İhbar Mekanizmasını Çalıştırmak

İhbar etmek, hataları söylemek, yanlış yapana; "bu yanlış” demek…ispiyonculuk mu? Buna; "casusluk” diyebilir miyiz? Böyle yapanların arkadaş çevresi, dostları kalmaz mı?

Toplumdaki yanlışları nasıl yok edeceğiz? Hatalar nasıl giderilecek? Kimse, "yoğurdum kara” demez. Herkes, fırsatı buldu mu başkalarının sırtına binmek, başkalarının sırtından kazanmak ister. İşte burada kanunlar, vicdan ve caydırıcılık devreye girer.

"Temiz toplum” nasıl oluşur? Toplumda meydana gelen olumsuzluklara kim dur diyecek? Veya dur denmeyecek mi? her şeyi hükümetten, üst mekanizmadan beklemek ne kadar doğru ve ne kadar çözüm odaklı? Ne kadar sonuç verici? Bizim mahallemizde, caddemizde, sokağımızda, apartmanımızda, ailemizde…bir yanlışlık olduğu zaman, "ne halin varsa gör” mü deriz? Diyoruz? Diyeceğiz? "Altta kalanın canı çıksın, gelen ağam giden paşam, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın…” ifadelerini mi kullanacağız? Kötülükleri halının altına mı süpüreceğiz?

Apartmanımıza hırsız geldiğini düşünün. Ne yaparsınız? Sessiz mi kalırsınız? Kapınızı örtüp, görmezden mi gelirsiniz? Yoksa polise, güvenlik güçlerine haber mi edersiniz? Her halde polise haber verip, yakalanmasını ve cezasını çekmesini sağlarsınız değil mi? Her insan, bir başkasının yararına çalışır, çalışmalıdır. Yararı olmayanı kimse istemez, sevmez ve itibar etmez.

"Bir kötülük gördüğünüz zaman, elinizle giderin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle giderin. Buna da gücünüz yetmezse kalben giderin, buğz edin. Bu, imanın en zayıf kısmıdır” diyen sevgili peygamberimiz, ne anlatmak istiyor? Kur'an-ı Kerim; "iyiliği emredin, kötülükten sakındırın, cahillerden, zalimlerden, münafıklardan yüz çevirin…” derken, "Hiç düşünmez misiniz?” diye uyarırken, asla yanlışa geçit vermeyin, ne olursa olsun, hırsıza, soysuza, caniye, zaniye, teröriste, ülkeye, vatana, insanlığa zarar veren herkese gerekeni yapın deniyor.

Kur'an, temiz toplum oluşturma yollarını arar ve bize bu konuda uyarılarda bulunur. Mesela; "yeryüzünde fesat çıkarmayın”, "Hırsızın elini kesin (hırsızlıkla irtibatını yok edin)”, "Kısasta hayat var”… ve benzeri bir çok ilke mevcut. Sevgili peygamberimiz; "toplumun menfaati için fertler feda edilir”, "her zararlı öldürülür” der.

İhbar mekanizmasını çalıştırmak zorundayız. Olumsuzluklar karşısında; "görmedim, duymadım, bilmiyorum” diye üç maymunları oynayamayız.

Son zamanlarda doları bahane ederek fiyatlarda sun'i artış yapanların sayısı arttı. Bunun sebebini de hükümete atıyorlar! Dolarla ilgisi olmayanlar bile sattığı malda astronomik artışlar yüklüyor. Unda aynı, meyvede aynı, Pazar tezgahlarında aynı. Ette, sütte, kendi ürettiğimiz malda-ki ne ithal durumu var ne de yabancıdan alma- fiyatı, ikiye, üçe, dörde ve daha yukarılara çıkartanlar da var. Ekmek fiyatları oynaklığını sürdürüyor. Bir yerde 1.00 lira, başka yerde 1.10, bir başka yerde 1.20… unun çuvalında hile yapıyorlar. Hile yapmayan temiz ve dürüst uncuları tenzih ederim.

Sun'i zam yapanların ihbar edilmesini Cumhurbaşkanımız istedi. Doğru da yaptı. Hangi hadsiz esnaf, hangi ticaret erbabı kendi kafasından, halkı sıkıntıya sokmak için zam uyguluyor, ihtikar yapıyorsa sessiz kalmamak, "bana ne” dememek lazım. El ele vererek hakkından gelinemeyecek hiçbir şey yoktur.


Yazarın Diğer Yazıları