Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
En çok yanıldığımız, en çok sıkıntıya girdiğimiz alan; "keşke”. Hataları yapar, günahları işler, olmadık naneleri çiğneriz…sonra; "keşke yapmasaydım, keşke etmeseydim” deriz. Üstüne üstlük; "Allah'ın affı geniş. Affeder, ben O'nun affına güveniyorum” diye bir de kendimize kılıf buluruz!
Sen, gerçekten iyi bir insan olmaya bak! Değilse musallada; "iyi biliriz” denmesi kimseyi kurtarmıyor!
Gerçekten kendi ayağımıza kurşun atıyor, kendi elimizle kendimizi tehlikelere sürüklüyoruz.
Bu yüzden sevgililer sevgilisi peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV); "keşke demeyin” derken, hayatınızdaki kırık çizgileri düzeltmeye çalışın, kendiniz yamuk iken, başkalarına yön vermeye kalkmayın… demek istiyor.
Umut, belki de, gelecek sayfadadır, kapatma kitabı.
"Kalp kör olduktan sonra, gözlerin görmesinin hiçbir yararı yoktur.” (Hz. Ali)
İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınız zaman birbirinize olan sevginizi artıracak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayın.”
"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.”(İsra/37)
"Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur. Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah Teala da size karşı cömert olsun.” (Hz. Muhammed- SAV)
Sık sık dile getirdiğim, yazmaktan, söylemekten mutlu olduğum ve öncelikle kendi üzerimde uygulamaya çalıştığım bir güzel var; "Önce can, sonra canan”.
Evet, önce”can”. Bu, hep kendini düşün, kim ne yaparsa yapsın, bana ne, beni ilgilendirmez, altta kalanın canı çıksın.. değil, ben, öncelikle kendimdeki eğrilik, kusur, hata, gğnah kiri, yanlış işler, ahlak dışı davranışlardan uzak kalacağım, uzak kalmalıyım. Kibir, riya, gösteriş, maskeli tavırlar, ayak kaydırıcı hareketlerden kendimi arındıracağım. Sonra etrafıma, doğruluk, güzellik, ahlak ve dilârâ tavırlar sergileme yoluna gideceğim.
Sevgili peygamberimiz; "beni Hud suresindeki, "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” emri yaşlandırdı” diyor.
Kur'an ilkeleri bize ne kadar etki ediyor? Kur'anı ne kadar hayat kitabı yapıyoruz? Kişisel hata ve günahlarımızdan ne miktar uzak kalıyoruz? Kalıyor muyuz? Kalabiliyor muyuz? Yoksa Kur'anı, bayramlarda, ölüm zamanlarında, başımız sıkıştığında mı okuyor ve okumuş görünüyoruz? Davranışlarımızdan maskeleri ne zaman çıkartacağız? Ne zaman riya denilen hastalıktan uzak kalacağız? Kur'anın; "niçin yapmadığınızı söylersiniz?” ikazını kendimize ne vakit ilke edineceğiz? "İhlas” denilen güzelliklere kapımızı ne zaman açacağız? Bu konuda çok soru var. Önemli olan soruların çokluğu değil, şahsiyeti muhafaza edebilmek.
Hz. Ömer şöyle der; "Tevbelerle uğraşmak yerine, günah işlememeye çalışmak lazım.”
Yavaş Yavaş
Hayat bir zakkum ve zehirle pişmiş aş,
Her insan dertli, dertleriyle arkadaş,
Bu gün ağlayan, gülebilir an be an,
Hamken pişirirler bu canı, durmadan,
Ömür sermayesi biter, yavaş yavaş!
Ellerin üşür, belki de ayakların,
Donar kalırsın, zonklar hep şakakların,
Sana arkadaş, mahallen, sokakların.
Sevdirdiysen, bulunur hep ahbapların,
Ya değilse, tükenirsin yavaş yavaş!
Hayatı elif kıl, ölümü de öldür,
Hem sen gül ve hem de başkasını güldür,
Sıratı müstakim, bil, işte bu yoldur,
Hayat dediğin hem diken, hem de güldür,
Dikenli olma, batarsın yavaş yavaş!
Dünyayı cennet kılmak, hep elimizde,
Çektiğimiz belalar, şu dilimizde,
Günaha batmış zavallı halimizle,
Meyve vermeyen kurumuş dalımızla,
Göçer gideriz mezara, yavaş yavaş!
Mal da yüktür insana, her makam da yük,
Çoluk çocuk, emvalin sınavı büyük,
Sırtımızdayken günah vebali, bu yük,
Çekebilir misin; bu bir dağ, bir hüyük,
Tevbesiz ölürsün sonra, yavaş yavaş!
Sözün Bittiği Yer!
Hayat bu, değiştiremezsin,
İstesen de, vazgeçemezsin,
İlahi kural bu, kaçamazsın,
Sesin sustuğu, sözün bittiği yer!
Dün böyleydi, bugün de öyle...
Şaşırma, sünnetullah böyle,
Bilmeyene bunu hep söyle;
Sesin sustuğu, sözün bittiği yer!
"Keşkelerle" dolu günahımız,
Arşa yükseliyor hep ahımız,
Yardım edecek mutlak Allah'ımız,
Sesin sustuğu, sözün bittiği yer!
Bir gören var, eyvah etme sakın,
Dilini iyi kullan, günah etme sakın,
Hayatını düzenle "ah etme sakın,
Sesin sustuğu, sözün bittiği yer!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET