İSLAM’A GÖNÜL VERENLER: (3)

EĞİTİMCİ/YAZAR ALİ ERKAN KAVAKLI ANLATIYOR:

 

KUR'AN MANTIKLI, ANLAŞILIR BİR KİTAP

-Kur'an size göre nasıl bir kitap?

-Mantıklı, anlaşılır, yaşanabilir güzel bir kitap. Kur'an'a uysanız bütün problemleriniz hallolur. Fanatik olun demiyorum, ona uyun. Mesela sana ait olmayana dokunma, diyor. Herkes böyle davransa kapılara kilit takmaya lüzum kalmaz. Evlere girerken izin alın, izin yoksa dönün, diyor. Ona uysanız evlere demir kapı yaptırmaya lüzum kalmaz. Yalan söylemeyin, diyor. Yedi sene Danimarka'da kaldım. 100 bin kişiye bir polis düşüyor. Huzurlu bir ülke. Yalnız yılbaşında kötüleşiyorlar.

-Hıristiyanlığı neden terk ettiniz?

-1975 senesinde tatil için Bayern'e gitmiştim. Paramı çaldırdım. Kiliseye gidip bana bilet parası vermelerini istedim. Bremen'e gidince geri gönderecektim. Bana 30 fenik verdiler. Dilenciye verilmez bu para. 1000 km yolum var. Ben size bugüne kadar bir dünya kilise vergisi ödedim, bugün siz benim yanımda olmayacaksanız ne zaman olacaksınız, dedim. İnsanların problemlerini çözmeli. İlgilenmediler. Kızdım ve kiliseden ayrıldım.

-Bremen'e nasıl döndünüz?

-Otostop yaparak.

-Müslüman olmadan önce sizi en çok ne etkiledi?

-Kur'an okudum, insanlara baktım. Onlardan etkilendim. Fakirleriniz daha çok Kur'an'a uyuyor.

EĞİTİM EZBERCİ, BECERİ KAZANDIRMIYOR

SÜRÜNMEMEK İÇİN GENÇLER BİR MESLEK ÖĞRENMELİ

-Türkiye'ye siz dışarıdan farklı bir gözle bakıyorsunuz. Gördüğünüz en önemli eksiklikler nedir?

-Eğitim sisteminiz ezberci, hayata dönük değil. Çocuklar okulda çalışıyor, iyi notlar, karneler alıyor. Diploma sahibi oluyorlar. Sonunda işsiz kalıyorlar. İş sahibi olmak için amcaya, dayıya ihtiyaçları var. Eğitim kitaptakileri öğrenmek için olmamalı. Bizim öğretmenimiz şöyle derdi:

"Benim için öğrenmiyorsunuz. Ne olmak istiyorsanız ona göre çalışın. Eğer sürünmemek, yükselmek ve iyi bir meslek sahibi olmak istiyorsanız okuyun ve yeteneklerinizi geliştirin.”

Burada okulda başarılı olanlar hayatta başarılı olmuyor. Çocukları, hayatta başarılı olacak şekilde yetiştirmiyorsunuz. Okulda senelerce İngilizce öğreniyorlar, konuşmaya gelince yok.

-Burada hayatınızdan memnun musunuz?

- Burada insanlarla iyiyim, korkum yok, huzurlu ve mutlu yaşıyorum. Endüstri yok, hava kirliliği yok. Geziyorum, yürüyorum. Almanya'da olsam hastaneye gitmem lazım. Burada her gün beş vakit camiye gidiyorum. Köylü bana gülüyor.

-Alay için değil, sevinerek bir gülme olmalı.

-Kesinlikle alay değil. Memnun oluyorlar ama kendileri her zaman gelmezler.

-Evde de kılınabilir, diye mi?

-Evde de kılınabilir ama camide daha güzel. Cemaatle sevabı daha çok. Camiden çıktıktan sonra kahveye oturup sigara içiyorlar. Bomboş oturup saçma sapan şeyler konuşuyorlar. Bu hoşuma gitmiyor.

-İşsizler.

-İşsiz olur mu? Ben çalışıyorum. Yemek-bulaşık, çamaşır, ütü, ev temizliği, bahçe bakımı. Ağaçları suluyorum, çiçek yetiştiriyorum. Bir kedim ve bir köpeğim var, onlara bakıyorum. Bu hafta camlar silinecek. Bu adamlar, tarlada, bahçede, evde çalışamazlar mı? Evleri dökülüyor, bahçeleri bakımsız.

-Müslüman olduğunuzdan eşinizin haberi var mı?

-Yok. Sürpriz yapacağım. Gelince şaşıracak. Ona bir başörtüsü, bir şalvar, bir tespih alacağım. O da inançlı, ibadet eder.

Wolfgan Bey sürprizleri arka arkaya sıralayınca birlikte gülüştük.

KALİTELİ ÇAMI ODUN YAPIYORSUNUZ. YAZIK!

-Türkiye size göre neden fakir?

-Almanya'ya gidiyorlar. Avrupa'da işsizlik var. Burada her materyal var. Her şey yapılabilir. Mesela orman müdürlüğü var. Güzelim çamları kesiyor, iki metrelik kütük yapıyorlar. İhraç edilebilir. Yağmur az, çam yavaş yetişir. Kaliteli. İhraç için uğraşmıyor, odun yapıp yakıyorlar. Yazık. Kaliteli çamınız var. İsveç, orman ürünlerini ihraç ediyor. Orada yağmur çok, ağaç çabuk büyür, ağaç kalitesiz olur. Meselâ çamdan çok şey yapılır. Deprem oldu, evler yıkıldı. Kontrol etmek lâzım, dendi. Sonra herşey eskisi gibi. Avrupa'dan uzman isteniyor. Yeterince burada Türk uzman var, insanlarınıza güvenin, sorumluluk verin. Erbakan, İsrail'e ihtiyaç yok, dedi. Askerî ihaleler yine İsrail'e verildi. Silahların modernizasyonu İsrail'e yaptırılıyor. İsrail'in Filistin'de Müslümanlara yaptıkları meydanda. Bir bilgisayar ile bir uçak aşağı yukarı aynı. Bilgisayar monte etmeyi bilen uçak monte etmeyi de başarır. İnsan silahını kendi yapar, düşmanına yaptırmaz. Lise mezunu olmayan sürücü belgesi alamıyor, milletvekili oluyor.

Wolfgan ile uzun uzun sohbet ettik. Teyp kaseti doldu. Altı sayfa da not tutmuşum.

-Müslüman olduktan sonra yeni isim aldınız mı?

-Yeni adım Volkan Atilla.

-Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?

-Eğitim önemli. Çocukları hayata hazırlayın. Günlük hayatta yapacakları şeyleri öğretin. Kitapları değil. Kitap okumak yetmez. Uygulama önemli. Almanya'da bir doktor yedi sene okur, beş sene klinikte uygulama yapar. Bir defasında bayılmışım. Doktora haber vermişler. Gelmiş, ağzım sıkılı olduğu için dişlerimi kırıp hortumla oksijen vermiş, iğne yapmış, ilk müdahaleden sonra hastaneye havale etmiş. Kendime geldiğim zaman baktım ön dişlerim yok. İyi bir doktorum olmasaydı ölürdüm. Danimarka'da benzeri bir şey başıma geldi. Doktor gelip müdahale etmiş. Sonra hastaneye kaldırılmışım. Üç gün sonra kendime geldiğimde hemşire nasıl olduğumu sordu. Gece iyi uyumuşum, dedim. Üç gündür uyuyorsun, dedi. İnanamadım. Beni inandırmak için gidip bir gazete getirdi. Tarihe baktım, hakikaten hastaneye geleli üç gün olmuş. Gençleri iyi eğitmek ve hayata hazırlamak gerekir.

Volkan Bey, bize meyve suyu ikram etti. Uzun ve çok güzel bir sohbetten sonra Belevi köyüne ve Wolfgan Bey'e veda ettik.

"Kur'an'a uysanız bütün problemleriniz hallolur.” cümlesi yol boyu kulaklarımda yankılandı.

Yazarın Diğer Yazıları