Rahmetli Erbakan Hocam, yıllarca önce; “Yeni Dünya Düzeni” sloganını kullandı. O zaman; “Ne demek bu? Hocam ne demek istiyor?” demiş, hatta; “Hayal görüyor, her zamanki gibi yine abartıyor…” diye burun kıvırmıştık. Onun; “Büyük Türkiye, Ağır sanayi hamlesi” çabalarını da dinlemiştik. MSP/CHP koalisyonunda fabrika temelleri atılmış ve yerine gelen çapsız hükümetler, bu temelleri muattal bırakmış ve ineklerin otlamasına terk etmişlerdi!
Rahmetli, TBMM kürsüsünden ve liderlerle televizyon tartışmalarında hep, “Batı’nın özelliklerini, ihanetlerini, Siyonizm’in ülkeleri ne hale getirdiğini, tek kurtuluş yolunun, İSLAM BİRLİĞİ’nden geçtiğini” söylerdi. Şu sözünü asla unutmuyorum; “Bir gün mesele Suriye olursa, biliniz ki ardından Türkiye gelecek”. Dediği gibi oldu. Bugün Suriye’nin uzun zamandır terörle başı dertte.
Türkiye, Suriye konusunda devrede; barış sağlansın, Suriye’nin toprak bütünlüğüne halel gelmesin, terör bu topraklardan çekilsin istiyor. Bunun için sınır ötesi harekata girişti. Epey mesafe de alındı. Ülkemizin içindeki teröristlerin temizlendiği gibi, sınır ötesindeki teröristler de temizlenmeye başladı. Devletimizin bütün çabası; hem içerde, hem de dışarda, özellikle komşularımızda, terör olmasın, huzur, sükun, kardeşlik, birlik ve beraberlik hakim olsun…
Hamdolsun, AK PARTİ hükümetlerinin; kararlı, azimli, sabırlı, dış politikadaki hassasiyeti sayesinde epey mesafe alındı. Bütün dünya bunu gördü, görüyor ve görecek! Hem terörle mücadele yaptı, hem de kalkınmadan, büyümeden taviz vermedi. Türkiye içindeki hortumlar kesildi. Devlet içinde devlet yapılanması yapmak isteyen, dini kalkan olarak kullanan, birçok masumun kanına giren, evlerin kapanmasına, ocakların sönmesine, gençlerimizin ideallerinin yok olmasına sebep olan FETÖ/PDY örgütüyle amansız ve yılmaz mücadele sergiledi ve sergiliyor! Bu, FETÖ/PDY örgütü o kadar organize olmuş, devletin her noktasına o kadar çok girmişler ki, söküp atmak zor hale geldi.
Devletimiz, topyekun bu terör örgütleriyle kararlı bir mücadele başlatınca; hepimizin bildiği, AK PARTİ’yi kapatma davası, e-Muhtıra, Gezi Parkı, 17-25 Aralık olayları, 15 Temmuz hain darbe girişimi…
OHAL ilan edildi. Doğu ve Güney Doğu Anadolu şehirlerinin bazısında, belediyelerin, teröristleri saklamaya, korumaya ve bombaları gizlemeye yönelik çukurlar açması, devlet araçlarını bu iş için kullanması sonucunda teröre destek veren Belediye başkanları görevden uzaklaştırılmış, yerlerine kayyum atanmış ve suçlular gerekli cezalara çarptırılmışlardır!
Açıkça teröre destek ve yataklık yapan; gazeteciler, aydın(!) lar hapse atılmış ve vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve suçları sabit olanlar birer birer hapse girmişlerdir! İşte ipler burada kopmuş, Türkiye bunları yapınca; ABD, AB ve Avrupa ülkeleri; “Bu kadar da olmaz, Türkiye’de basın özgürlüğü yok, gazeteciler hapse atılıyor, demokrasi çiğneniyor, diktatörlük hakim…” diyerek müdahil olmuş, açıkça terörün yanında yer almışlardır. Hatta sık sık Güney Doğu’ya gelerek, terör örgütlerini cesaretlendirmişler, kanaat önderlerini kışkırtmaya çalışmışlar ama onlar ferasetlerini kullanıp, bunların oyununa gelmemişlerdir.
Türkiye’de rahat edemeyen terör gruplarına; Avrupa, ABD ve AB ülkeleri kapısını açmış, teröristlerle birlikte Türkiye’ye saldırıya geçmişlerdir. Referandum kararının alınmasından sonra iyice biteceklerini bilen terör örgütleri iyice işi azıtmış ve Avrupa’ya konuşmaya giden Bakanları kapı dışarı etmek, konuşturmamak… gibi antidemokratik ve insanlık dışı uygulamalarla güya Türkiye’ye ders vermeye kalkışmışlardır.
Tabii, Bakanlarımıza kapıların kapanması demek; “eğer gerçekten referandumda “EVET” çıkarsa-ki yurtdışında evet çıkma olasılığı fazla- Türkiye, dünyadaki; zulüm, kan, gözyaşı, terör, insan hakkı ihlalleri, haksızlıklar… bitirecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın; “Dünya 5’ten büyüktür” sözü yerine ulaşacak ve BM’de her ülkenin sözü geçecek!
İşte bütün korkuları bu; “Aman Türkiye ayağa kalkmasın”!