Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Çok fakir bir ailenin ikinci çocuğu olarak 01.10.1945 yılında dünyaya geldi. Tek parti döneminin o boğucu, kasvetli günleri hafızasındadır. O tek parti dönemi ki; zengin haydi neyse, fakir fukaranın ağır vergilere mahkum edildiği, eli sopalı memurların köye gelip gidişini, ağlayan, yalvaran insanların göğe yükselen feryatlarını hiç unutmaz, unutamaz.
Babası verem hastasıdır. Hayatı annenin sorumluluğundadır. Kadın haliyle öküzle çift sürüyor, tarla tapan işleriyle uğraşıyor.
Detseli, okumayı ikinci sınıfta iken sürekli hale getirdi. O dönemin en çok okunan kitabı olan, "Kerem ile Aslı” büyük bir dikkatle okuduğu kitaptı. Çok yerini ezberlemişti.
Detseli kitapla ilgili şu hatırasını anlatır;
"kitabı her elime aldığımda babam annemi azarlar ve,
"Bu kitabı bunun elinden al, yarın bir gün Polisin Fikret gibi başımıza dert olacak” diyordu. Polisin Fikret, bir gün etrafındakilere; öküze bir eyer vurmuş;
"Ben âşık oldum” demiş, âşık olduğunu ilan etmekle kalmamış, sabah erkenden
"Ben Halep'e gidiyorum”diyerek yola düşmüş. Köylü arkasından koşmuş ve zor ikna etmişler. Babam, anneme bunu ima etmeye çalışmış.”
Detseli 1957 yılında ilkokulu birincilikle bitirdi. Beşkardeş idiler. Anne ve babasıyla yedi kişi. İaşeleri yeterli olmuyordu. Ek iş için çobanlık yapmak gerekiyordu. Köyün sığırlarını otlatmak için çobanlığa başladı. Dini bilgilerini dedesinden aldı. Zira dedesi hocaydı. Kur'an okumayı da dedesinden öğrendi.
1963 yılına kadar İzmir'de çeşitli işlerde çalışıp, köydeki aile bütçesine katkıda bulundu. İzmir'den sonra İstanbul ve Ankara'ya gitti. Ailesini hiç unutmadı. Her yıl onları ziyarete gelirdi. Hısım akraba ile, köylüleriyle hasret giderirdi. Her fırsatta şiir yazmayı da ihmal etmiyordu. O zaman yazdığı şiirleri saklama, arşivleme ihtiyacı duymadı. Çeşitli iş kollarında başarıyla çalıştı, helal yoldan kazandı, namerde muhtaç olmadı, ağyara yüzsuyu dökmedi.
Yedi çocuğa sahip Detseli üstadımız. Rabbim hepsine hayırlı ömürler versin. Detseli gibi kültür âşıklarının, şiir ve edebiyat meraklılarının, ülkeye yazısıyla, fikriyle, aklını terletenlerin sayısını çoğaltsın diye dua ediyorum.
Detseli'den bir şiir;
Heveslenir Gelirim
Detse, Tekke, Tulassa'dan melezim,
Dağlarında öten bir keklik palazım,
Kilistra köyüdür benim ana vatanım,
Derim derim de heveslenir gelirim.
Oğuz boylarından gelmiş soyum,
Mertiz ama yumuşaktır huyum,
Var mı yaşayan hiç emmim dayım?
Derim derim heveslenir gelirim.
Duyun beni ey Detseliler duyun
Kökeninizi sorun arayıp bulun,
Baratlar'dan imiş benim soyum,
Derim derim heveslenir gelirim.
………………………………………
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET