Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bu sene Hicretin 1440'ıncı yılını idrak edeceğiz. Muharrem; Haram kılınan, yasaklanan, saygı duyulan anlamındadır. Savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biridir. Kur'anı Kerimde, saldırıya uğrama durumu hariç, savaşın haram olduğu aylardan birisi olduğu ve bu aya saygı gösterilmesi gerektiği belirtilir.
Sevgili peygamberimiz, haram ayları; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep olarak açıklamıştır. "Fecr” suresinde üzerine yemin edilen "Fecr”den maksadın, Muharrem ayı olduğu belirtilir. Aynı surede yine üzerine yemin edilen on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi olduğu belirtilmiştir.
Hicri yılbaşı Müslümanlar için çok önemli bir gün! İslam tarihinde takvim başlangıcıdır! Muharrem ayı'nın başı. Ayrıca Muharrem ayı, "Kerbela hadisesi” ile de ünlü! Hicret; terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek anlamındadır. Kişinin; herhangi bir şeyden bedenen, lisanen veya kalben ayrılıp uzaklaşması demektir. Ancak, hicret denilince ilk bakışta; bir yerin terk edilerek başka bir yere göç edilmesi olarak bilinir. Genelde Müslüman olmayan bir ülkeden, Müslüman bir ülkeye gitmeyi, özel olarak Hz. Peygamberin ve Mekkeli Müslümanların Medine'ye göçünü ifade eder. Medine'ye göç eden Müslümanlara Muhacir, muhacirlere yardım eden Medineli Müslümanlara da; Ensar unvanı verilmiştir.
Bir hadiste; "Muhacir (Hicret eden), Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terk eden kimsedir.” Denilmekte, bir başka hadiste ise; Hicret "kötü şeyleri terk etmek” anlamındadır.
Hicret; kötü şeyleri terk etmek, Allah uğrunda başka bir yere göç etmek, Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terk etmek, kötü şeylerden uzak durmak gibi anlama da gelmektedir.
Mutasavvıflar, hicret kavramını hem; "haramları terk edip, kötülüklerden uzaklaşmak” hem de; "nefsi terbiye etmek maksadıyla yolculuğa çıkmak” veya "kalben ve zihnen halkı terk etmek” anlamında kullanmışlardır.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamberden önceki dönemlerde de peygamberlerin ve onlara inanan insanların, kâfirlerce hicret etmeye zorlandıklarından ve bunların, inançları uğrunda yurtlarını bırakıp, başka yerlere gittiklerini anlatır. Hz. İbrahim, kavminin kendisini ateşte yakma girişiminin ardından; "Doğrusu ben, Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum” demiş ve önce Filistin, ardından Mısır'a göç edip, daha sonra da Ken'an diyarına yerleşmiştir.
Hz. İbrahim ile beraber Filistin'e kadar bu hicrete katılan Hz. Lut, peygamberlik görevini yaparken kâfirlerin azgınlık ve ahlaksızlıkları karşısında Cenabı Hak'tan aldığı emirle bir gece vakti inananlarla birlikte yurdundan çıkmış, arkasına dönüp bakmadan, gitmesi istenilen yere gitmişti. Hz. Şuayp peygambere kavminin ileri gelen kibirlileri; "Ey Şuayp! Kesinlikle seni ve seninle beraber iman edenleri memleketimizden çıkaracağız, yahut dinimize döneceksiniz” demişler, onu ve müminleri hicrete zorlamışlardı.
Hz. Musa, Allah'ın emriyle geceleyin Mısır'dan yola çıkardığı İsrailoğullarını göç ettirmeyi başarmış, peşlerine düşen Firavun ve ordusu ise, denizde boğulmuştu.
Hicret, bütün peygamberlerin hayatında vardır. Tarihte; "Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin kâfir olanlarının; "elbette sizi yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka dinimize döneceksiniz”dedikleri kayıtlıdır. Hz. Peygamber ve kendisine inananlar da, daha önceki peygamberler ve ümmetlerinin âkıbetine uğramışlardır. Mekke Müşrikleri, sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber'e karşı İslamiyet'i tebliğ etmeye başladığı andan itibaren olumsuz bir tavır takınmışlardır. Bu tavır, sadece İslam'ı reddetmekten ibaret kalmadı.
Sevgililer sevgilisi; alay edildi, ona inananlara baskı uygulandı ve bu baskılar, İslamiyet'in Mekke'de yayılmaya başlaması üzerine eziyet ve işkenceye dönüştü. Ammar bin Yasir'in babası Yasir ve annesi Sümeyye işkenceyle öldürüldü.
Hicret; geçmişte kalan bir şey değil, hala insanlık tarihini etkilemeye devam eden bir olay olarak özel bir zaman diliminin oluşmasına yol açmaktadır.
HİCRET
Ezelden ebede devam eden yolculuk,
Her Âdem'e rehber olan yolculuk.
İnsanın mayasında hicret var,
Zeval bulmaz hicrete adananlar.
Hicretler, peygamberlerin davası,
Hicretler, Hakk'a inananların sevdası!
Rabbe ibadet, hicretle özgün,
Huzur, güven hicretle düzgün.
Hicret balyozuyla atılır batılın tozu,
Hicret kalemiyle yazılır, hikmetin özü.
ENSAR RUHU
Ensar muhacirle nasıl kardeşti?
Hepsi; dosttu, akrandı, eşti.
Elleri değil, ruhları birleşti!
Biz hala ensar olamadık ki!
"Müslümanlar kardeştir” Der Kur'an'ımız,
"En güzeli ortaya ser” der Kur'an'ımız,
"Varını, yoğunu ver” der Kur'an'ımız.
Biz hala zırnık veremedik ki!
Gavuru misafir eder, severiz hep,
Yaptıklarını abartır, överiz hep,
Türk kaşığıyla gavur lokması geveriz hep,
Bir türlü, Müslümanı sevemedik ki!
Bu tutumla Müslüman olunmaz,
"Allah” diyene kılıç çalınmaz,
Yurduna sığınana kahpece dalınmaz,
Misafire ikramı bilemedik ki!
Müslümanlara kin kusanlara,
Gözü dönmüş, insanlıktan çıkanlara,
Vatanına sığınana yan gözle bakanlara,
Bir türlü insanlık öğretemedik ki!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET