İsrail’in Amacı, Arz-ı Mev’ud

İsrail’in yaptığı bu zulümleri iyi okumak, meseleyi iyi tahlil etmek için İsrail ve arz-ı mev’ud hakkında bilgilenmemiz gerekir. Yani tarihi iyi bilmek, dünyadaki olayların içyüzünü iyi görmek icap etmektedir.
İsrail
Filistin adıyla da bilinen ve Musevilerce; “Arz-ı Mev’ud” sayılan topraklarda, milletlerarası Yahudi örgütlerinin uzun ve mücadeleli politikası sonucu 1948 yılında kurulmuştur. Resmi adı; “Medinat Yisrael”, resmi dili İbranice ve Arapça’dır.
 Güneydeki Necef çölünün Akabe Körfezi kıyılarına kadar uzanan büyük bir kısmının kurulacak Yahudi devletine verilmesi planlanmıştı. İngiliz’lerin çekilmesi ve İsrail devleti’nin ilanı üzerine (14 Mayıs 1948) başlayan savaş sonunda Batı Şeria toprakları, Kudüs şehrinin doğu yarısı ile Nablus, Halil ve Gazze şeridi dışında Filistin’in tamamı İsrail’in eline geçti. (1949)    
Halen İsrail devleti’nin sınırları içinde kalan topraklardaki nüfus, XIX. Yüzyılın sonlarından bugüne kadar bir yandan giderek hızlanan bir tempo ile artarken bir yandan da din ve etnik köken bakımından büyük değişiklikler geçirmiştir. Bu durumun esas etkeni dünyaya dağılmış Yahudilerin Yahudiliğin doğum yeri saydıkları Arz-ı Mev’ud’a dönerek bu topraklara sahip çıkmak istemeleridir. Filistin’de Yahudi kolonizasyonunun oluşumu ve İsrail’in kuruluşuna yönelik ilk adımlar, XIX. Yüzyılın ikinci yarısında ve XX. Yüzyılın başlarında bu bölgenin Osmanlı hâkimiyeti altında bulunduğu dönemde atıldı. Kurucu kolonistler, Siyonist teşkilatlar aracılığıyla başta banker Rothschild olmak üzere dünyadaki Yahudilerin topladıkları paralarla bilhassa kıyı bölgesindeki verimli, fakat o dönemde pek oturulmayan kesimlerde binlerce dönümlük arazi satın aldılar. Yeraltı kaynakları bakımından İsrail fosfat ve potas dışında fakir bir ülkedir.
Arz-ı Mev’ud (Vaad edilmiş topraklar)
İbranice’de, “Eretz Israel” (İsrail Diyarı) denilen bu bölge Ahd-i Atikte, “Ken’an diyarı”, “diyar”, “gurbet diyarı”, “memleket” diye de zikredilir. İkinci Mabet döneminden itibaren ise, “Arz-ı Mev’ud” diye adlandırılmış olup Ahd-i Cedid’de de bu isimle geçmektedir.
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. İbrahim’e yapılan vaadde, “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge.” Hz. Musa ve Yeşu’a yapılan vaadde, “ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” denilmiştir.
Arz-ı Mev’ud; Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakub ve Hz. Musa’ya ve onların nesline ebedi mülk ve miras olarak verilmiştir.
Arz-ı Mev’ud’a sahip olmanın, orayı ebedi mülk ve miras olarak almanın şartları, Rab Yahova ile İsrail oğulları arasında değişik dönemlerde yapılan ahidlerle tespit edilmiştir. İsrail oğulları bu ahidlere uymaları şartıyla vaade hak kazanacaklar, aksi halde bundan mahrum olacaklardır.     
Arz-ı Mev’udun sınırları Ahd-i Atik’te daha ayrıntılı olarak şu şekilde verilmektedir; Güney sınırı; Tsin çölünden Edom boyunca olacak ve cenup sınırınız, Doğuya doğru Tuz denizinin ucundan olacak, sınırınız Akrabbim yokuşundan Güneye doğru dolaşacak ve Tsin’e geçecek ve onun uçları Kadeş- Barnea’nın Güneyinde olacak ve Hatsar- Addar’a çıkacak,  Atsmon’a geçecek, sınır Atsmon’dan Mısır vadisine kadar dolaşacak, uçları deniz yanında olacaktır.”
Buradaki Tsin çölü; Kadeş’in kuzey doğusunda yer almakta ve Arz-ı Mev’ud’un güney sınırını teşkil etmektedir. Tuz denizi; bugünkü ölü denizdir. Akrabbim yokuşu; ölü denizen güneyinde, bugünkü Nakb es Safa, Hatsar –Addar, Kadeş- Bernea’nın kuzey batısındaki Vâdil Kudeyrat, Atsmon; Vâdil Kudeyrat’ın batısındaki yerdir. Mısır vadisi; Gazze’nin güney batısından Akdenize açılan Vâdil Ariş’tir.
Arz-ı Mev’ud’un Batı sınırı; Büyük Deniz ve onun kıyısı olacaktır. Bu deniz, Akdenizdir.  Kuzey sınırı; Lübnan olarak belirtilmektedir. Ayrıca bu sınırın, Güney Anadolu’daki Toros dağları olduğu da ileri sürülmektedir.
Görülüyor ki İsrail, Arz-ı Mev’ud düşüncesiyle adı geçen yerlere tahakküm etmenin gayreti içindedir. Onun için Orta Doğu’da; huzurun, barışın, kardeşliğin sağlanmasını istememekte, yeryüzünü Siyonistlerin yöneteceğine ait kanaatleri yaygındır. Bu yüzden her Alana el atmakta, herkesi kendisine ram etmenin yollarını aramaktadır.  
(KAZIM ÖZTÜRK/ İSRAİL İHANETİ VE GAZZE/ NÜVE KÜLTÜR MERKEZİ/ KONYA) 


Yazarın Diğer Yazıları