirken bir arkadaşının hediye ettiği KEREM ile ASLI kitabını bana getirmişti. Yalnız kitap hikayesi ve şiirleri ile yazıldığından çok kalınca bir kitaptı. O kitap benim hayatımda büyük değişikliklere yol açacaktı. O kitabı büyük bir dikkatle okuyordum hatta çok yerlerini de ezberlemiştim. Ben kitabımı okurken, babam annemi sert bir dille azarlıyordu:
-Bu kitabı al bunun elinden, yarın bir gün polisin Fikret gibi başımıza dert olacak” diyordu. Meğer daha evvel benim gibi okumaya meraklı polisin Fikret diye bir adam, bir gün, ben âşık oldum deyip sabah erkenden öküze bir eyer vurmuş, ben Halep'e gidiyorum demiş de köylü zor ikna etmiş, kalmasını sağlamış. Babam, anneme onu ima ediyormuş. Annem yumuşak bir dil ile benim elimden kitabı aldı.
1957 yılında ilkokulu birincilikle bitirdim. Fakir bir aile olduğumuz için geçimimiz zordu ayrıca 5 kardeş de olmuştuk. Artık evde 7 nüfus vardı. Yeterli iaşe temin edemiyorduk. Bizim oralarda ek iş ancak başkasına çobanlık yapmakla olurdu. Biz de onu seçtik ve köyümüzün sığır sürüsünü otlatmak için çobanlığa başladık. Üç yıl bu çobanlık işini başka büyüklerimle beraber yaptım. Bu arada hoca olan dedemden dini bilgilerimi ve Kur'an okumayı da öğrendim. Bu işleri de yüz akı ile yaptıktan sonra annemin amca zadesi İzmir den köye gelmişti. Annem benim çok ısrar etmeme dayanamayıp beni akrabasına emanet ederek İzmir'e gönderdi.
1963 yılına kadar İzmir'de çeşitli işlerde çalışarak köydeki aile bütçemize katkıda bulunuyordum. 1963ten sonra İstanbul a ve Ankara ya giderek bir hayli yer gezdim ailemizi hiç unutmadan bırakmadan her yıl ziyaret ederek onları hiç üzmedim. Bu meyanda fırsat buldukça bazı şiirlerde yazıyordum. Ama hiç birini saklama gereğini duymadım, ya da önemsemedim. Nihayet 1965 yılının Kasım 24'ünde asker olup anne babamın elini öpüp Manisa birinci piyade er eğitim Tugay ına 2. temel tabur 2. bölükte asker olarak göreve başladım iki yıl askerliğimi Manisa batı kışlada temel eğitimden sonra Kırkağaç'a ihtisas için gider ve orada onbaşı olduktan sonra çavuş adayı olarak tekrar Manisa doğu kışlaya çavuş talimgah taburuna gelir ve burada 62 kursiyer arasında iki ilkokul mezunundan biri olarak katılan İsmail Detseli 3.5 aylık kursu 1. olarak bitirip talimgahta mecburi eğitim çavuşu olarak kalıp askerliğini burada tamamlamıştım ki sonra 1967 Kıbrıs harekâtı olur ve teskereleri 50 gün kadar gecikir 1968 in yılbaşı ve Ramazan bayramı 1.günü teskere alıp yine İzmir e gelir.
30 Eylül 1994 yılında emekli oldum 1995 yılından bu yana çeşitli gazete ve dergilerde ramazan manileri taşlamalar ve şiirlerim yayınlanmakta 2004 yılında Ramazan ay ı boyunca yerel bir gazetede eski hikâyeleri şiire dönüştürerek yayınladım 1995 yılından beri yerel TV lerde Bilimsel kültürel aktüel ve güncel konularda konuşmacı ve şair olarak katılmaktayım 1954 yılında başlayan ozanlık aşkı bundan sonra depreşti. Adeta bu yolda koşarcasına bir Hummalı çalışayla itina ile eski şiirlerime yenileri ekleyerek dünya meşakkatini arkaya atarak geleceğe hizmet açısından yazmaya devam ediyorum 208 sayfalık bir şiir kitabımı GÖNÜLDEN DİLE, DİLDEN KALEME adıyla çıkardım. 2010 tarihinde ise Memleket Gazetesi tarafından Konya kültürü üzerine HATIRLA EY ŞEHİR adlı kitabım yayınlandı.
ŞARLATAN
Seçemedik bizler şarlatanla asili[M1]
Yozlaştırdık Avrupada ki nesili
Öğretemedik onlara kendi neslini
Kimliğimi bilmeyen nesil yetişti
Rızık için Avrupa ya yollandık
Firenkler tarafından hayli horlandık
Gavurlara dostum diye yaslandık
Yurdunu bilmeyen nesil yetişti
Hans peter katerina ile evlendik
İçki iştik fuhuş yaptık eğlendik
Bilinmeyen lisan ile dillendik
Dilini bilmeyen nesil yetişti
Çocuk yaptık bıraktık oğlanı kızı
Yüreğimize indi biz ince sızı
Kumarda oynadık biz bazı bazı
Dinini bilmeyen nesil yetişti
Yaban elde çok güçlükler yaşadık
Almanı görünce türkü boşadık
Zoraki çalıştık erken kocadık
Köyünü unutan nesil yetişti
Abdest alıp namaz kılmaz oldular
Bazıları hiç geri dönmez oldular
Sazımızı sözümüzü çalmaz oldular
Atasını bilmeyen nesil yetişti
Nesli bozuklarla arkadaş olduk
Onları tanımadan sohbete daldık
Ne o bizi anladı ne biz anladık
Sohbeti bilmeyen nesil yetişti
Öğretemedik onlara örfü kültürü
Dansları çata pata sazı düttürü
İçer içer tepinir gavur katırı
Bizlere uymayan nesil yeyişti
Ülkemden çok insan Avrupa ya çıktı
Yurdumda nice kutsal yuvaları yıktı
Vatanı idare edenler de seyrine baktı
Memleketini sevemeyen nesil yetişti
Şair İsmail im yurdunu çok sever
Her daim bu yurdu överde över
Anadolu'm her türlü övgüye değer
İsterdim ki ülkemize aşık nesil yetişsin.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET