PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bazen, bir söz, bazen bir bakış, bazen de beden dili… bize çok şey anlatır! Hayat; hayata yön veren ilkelerle doludur. Yeter ki bizlerde alma kabiliyeti olsun. Eğer bu kabiliyet yoksa, “kellim kellim la yenfa’ “ şeklinde olur.
Edebiyat, edebi sözler, hakîmane ifadeler insanların; başıboş ve hızla tehlikeye giden hayatına fren görevi görür; sözü buraya getirmişken Mevlana’nın hayat iksiri sözlerinden birkaç örnek vermek yararlı olur;
“Söyle bakalım, senin neyin var, ne elde ettin, denizin dibinden ne inciler getirdin?”
“Daha ne vakte kadar gelir ve mahsul arayıp duracaksın? Zaten ömrümüzden ne kaldı ki? Çoğu geçip gitti.”
“Gece geçti, sabah oldu. Sen ne vakte kadar bu altın masalını yeni baştan söyleyip duracaksın?”
“Mezarda bu göze toprak dolar. Mezarı aydınlatacak nurun var mı?”
“Sermaye ve ticaret isteği var ya; ölümü istemek, ondan daha iyidir.”
“Ölüm günü, bu duygun kalmaz. Can nurun var mı ki gönlüne yar olsun?”
“Her şey, neye layıksa o şekle dönüşür. Sürünün çobanı, sürüye layık kişidir.”
“Mahşerde her arazın bir sureti vardır. Her araz, suretinin de bir nöbeti...”
“Ey ulu kişi! Dostları görmeye eli boş gitmek; değirmene buğdaysız gitmeye benzer.”
“Yüce Allah bile mahşer günü halka; “Kıyamet günü için armağanın nerede? Bize
Yapa yalnız, azıksız, adeta sizi yarattığımız gibi geldiniz. Kendinize gelin! Kıyamet günü için ne hediyeniz var, ne getirdiniz? Yoksa tekrar dönüp geleceğinizi ummuyor muydunuz? Size bugünün vadesi batıl mı göründü ki” der.”
“O’na konuk olacağımızı inkâr ediyorsan, bu mutfaktan ancak toprak ve kül alabilirsin.
İnkâr etmiyorsan, niçin böyle elin boş? O sevgilinin kapısına böyle nasıl ayak basacaksın?
Yemeyi, içmeyi biraz azalt da, onunla görüşmek için bir armağan götür.
Geceleri az uyuyanlardan, seher çağlarında istiğfar edenlerden ol.”
“Ölümü, bir Yusuf gören, canını feda eder. Kurt olarak gören ise yolunu sapıtır.”
“Oğul, herkesin ölümü, kendi rengindedir. Düşmana düşmandır, dosta dost.”
“Akıllı kişi, artığa, eksiğe bakmaz. Çünkü ikisi de sel gibi geçer.”
“Ölümün bir parçası olan hastalık sana tatlı geliyorsa, bil ki Allah ölümü de sana tatlılaştırır.”
“Mezara türbe yapmak, üstüne kubbe kurmak, mana sahiplerine makbul değildir. Bir bak da gör; diri iken atlaslara bürünen kişinin aklını o ipekler, o atlaslar hiç fazlalaştırır, onun reyine isabet verir mi?”
“O mezarını, lahdini yapma işi taşla, tahtayla, kilimle, keçeyle olmaz. Kendine gönülde bir mezar kazman, onun benliğinin önünde bu benliği görmen gerektir.”
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER