PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
"Çağımız bize uygun değil. Bu medeniyet(!), bizim gerçek tabiatımız bilinmeden kurulmuştur. İlmî buluşlar, insan iştihası, hayali, teorileri ve arzularından doğmuştur. İnsan eliyle kurulmasına rağmen, bizim ölçülerimize göre olmamıştır.
Gerçekten, ilmin hiçbir planı takip etmediği besbelli. İlim, birkaç dâhi insanın tesadüfen doğuşlarına, tecessüslerinin tuttuğu yola göre gelişmiştir. Modernizm denilen nesne, insanların durumunu ıslah etme yönünde adım atmamıştır. Eğer Galile, Newton, Lavoisier, zekalarının gücünü beden ve şuurun tetkiki için kullansalardı, dünyamız bugünkünden daha değişik olurdu. İlmî buluşlar, insanların menfaati düşünülmeden yapılmıştır.
Evlerin buharla ısıtılması, elektrikle aydınlanma, asansörler, biyolojik ahlak, gıda maddelerinin kimyevi işlemlere tabi tutulması, sadece zevkli ve elverişli oldukları için benimsenen yeniliklerdir. Bunların, insanlar üzerine muhtemel etkileri düşünülmemiştir. İcatlar, yenilikler tamam da, burada insanların psikolojik ve manası ihmal edilmiştir. Modern endüstri, bir kişinin veya birkaç kişilik grubun mümkün olduğu kadar çok para kazanması, asgari masrafla azami menfaat sağlama esası üzerine kurulmuştur.
Büyükşehirlerin kurulması da insan düşünülmeden oluşmuştur. Modern binaların şekli ve büyüklükleri, arsanın metre karesinden azami gelir elde etmek, kiracılara hoşlanacakları büro ve lojman sunma fikrinden hareket edilerek meydana getirilmiştir. Dara bir sahaya çok sayıda insan toplayan dev binalar yapılmıştır. Bu insanlar da oralarda oturmaktan zevk alıyorlar. Modern şehir, bu dev yapılardan, karanlık, tozlu- dumanlı, benzin kokulu, kamyon ve tramvayların kulak delici gürültüsüyle dolu, büyük bir kalabalığın dolup taştığı yollardan meydana gelmiştir. Modern şehir, sakinlerinin iyiliği için kurulmamıştır.
Hayatımız büyük ölçüde gazetelerin etkisi altındadır. Reklamlar sadece üreticinin menfaati için yapılır, asla tüketicinin menfaati düşünülmez. Ticari ilanlar için büyük paralar harcanmaktadır. Bunun için faydasız, hatta çoğu zaman zararlı olan pek çok yiyecek ve ilaç, medeni insanlar için zaruret halini almıştır…” (İnsan denen meçhul, Alexis Carrel, Çev. Refik Özdek, Yağmur Yayınları, s.43…)
Yukarıda belirtildiği gibi insanın manasını ihmal ederek her şeyi maddeyle çözmeye çalıştık. Manadan soyutlanmış madde de insanların başına bela oldu. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın” derken bu gerçek anlatılmaktadır. "Dünyadan da nasibini unutma” ilahi fermanında bu hakikatler yatmaktadır.
Vicdanlar Dondu!
Sen donmadın yiğidim, tüm canlar dondu,
İz'anımız ruhumuz, her yanlar dondu,
Hep üşürken soğukta, vicdanlar dondu,
Yüreğimiz daraldı, imanlar dondu!
Soğuktan ölen varmış, asla duymadık,
Her an üç maymunları, kurduk oynadık,
Garibanlar aç kaldı, bizse doymadık,
Merhametsiz çoğaldı, cananlar dondu!
Sevgileri unuttuk, saygılar rafta,
Merhamet mi dediniz, durur agrafta,
"Gözyaşını silelim”, sözleri lafta,
Namazlar safta kaldı, insanlar dondu!
Ayakları üşümüş, gözler morarmış,
Tüm bakışları düşmüş, yüzü sararmış,
Eller uzatılmıyor, kalpler kararmış,
İnsanlık lafa daldı, lisanlar dondu!
Kaybettik!
Acı kahveler içtik, dost hanesinden,
Telve ağızda kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbetlere daldık, şahanesinden,
Dostluk mazide kaldı, özü kaybettik!
Şifalı yakı sardık, dert gitsin diye,
Yaraya merhem sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yaraları, terk etsin diye,
"Geçmiş olsun” diyecek, sözü kaybettik!
Eğlendik ve de güldük, safiyane hep,
Cananlara göz olduk, sahiyane hep,
Ahbaplarla can bulduk, dahiyane hep,
Can çıktı huy çıkmadı, azı kaybettik!
Tebessümü kâr kıldık, mutlu gün için,
Maskeleri bâr bildik, kutlu gün için,
Dostlarla bahar bulduk, tatlı gün için,
Sevinçler tasa oldu, bizi kaybettik!
Kültürümüzle güldük, ele ele verdik,
İnsanı kardeş kıldık, murada erdik,
Desen desen renk aldık, kilimler serdik,
Musiki nağmesinden, sazı kaybettik!
Kalpler sevgiyi sildi, tekliyor şimdi,
İnsanlık rafta kaldı, bekliyor şimdi,
En nadide yerinde, saklıyor şimdi,
Derin hasret içinde, sizi kaybettik!
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER