Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ohanes Apresyan (Bir Ermeni Subayı) şöyle diyor:
"Ben öyle katliam sahnelerine tanık oldum ki, buralarda öldürülmüş yerde yatan insanların sayısı sonbaharda bir ormanda yere düşen yaprakların sayısı gibiydi. Bunlar koyunlar gibi biçare ve savunmasız insanlardı...”
Kars, XIX. yüzyılın sonundan XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar ardı ardına Rus, Ermeni ve İngiliz işgallerine uğramıştır. Şehir, 1878 Osmanlı – Rus Savaşı sonunda Ardahan ve Batum'la birlikte yaklaşık 40 yıl boyunca Rus yönetimi altında kalmıştır.
Kars ve Çevresinde Ermeni Terörü Ermeni çetecilerinin Kars ve çevresinde Müslüman ahaliye yönelik katliamları 1915-1920 yılları boyunca sürmüştür. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde 1914 yılından itibaren yoğunlaşan Ermeni tedhiş hareketleri Rus ordusunun Doğu Anadolu Bölgesi'nde gerçekleştirdiği işgallerine paralel olarak şiddetini artırmıştır. 1915 yılı ortalarında sadece Kars ve Ardahan havalisinde katliama uğrayan Müslümanların sayısı 30.000'e ulaşmıştır.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Şebinkarahisar'da Türklere karşı katliam düzenleyen Sivaslı Murat, Sasun Canavarı diye şöhret kazanan Antranik ve Muş katliamını gerçekleştiren Arşak gibi Ermeni komitecilerinin liderliğinde Erzincan, Bayburt, Erzurum, Kars, Ardahan ve Iğdır'da büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Bölgede bulunan Türk ahali, Rus subaylarının artık etkinliklerini kaybetmeleri sebebiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Adı geçen bölgelerde faaliyete geçen Ermeniler, henüz sütten kesilmemiş çocukları öldürmüş, hamile kadınların karınlarını yarmış, Müslümanları diri diri yakmış, kız çocuklarına akla gelmedik işkenceler yapmışlardır.
Kafkasya ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde Türklere yönelik Ermeni katliamlarına düzenli Ermeni birlikleri de katılmıştır. 28 Mayıs 1918'de Erivan başkent olmak üzere kurulan Ermenistan Hükümeti İngilizlerin desteğiyle ‘Büyük Ermenistan Projesini' gerçekleştirmeyi amaç edinmişti. Hükümete göre Büyük Ermenistan'ı kurmanın yolu bölgede yaşayan Türkleri yok etmekten geçiyordu. Buna delil olarak katliamlara düzenli Ermeni birliklerinin katılmış olması gösterilebilir. 1918 yılı Mart ve Nisan'da Kars, Erivan ve Bakû'de Müslümanlara yönelik Ermeniler tarafından sistemli bir şekilde katletme (yok etme) eylemi yapılmıştır.
1918 yılı Nisan ayında Kars'tan Tiflis'e gelen Rum muhacirler, Ermenilerin taş üstünde taş bırakmadıklarını, Kars ve çevresini yakıp yağmaladıklarını, Türk halkını kılıçtan geçirdiklerini, henüz süt çağındaki çocukları süngülerinin ucuna takarak öldürdüklerini, Müslüman kadınları çeşitli işkencelerle namuslarını kirleterek katlettiklerini, çeşitli işkenceler karşısında kadınların çıldırdıkları ve onların haykırışlarının yürekleri parçaladığını ifade etmişlerdir.
Kars'ta, Iğdır'da, Tuzluca'da ve Aralık'ta, çoluk çocuk, genç ihtiyar yüzlerce Türk, Ermeniler tarafından öldürülmüştür. İkinci Kafkas Kolordu Komutanlığı'ndan Üçüncü Ordu Komutanlığı'na 16 Mayıs 1918'de gönderilen raporda; Ermenilerin Kafkasya'da Türklere karşı yürüttükleri katliamları artırdıkları bildirilmiştir. 29 Nisan 1918'de Gümrü'den Ahalkelek'e gelen 3000 Müslüman göçmen, Ermeniler tarafından öldürülmüştür. Aynı günlerde top ve makineli tüfeklerle donatılmış olan 1000 kişilik Ermeni çetesi Tuzluca ve Erivan bölgesindeki Türk köylerine saldırarak kadınları ve çocukları katletmiştir.
Mirliva Yakup Şevki Paşa tarafından 16 Mayıs 1918'de Üçüncü Ordu Kumandanlığına gönderilen telgrafta; Ermenilerin Erivan, Gümrü, Kars, Kağızman, Sarıkamış, kısmen Ardahan ve Ahalkelek'te tedhiş hareketleri gerçekleştirdikleri, bütün Türk köylerini tahrip ettikleri ve yöre halkını katlettikleri bildirilmiştir. Yakup Şevki Paşa imzalı telgrafla, Kafkasya'da Türklere yönelik gerçekleştirilen Ermeni cinayetleri tarih ve yer verilerek aktarılmıştır. Şevki Paşa, Kars Sancağına bağlı Kalo / Derecik köyünün de Ermeniler tarafından yok edildiğini şu cümlelerle ifade etmektedir: ‘...Kars şarkındaki Subasan karyesinde 570 nüfus İslam'ı balta, kama, bıçak istimal ederek ve ateşte yakarak şehit ettiler. Ve Magosto ve Alaca karyelerinde yüzü mütecâviz kadın, çocuk ve erkeği aynı suret-i feci'ada şehit ettiler. Ve Tekneli, Hacı Halil, Kalo köy, Harebe, Dagor, Milanlı, Ketan, Alaca, İlham köyler ahâlisini katliâm etdiler.'
Bir Ermeni Subayın ifadeleriyle Kars ve Çevresinde Türk Katliamı 1928 yılında ABD Indianapolis'te ‘The Bobbs – Merrill Company' yayınevi tarafından yayınlanan Amerikalı Leonard Ramsden Hartill'in Rus ve Ermeni ordusunda subaylık yapmış, Kars çevresinde Türklere yönelik katliam hareketlerini yönetmiş Ohanes Apresyan isimli Ermeni'nin hatıralarını anlattığı Men Are Like That (İnsanlar Böyledir) isimli kitapta Kars ve çevresindeki Türk katliamını şöyle anlatır:
"...Tatarların kaçmalarına imkân verecek yolları ve dağ geçitlerini tutarak kapattık. Hemen yok etme işine giriştik. Birliklerimiz birbiri ardına köyleri kuşatıyorlardı. Topçu ateşi ile izbe köy evleri taş ve toprak yığınları haline getiriliyor ve köylüler köyde barınamaz bir hale gelip köy dışındaki kırlara kaçmaya başlayınca da tüfek mermileri ve süngülerle işlerini tamamlıyorduk. Hiç şüphesiz ki Tatarların bazıları kaçabildiler. Bunlar ya dağlarda kendilerine sığınacak bir yer bulabildiler veyahut da sınırı aşıp Türkiye'ye kaçtılar. Geri kalanlar ise tamamen öldürüldü. Böylece Rus Ermenistanı'nın Nahcivan'dan Ahılkelek'e kadar olan bütün sınır bölgesi, Ağrı Dağı'nın eteğindeki sıcak ovalardan kuzeydeki soğuk dağ yaylalarına kadar her yer, yerle bir edilmiş Tatar köylerinin dilsiz kalmış harabeleri ile doldu. Şimdi bu köylerde, buralarda kalmış ölü insanların kemiklerini bulmak için giren kurt ve çakalların ulumalarından başka bir ses duyulmaz”.
Ohanes Apresyan Türk katliamının yapıldığı günlerde başından geçen bir olayı şöyle nakletmiştir:
"Bir gece kısa bir süre önce bir Tatar Köyü olan bir harabenin yanından geçiyordum. Yıkılmış evlerin birinin önünde bir ateş yakılmıştı. Ateşe doğru yürüdüm. Ateşin etrafında bir gurup Ermeni askeri oturuyorlardı. Aralarında da henüz çocuk denecek yaşta iki Tatar kızı vardı. Kızlar yere çömelmiş ve ara sıra gelen hıçkırıklarla sessiz sessiz ağlıyorlardı. Kırılmış ev eşyaları ve Tatar köy evlerinin diğer malzemesi etrafa saçılmıştı. Keza orada burada ölüler de yerde yatıyorlardı. Kızları kurtarmak için maalesef geç kalmıştım. Fakat bu zavallılara elimden gelen yardımı yapmak istedim. Kendi lisanları ile hitap ederek artık korkmamalarını söyledim. Benden kendilerine bir zarar gelmeyeceğini, sadece kendilerine yardım etmek istediğimi anladıkları zaman, ıstırapları gene boşalarak acıklı şekilde hüngür hüngür ağladılar. Askerlerden korku ve dehşete kapılmışlardı ve onların yanında bulundukça kızları teselli etmeğe imkân yoktu. Kızları yanıma alarak oradan uzaklaştım ve zaferlerinin kendilerine sağladığı nimeti ellerinden aldığımı zanneden askerleri de çirkin bir ruh haleti içinde bıraktım. Bir iki kilometre ötede gene aynı akıbete uğramış diğer bir Tatar köyüne geldik. Karanlık basmıştı ve geceyi orada geçirmeye karar vermiştim. Yanımdaki yiyeceği Tatar kızları ile paylaşıp harap olmuş köyde biri kendim, diğeri de kızlar için ayrı ayrı barınacak birer yer buldum. Az sonra uyumuştum. Gece yarısı devamlı bir şekilde ağlayan bir çocuk sesi ile uyandım. Ay ışığı hayal meyal etrafı görmemi sağladı ve bana burada cereyan etmiş olan diğer bir facianın bütün ayrıntılarını gösterdi. Ağlayan çocuğun sesini rehber alarak görünüşünden bir Türk ailesinin evi olduğu anlaşılan bir ev yıkıntısının avlusuna geldim. Avlunun köşesinde ölü bir kadın yatıyordu. Gırtlağı kesilmişti. Kadının üstünde bir yaşında kadar bir kız çocuğu duruyor ve ölü kadının memesinden süt emmeğe çalışıyordu. Çocuğu kucağıma alıp cebimde kalmış olan ekmek parçasını su ile ıslatıp doyurabildiğim kadar çocuğu doyurmaya çalıştım. Sonra da çocuğu o gece bakmaları için iki Tatar kızının yanına bıraktım. Ertesi günü bir fırsat çıkmasından faydalanarak bu üç talihsiz çocuğu Kars'taki Amerikan yetimhanesinde yetiştirilmek direktifi ile Kars'a yolladım. Tatar köyleri bu şekilde temizlendikten sonra ben de tekrar Kars'taki eski alayıma katıldım...
Âşık Kahraman, Ermeni zulmünü şöyle dile getirir:
1918 Kalo / Derecik Kırgınına Ağıt
"Ey ağalar nasıl diyem derdimiz:
Vardı zulmün sonu Arşa dayandı.
Ermeni, İslâm'ı kırdı, taladı,
Mazlumlar amanı, Arşa dayandı.
***
Kalo'nun – Köyü'nü bastı, ceng – açtı
Mitralyoz, tüfenkle od, ataş saçtı
Ana: Evlat attı, dağ – taşa kaçtı
Sabiler şivanı, arşa dayandı.
***
Mevlâ'nın takdiri erişti başa
Yüz çevirdi, bakmaz kardaş kardaşa
Üç yüz altmış canı yaktı ataşa
Koptu Nuh – Tufanı, Arşa dayandı.
***
Bir cenaze gördüm: Kan olmuş yüzü,
Portlamış kenara sıçramış gözü,
Üç yüz altmış canın sönmemiş közü,
Yanan can dumanı, Arşa dayandı.
***
Bir yiğit vurulmuş: Parmaklar, kamış,
Kaçarken Kâfire yolu uğramış,
Kâfir tutmuş: Tike, tike doğramış,
Hançer, kılıç yanı , Arşa dayandı.
***
Bir yiğidi: Vurmuş, yolda koymuşlar,
Can teslim etmeden, deri soymuşlar,
Cep – cep etmiş, yanlarını oymuşlar,
El cepte, figanı Arşa dayandı.
***
Bir gelini gördüm: Ayağa kalkmış,
Sandım ki, canı var, yüzüme bakmış,
Kâfir, mısmar ile direğe çakmış;
Mısmar, çivi ünü, Arşa dayandı,
***
Bir hâmile kadın: Davranmış kaça,
Ermeni, eylemiş hep parça, parça
Kılıç ile vurmuş, bölünmüş kalça,
Akan kızıl – kanı, Arşa dayandı.
***
Çocuğu, karnından çıkartmış bakar;
Can teslim etmeden, süngüye takar,
Bebeğin fizahı, da ğ – ta şı yakar,
Dağın, taşın şânı, Arşa dayandı.
***
Altı yüz altmış can, battı kırıldı;
Çoğu yandı, geri kalan vuruldu,
Bu köyün defteri artık dürüldü,
Hâlinin yamanı, Arşa dayandı.
***
Tanrı, Ermeni'ye vermiş fırsatı,
Kesti kökümüzü, kırar milleti,
Rûzi – Kıyamet'e kaldı müddeti
İntikamın günü, Arşa dayandı.
***
KAHRAMAN, kan ağlar, bu serim duman
Çattı bu zamana, ol Ahir – Zaman,
İslâm'a yâr olsun Ahrette iman,
Kâfirler isyanı, Arşa dayandı.”
(Süleyman Demirel Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı, Yrd. Doç. Dr. Şenol Kantarcı'nın: "Kars'ta Türklere Yönelik Ermeni Katliamı: Kalo/Derecik Köyü Toplu Mezar Kazısı” )
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET