Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
İslamofobi kelimesi anlam olarak "İslam korkusu" demektir. Terim olarak İslam'dan ve Müslümanlardan korkma, çekinme iç güdüsünü ifade eder.
Kelime ilk kez 1991 yılında kullanılmış olup 11 Eylül saldırılarıyla gündeme getirilmiştir. Bugün İslamofobi dendiğinde hem İslam dinini tanımamaktan kaynaklanan bir korku, hem de bu korkuya dayanarak Müslümanlara karşı ayrımcılık yapılmasının meşru görülmesi akla gelmektedir.
Tarihi kökleri İspanya'da Endülüs'ün İslam tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının yaptığı propagandalar ile fikir zemini Hristiyanlığa karşı tehditler ve tehlikeler üzerinde oluşturulmuş olan "islamofobi", İslam ile Hrıstiyanlar arasındaki ilişkilerin, tanışıklığın yaygınlık kazanması ile yüzyıllar içerisinde azalmış iken yaklaşık son 10 yıldır yeniden popülarite kazanmıştır. Bu popülaritesinde Huntington'un ünlü "Medeniyetler Çatışması" makalesinde İslam'ı Batı için bir potansiyel yalan odağı olarak lanse etmesinin önemli bir etkisi olmuştur.
Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde New York'taki "İkiz Kuleler" saldırılarından sonra Hristiyan dünyasında daha önceki yabancı düşmanı ırkçı eğilimlerden kaynaklanan yeni bir durumdur. Avrupa ülkelerinde işsizlik, nüfusun yaşlanması gibi yeni durumların beslediği yabancı düşmanlıklarının en önemli öznesi olarak Müslümanlardan korku giderek bir paranoyaya dönüşmüştür. Bu paranoyanın bazı güç odakları tarafından manipüle edildiği de düşünülmektedir. İslam'ı ve Müslümanları Avrupa kültürü ve materyalist hayat tarzı için "potansiyel düşman" olarak gören Batı intelijansiyası içindeki ırkçı eğilimler politika belirleyici odakları etkilemeye çalışıp "Avrupa'dan, başta Türkler olmak üzere, tüm Müslümanların "tehcir"i; sürülmesi gibi bir aşırı noktaya kadar gelindiği belirtilmektedir.
İlgili deyim: Xenophobia (Xenophobe) (ingilizce) "yabancı korkusu/düşmanlığı" anlamında olup "yaban"cılara karşı duyulan korku ya da düşmanlığı ifade eder.
Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; globalleşen dünyada taşlar yerinden oynamış, İslami hassasiyetler gittikçe bir çığ gibi büyümektedir. Zaten; Belçika'da, İsviçre'de, İsrail'de… olanların altında yatan gerçek budur.
Bugün İslama karşı bir duruş sergilenmeye çalışılıyor, Türkiye'nin AB'ye girmemesi için çabalar sarf ediliyorsa, İslami değerlerden rahatsızlıklar sergileniyorsa.. bu; İslamofobinin etkisidir.
Ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim; bizler islamın temsilcileri olarak, Kur'ani hükümler doğrultusunda hareket etmeye, islamın güzelliklerini bütün insanlığa göstermek zorundayız. Bu konuda yanlışımız var. Özümüz sözümüze, davranışlarımız inancımıza uymuyor. Topyekun, hiç sapmadan; ‘emrolunduğun gibi dosdoğru ol' ilkeleri ışığında davranış sergilendiğinde; ne İsviçre'de minare skandalı, ne İsrail'de Filistinlilere karşı asimilasyon hareketleri, ne Belçika'da yüce Peygamberimize karşı saygısızlıklar, ne baş örtüsüne saldırı çılgınlığı, ne de İHL ve inançlı kesimlere karşı yanlışlıklar ve ne de terör…. Yaşanır.
Tabii ki; köpeğin görevi ısırmak, beygirin görevi çifte vurmaktır. ‘Hepiniz topluca Allah'ın ipine sarılın' hükmü icra edilirse kim ne yapabilir? Kıyamete kadar şeytan varlığını sürdürecektir. Sen doğru olursan, eğri sana zarar veremez!
Ne Oldu Bize?
Dün ne kadar güzeldi buralar, ne şirin ildi,
Kimse kimseye muğber değildi!
Komşularımız vardı; Kürt, Laz, Çerkes…
Van'dan, İzmir'den, Kars'tan elele herkes!
Aşımızı paylaşır, işimizi birlikte yapardık,
Düşüncelerimiz farklıydı, samimiyeti kopardık!
Ne oldu bize, ne hallere geldik?
Kim çaldı huzurumuzu? Neler ediyoruz?
Neden parçalandık, nereye gidiyoruz?
Varsın o da gitsin Havrasına, Kilisesine,
İsterse inanmasın kutsala, her şey kendisine!
Yeter ki saldırmasın inancıma, vatanıma…
Güzel vatanımı harap etmesin,
Ezanlarım susmasın, sevgi güneşimiz batmasın.
KAZIM ÖZTÜRK
Bizim Eller!
Bu ellerde imzamız var,
Bu diyarlar, atamdan yadigar!
Onun için "biz" kokuyor,
Nakış nakış, ilmek ilmek öz kokuyor,
Muhabbet güzel, bütün sesler söz kokuyor!
Ceddimin ayak sesleri duyulan,
Ata yurdu buralar, evladı fatihan.
Sakın bigane kalmayın duadan-fatihadan!
KAZIM ÖZTÜRK
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET