İLHAMIZI KUR’AN’DAN ALIYOR MUYUZ?

 

"Doğrudan Kur'andan alarak ilhamı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı” Mehmet Akif Ersoy

 

Kur'an; Müslümanların ilkeler kitabıdır. Düşünmeye, fikir üretmeye, akıl yormaya yönelik ayetler, "temiz toplum oluşturmak ve adam olma”yı öne çıkaran ilahi fermanlarla doludur.

Müslüman; düşünen, fikir üreten, beyni terleyen, dertli insandır. Toplumun derdi, Müslümanın derdidir. Toplumla ilgilenmeyen, olumsuzluklara ses çıkarmayan, olumlu olaylara ilgisiz kalan, bana neci tavırlar… müslümana yakışmaz. Kur'an, mıymıntı Müslüman istemez. İnceleyin peygamberlerin hayatını; hiçbirisi bir köşeye çekilip toplum meselelerine ilgisiz kalmamışlardır.

Kur'an; insanı inşa eder. Bu,

"Ne olursan ol gel,

İster kâfir, ister putperest,

İster yüzbin kere tövbeni bozsan da yine gel,

Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.” İlkesine uygun bir hayat çizgisi içinde olmayı öğütler.

Kur'an; sakınanlar ve arınanlar için bir yol göstericidir. Kur'anın gönderiliş amacı; insanların inançlarını düzeltmek, ahlakını güzelleştirmek, dünya hayatlarını düzene koymak, ilahi irade, rıza ve düzene uygun bir dünya hayatından sonra ve bu sayede onlara ebedi mutluluklarını kazandırmaktır.

  1. Akif'in de belirttiği gibi, Kur'an bize hayat vermeli, hayatımızın her anını işgal etmeli. Kur'ansız bir hayatın hayat olmadığı, Kur'andan uzak yaşantının yaşantı olmadığı şuurunda olmalıdır. Kur'anın; "belhum adal” dediği; "hayvanlardan daha aşağı” duruma düşmemek, Kur'anla iletişimle mümkün olur. Huzur kapısını aralayıp, huzur kentine, huzur şehrine girmenin yolu Kur'anı okumak, anlamak, hayatımıza uygulamaktan geçer.

Mümin şahsiyet; Kur'anla iletişim içine girer. Bu, her Ramazan ayında "hatim yarışı”na girerek, el alem; "ne çok hatim yapmış, ne kadar iyi okuyor” diye iftihar vesilesi yapmakla olmaz. Kur'anı, yükseklere koyarak, gelin ve damatların odalarında süs olsun diye nakışlı kaplarda saklamakla şahsiyet elde edemeyiz.

Mümin şahsiyet; aynı zamanda ve her şeyden önce Allah'la iletişim kuran, Kur'an okudukça, Allah'la konuştuğunu bilen insandır. Kur'anla iletişime geçen; hurafelerden, akıl ve düşünceye aykırı davranışlardan, ilme ters tutumlardan uzak kalan, Kur'anca iletişimi hayat iksiri olarak gören, barışı, kardeşliği, diğer dinlerden olanlara karşı hoşgörüyü, insan sevgisini, adaleti, eşitliği, "veren el” olmayı, "bugün Allah için ne yaptın?” anlayışına ilgisiz kalamayan kimsedir.

  1. şahsiyet veya Kişilik sahibi mümin; aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Kurandan yolu geçmeyen veya ruhu, gönlü Kur'anla sulanmayan insanlar; fedakârlık, vefakârlık, sorumluluk, elini taş altına koyma bilincinden uzaktır. Kur'ansız insanlar; empati kuramaz, "Salih amel” içinde olamaz, "emir olunduğun gibi dosdoğru ol” anlayışını idrak edemez. Kur'anca iletişime şaşı bakanlar; "niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, "ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” ruhundan habersizdir.

Huzur Kapısının anahtarı; Kur'anca iletişimdedir. Çünkü bu ruhla iletişime girenler; ticarette hile yapamaz, müşterisine bozuk ve hileli mal veremez, yaya kaldırımlara mal koyup yayaların geçmesine engel olamaz. Teraziyi hileli tutamaz. Faizle alışverişin "haram” olduğu şuuru içindedir. Borçlandığı zaman; yazılı hale getirir ve şahitlendirir.

  1. Kapısından, Huzur şehrine girmek isteyen; ne incinir ne de incitir. Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz. Kur'an hayat kitabıdır. Dolayısıyla doğru, mükemmel bir hayat yaşamak isteyen; Kur'anı referans yapar. Kişilik sahibi mümin; Kâmil insandır. İnsanlar, Kur'anca iletişim içinde oldukça adam olur, olgunlaşır ve itibar kazanır. Onun için; "kalpler ancak Allah'ı zikirle huzur bulur” denmiştir.

Kur'anca iletişim içinde olanlar; Mümin şahsiyeti oluşturur. İnsanlara; eliyle, diliyle zarar vermemeyi bilir ve uygular. Bir kötülük gördüğü zaman; önce eliyle gidermek, buna gücü yetmiyor, hakkından gelemiyorsa diliyle gidermek, engel olmak, buna da gücü yetmiyorsa kalben gidermek için çaba gösterir. Toplumsal olaylara ilgisiz kalmamayı, "aklı, dini, namusu, şeref ve haysiyeti koruma konusunda taviz vermemenin şuurundadır.

Her insanla; hangi ırktan, hangi mezhepten, hangi renkten, hangi ülkeden olursa osun kenetlenme yollarını arar. Ebedi ve ezeli düşmanlığın geçer akçe olmadığını kafalara nakşeder.

Hayatımızda çeşitli huzur kapıları vardır, yüzümüze açılan; bizim doğumumuz ailemiz için bir huzur kapısı, okula başlayışımız, askere gidişimiz, evlenmemiz, çocuklarımızın olması…

Huzur kapılarının; huzursuzluk, işkence, üzüntü kapıları olup, cehenneme açılan kapı olmaması için yaratanın bize verdiği aklı ve iradeyi iyi kullanmak zorunluluğu vardır. Onun için; "kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” denir. Bu yüzden; "hiç düşünmez misiniz?” uyarıları yapılır. "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” diye, bizlerin riyakârlık yapmaması, samimiyetten uzak durmaması istenir. (26 MART 2022)


Yazarın Diğer Yazıları