Herkes Hizaya Girsin

“Yargı darbesi”nin ardından gözler HSYK’ya çevrildi. Çevrildi çevrilmesine de  vaveyla da koptu! Hükümet HSYK’da yapılacak kanun değişikliğini Komisyona getirdi.  TBMM Komisyon çalışmalarında tekmeler, su şişeleri, tablet bilgisayarlar, yumruklar… havada uçuştu! Neden?  2010 yılındaki Anayasa referandumunda kabul edilen  husus, Meclis’e gelip değiştirilirmiymiş! Bu, hukuku hükümetin oyuncağı yapmakmış! Hukukun siyasallaşmasıymış! Falan filan…bir süre önce Başbakan; HSYK’da yanlış yaptıklarını belirtti. Elbette, yanlışın neresinden dönülürse kârdır. Hatada ısrar, ahmaklık, hatadan dönmek erdemdir.
Hükümet, yapacağı değişikliği açıkladı; HSYK'ya RTÜK modeli!
AK Parti'nin düşündüğü model şöyle: "Hakimler ve savcılar iki ayrı kurul olacak. Kurul üyelerinin üçte birini Meclis seçecek. Bu üyeler için partilere sayısal güçleri oranında kontenjan tanınacak..."
HSYK için anayasa değişikliği konusunda, hükümet muhalet ile uzlaşma yolu arıyor. “Eğer muhalefet partileri bu hususta Anayasa değişikliğine sıcak bakarlarsa biz teklifi geri çekeriz” diyor. MHP dışındaki partiler teklife sıcak baktı. Bundan sonra MHP olmadan Meclis’teki iki partiyle anayasa değişikliği ile ilgili çalışmalar sürecek. Üç partinin sayısal çoğunluğu, değişikliğe yetiyor.
TBMM’ce seçilecek üyelerin belirlenmesinde RTÜK üyelerinin seçiminde olduğu gibi parti gruplarının da söz hakkı olacak. Partiler Meclis’teki sayısal güçlerine göre kendilerine tanınacak kontenjan çerçevesinde kurullarda görev yapacak üyelerin belirlenmesinde etkili olacak.
Mutabakat halinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda benimsenen taslak metinlere de sıcak bakacaklarını belirtiyor hükümet kanadı.  
“Adalet Bakanı’nın olmadığı bir model doğru olmaz. Müsteşar tartışılabilir ama bakan mutlaka olmalı. Başkanlık etmeli ve oy hakkı olmalı. Savcılar Kurulu’nda müsteşar bile başkan olabilir. Savcılar kurulu daha idari bir kurul çünkü. Ama Hakimler Kurulu’nda bakan olmalı. Adalet politikaları var hükümetin. Kaldıralım o zaman o bakanlığı HSYK’ya verelim yetkileri.” Diyor AK PARTİ  Grup Başkan vekili.
Böyle bir çalışma başlatıldı ya; bir zamanların 367 mücidi savcı yine devrede! Yine hukukçu kimliğiyle inciler döktürecek! Bir başka savcı da, Meclis komisyon odasına yetkili olmadığı, milletvekili olmadığı halde girmiş ve ortamı germiştir! Daha önce yaptığı gibi! Onun kışkırtmasıyla vekiller kavgaya tutuştu!     
Şimdiye kadar oynanan oyunlar hep boşa çıktı! Bu da boşa çıkacak! Ellerinde yalnızca Yargı kalmıştı. Son oyun yargı kanalıyla oynanmaya çalışıldı! Eğer yargı hizaya gelirse, yani her şeyini hukuki ve yasal olarak yapmayı alışkanlık edinir, keyfe ma yeşa harekete girmezse o zaman ülkemizin önü açılır! Zira hali hazırdaki yasa ile ve HSYK’nın tutumu yüzünden; kendini bilmeyen hukuk adamları aklına estiği gibi hareket ediyor! Dolayısyla birçok insan mağdur oluyor!  
Son günlerdeki beyanatlar, bir çeşit özür mahiyetindedir. Ama bu, hükümetin, yapacaklarından geri adım atmasını gerektirmez. Şayet geri adım atarsa, bu sefer, “nasıl olsa hükümet geri adım atıyor, ona geri adım attırıyoruz, öyleyse istediğimizi yaptırabiliriz” anlamı taşır ki, o vakit “hükümet” olmanın anlamı kalmaz. “Özür” beyan ederken, “merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin izhar edermiş” durumuna düşülmesin.   
Bendenizin bozuk paraya aklım ermez. Ortada hukuk varsa, hukuk çalıştırılacaksa, ülkenin selameti hukuki işlemlerden geçecekse başka arayışlara gerek var mı? Hem, “hukuk devleti” diyeceksiniz, hem de; “demokrasi sadece sandık değil” diyerek, antidemokratik yolları deneyeceksiniz! Hem; Türkiye’de siyaset yapacaksınız, sonra da kalkıp, dışarıdaki siyasetçilerin aklıyla hareket edeceksiniz!
Hukuk herkese lazım. Şöyle bir söz var, “et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?” Tuz kokmamalıdır. Aslında bu, sadece hükümetin değil, siyaset yapan, siyaset yapacak olan herkesin ortak düşünce ve çabası olmalıdır. Çünkü, “adalet, mülkün temelidir.”


Yazarın Diğer Yazıları