Anadolu’nun çilekeş kadını için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir anlam ifade etmiyor. O, günlük hayatta omuzlarında sırtladığı değişik yüklerle zaman zaman karşımıza çıkıyor.
Dünyada ve Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlandığı günde, Anadolu’da yaşayan kadınlar her türlü fedakarlığın en güzel örneklerini sergiliyor. Kimi kadın evinde, kimisi çalışma hayatında, kimisi de köyünde hayattan değişik kesitler sunuyor. Yakacak ihtiyacı için dağdan topladığı çalı çırpıyı doldurduğu çuvalında omuzlayarak evine kadar götürmekte olan yaşlı bir kadın Anadolu kadınının çilekeş hayatını gözler önüne seriyor.
Çilekeş kadınlar her görevi görüyor. Bazen tarlada çalışırken, aynı anda çocuklarının bakımıyla uğraşıyor. Bazen tek başına yemeğini yapıyor, bulaşığını ve çamaşırını yıkıyor.
Çilekeş bir kadın şöyle diyor:
“Bazı insanların 1 çocuğuna bakmakta zorlanıyor, ben 15'inde evlendim 10 çocuğum var. Sabah erkenden kalkıp çocuğumu emzirdikten sonra tarlaya çalışmaya gidiyorum. Sabah saat 08.00 olmadan eve dönüp hayvanları sağıyor, onlara ot veriyorum. Sonra 10 çocuğumu kaldırıp onlara kahvaltı verdikten sonra kirli çamaşırlarını çıkartıp dışarıda kaynattığım suyla yıkıyorum. Kahvaltıyı toplayıp tabakları da yıkadıktan sonra gene tarlaya çalışmaya gidiyorum. Sonra öğle yemeği hazırlamaya başlıyorum. 30 yıldır evliyim aynı hayatım devam ediyor.”
Ancak Türkiye'de bir gerçek olmakla birlikte bu gerçekler bir bölgeye bir coğrafyaya hapsedilmek yanlıştır. Aslında bu tür yükler Türkiye’nin kırsalda yaşayan tüm kadınları üzerinde yaşanmaktadır.
Belki de bu olaylar doğu ve güney doğuda daha bariz ve açık yaşanırken, keskin töre kuralları ve çokça çocuk sahibi olmak onlar için en büyük sıkıntı olmakla birlikte bu gerçekleri kadınlı erkekli tüm gençler yaşamaktadır.
Ancak çalışma hayatlarının tarla v e bağlarda, gelip evde ve çoluk çocuk ve koca derken gerçekten bu insanlarımız ağır bir yükün altında ömürlerini geçirmekte ve ve başka çıkar yolları da olmamamktadır.
Orta Anadolu kadınları bağ bahçe ve tarla işleri ile birlikte hayvancılık oradan ev işi ve koca gönlünü etme gibi çok ağır ve insanların kaldıramayacağı ve taşıyamayacağı kadar görevleri olmakla birlikte, bu görevlere itiraz etme ve hayat akışlarını da değiştirebilme yetki ve insiyatifleri de yoktur.
Ülkemin Doğu Anadolu, Karadeniz, Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu topraklarında köy kırsalında kadın olmak gerçekten çok zor.
Oğluna 17 yıldır gözü gibi bakıyor. "Yatağa bağımlı, "söylenenleri anlamaz" olan çocuk, bu fedakar ve cefakar kadın sayesinde zor da olsa gözleri ve mimikleriyle iletişim kuruyor. Bazı kişilerin: “kendini de paranı da bitirdin" demesine rağmen canından çok sevdiği evladınının hareketlerinden ne istediğini anlıyor. Yutma fonksiyonu olmadığı için midesindeki sondadan sıvı gıdalarla besliyor. Düzenli ilaçlarının verilmesi ve beslenmesi gerekiyor. Bunu da böylesine fedakar kadınlardan başkası yapamaz.
Şimdi sorarım size; her yıl kutlanan ve sadece bir günlük kutlamayla yetinilen, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” gerçekten sizce bir anlam ifade ediyor mu? Her gün birçok katliama ve hunharca öldürülmeye sahne olan, sapık hedeflere maruz kalan, cinsiyeti yüzünden horlanan ve ticari meta şeklinde düşünülen, ailenin yüz karası biçiminde telakki edilen… kadının hangi gününü kutlayacaksınız?
“Kadın eksik etek,”, “kadının saçı uzun aklı kıt”, “kadına söz hakkı verilmez”, “Gelinler; aile içinde konuşmaz, fikir beyan etmez”, “Kaşık düşmanı”… daha bir çok mantıksız, anlamsız ve absürd ifadeler! Aklı olan, biraz düşünen anlar ki; kadın olmadan biz olamayız! Kadın olmadan annelerimiz olamaz! Dünya, kadın ve erkekler bir denge oluşturur! Eğer öyle olmasaydı, Hz. Âdem yaratılır yaratılmaz, Hz. Havva var edilmezdi. Eğer kadın değersiz olsaydı, Hz. Âdem ile birlikte cennet’e konmazdı.
Asırlarca önce sevgili peygamberimiz, veda hutbesiyle önem verilmesini istediği kadınlarımız hala köle muamelesine tabi tutuluyor! İslam’dan önceki cahiliye döneminden daha şiddetli şekilde, kadınlar horlanıyor!
Kur’anda; Kadınlar demek olan; “Nisa” suresi mevcut. Ayrıca bir kadın olan ve Allah’ın değer ve önem verdiği Hz. Meryem’i anlatan; “Meryem” suresi bulunmakta. Eğer kadın değersiz olsaydı, bunlar olur muydu? Kadın değerini İslam’la kazanmıştır. Ne zaman İslam’dan uzaklaşılmış, kadın değerini kaybetmiştir!