Haydi, Bugün de Bir Başka Güzelliği Konuşalım

Bu cennet vatanda güzellikler bitmiyor! Hangi tarafa dönsek, nereye baksak, hangi insanı dinlesek… hep güzellikler görüyorum. Güzelliklerle donatılmışız bir kere! Yaratan güzel olunca, yaratılanın güzel olmaması düşünülebilir mi? yaratılan hiçbir şeyde; kusur, eksik, hata, çirkinlik… göremeyiz, göremezsiniz.

Size bir emanet verilse; "bunu kullan, halkın hizmetine sun” dense. Nasıl bir yol izlersiniz? Elinizdeki imkanı çarçur edip, halkı mahrum mu bırakırsınız? Yoksa "bu bana Allah'ın bir emaneti, eğer emaneti yerli yerinde kullanmazsam, hem dünyamı, hem de ukbamı berbat ederim. Öyleyse, tüyü bitmedik yetimin hakkını yememem, en iyisini, en doğrusunu, en hak olanını yapmam gerekir” diye mi davranırsınız?

Dünya hepimize yeter. Rabbim, herkese kısmetini, yeteceği kadar lütfetmiş! O halde nedir bu kavga? Gürültü? Niza? Çekişme? Sığamıyor muyuz koskoca dünyaya? Neyimizi paylaşamıyoruz? Baksanıza başlangıcımız, bir damla kokmuş su, sonumuz bir cife! İnsanların, dilleri, renkleri ırkları, cinsiyetleri, düşünce ve fikirleri, ülkelerinin değişik durumda oluşu…bunların hepsi birer zenginlik değil mi? Derilerinin siyah oluşu, beyazlara bir üstünlük katar mı? Siyah derili kardeşlerimizin ülkesinde yer altı zenginliği olması, onları köle yapmak anlamına mı gelir? Veya dininin İslam olması, Hıristiyanlar, Yahudiler, Budistler ve ateistler… tarafından asimile edilmesini mi gerektirir? Bir insan, istediği dine, istediği kişiye, istediği mezhebe, istediği tarikata, istediği partiye, istediği dernek veya vakfa… girme, benimseme, sevme özgürlüğüne sahip. Şayet benim benimsediğim, sevdiğim kişi veya kuruluşlara karşı hakarete, kötü söze, dayatmaya, yıldırma ve mahalle baskısına kalkışılırsa, etki tepki meselesi olarak çatışma doğar. O zaman, özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından, sevgiden, dayanışmadan söz edemezsiniz.

Sevgili gönül dostları, mesele ne biliyor musunuz? Mesele; kibir, kıskançlık, "ben yiyeyim, sen yeme, ben iyiyim, sen fena” aymazlığı. Böyle insanlar olunca da, şu şiirle cevap vermek gerekir;


 


 

Bu Mahluklar!

 

Edepsizlikte sınır tanımaz,

Şerefsizlikte sinir tanımaz,

Ahlak, irfan, onur tanımaz,

Sefiller sefili bu mahluklar!

 

Hakka, hakikate dil gösterir,

İnsan olanlara kol gösterir,

Tüm it dostlarına yol gösterir,

Sefiller sefili bu mahluklar!

 

Anayı bilmez, babayı bilmez,

İnsan değil ki, insana gülmez,

Yaşadıkça hiç iz'ana gelmez,

Sefiller sefili bu mahluklar!

 

Kutsallarıma saygısı yoktur,

Millî, manevî kaygısı yoktur,

Vatan, millet, hak duygusu yoktur,

Sefiller sefili bu mahluklar!

Gelmeyecek mi?

Merhameti rafa kaldıranlar,

Gözyaşıyla kupa dolduranlar

Tüm insanlığı öldürenler

Sıra size de gelmeyecek mi?

 

Ölümü unutan tüm aymazlar

Yaratılanı Hak saymazlar

Allah'ın kelamını duymazlar

Sıra size de gelmeyecek mi?

 

Hani, Nemrutlar nereye gitti?

Firavunlar var idi, ne etti?

Ebu Cehil de, toprağa yattı,

Sıra size de gelmeyecek mi?

 

Dünyada zalime geçit yoktur

Kan içen vampire geçit yoktur,

Can yakan haine geçit yoktur,

Sıra size de gelmeyecek mi?

 

Allah'a, dine söven kâfirler,

Dine söveni seven kâfirler,

Kâfiri her gün öven kâfirler,

Ölüm size de gelmeyecek mi?

 

Yaşayan herkes ölecek bir gün,

Ettiklerini görecek bir gün,

Karanlık kabre girecek bir gün,

Sıra size de gelmeyecek mi?


Yazarın Diğer Yazıları