PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Hayat mı dediniz? Hayatın tarifini; google'da bulamazsınız, ansiklopediler yazmaz hayatı.
Hayat; Face book'ta mesaj atmaktan, mesajlaşmaktan, geyik sohbeti yapmaktan ibaret değildir.
İnternette; çetleşmek değildir hayat. Tik tokla belhum adal pespayeliğine girmek hiç değildir.
Hele akıllı telefonların ekranında hiç göremezsiniz hayat denen zaman yokuşunu. Akıllı telefon deyince aklıma geldi. Aslında hiç aklımdan çıkmıyor, hatta hiç unutamıyorum; neyi mi unutamıyorum? Söyleyeyim; insanımız, o kadar benimsemiş ki akıllı telefonu, yolda giderken, otobüste, trende, tramvayda, dolmuşta, parkta, bahçede, yaya yürürken, araba kullanırken, evde, misafirlikte, camide…kimsenin başı dik değil. Hepsi telefona boyun eğmiş! Kimse; yanındakini, önündekini, sağındakini, solundakini görmüyor! Telefona bakacağım, internette gezineceğim diye ağaca ve araca çarpanları görürsünüz.
Telefonlar yüzünden misafirliklerin, dostlukların, sohbetlerin… tadı kaçtı. Bir zaman televizyonlar aynı durumdaydı, şimdi onların yerini akıllı(!) telefonlar aldı. O kadar aldı ki, yememiz, içmemiz, her şeyimiz telefon oldu. Onunla alışveriş yapmak, sanki hayatın bir parçası(!).
Kitapları iyi okursanız sayfaları arasına sıkışmış; hayata dair sırlar bulursunuz.
Allah dostu; Allah'a imanda, ibadetlerde kesintisiz davranan, Kur'anî çizgiden sapmayan samimi Müslümanın adıdır.
Bir Türlü!
Komşuluklar öldü, şimdi mezarda,
İnsanlık satılmaz, hiç bir pazarda,
Dostluğu sevgiyi, kitap yazar da,
Sohbete gelecek, yol yok bir türlü!
Hal hatır mesajla, sorulur oldu,
Ticaret mesajla görülür oldu,
Ataya mesajla varılır oldu,
Yüzlere gülecek, hal yok bir türlü!
Gecenin bir vakti, uykuyu böler,
Sanal âlemlerin zehrine dalar,
Kendini bir anda, gayyada bulur,
Samimi kalacak, el yok bir türlü!
Tefekkür etmeyi, kenara attık,
Kelamı unuttuk, battıkça battık,
Dilârâ canları, ucuza sattık,
Huzuru bulacak, dil yok bir türlü!
Sırça köşk yıkıldı, inkisar kaldı,
Harabeye dönen, bir hisar kaldı,
Gözyaşları aktı, ah u zar kaldı,
Neşeler salacak, dal yok bir türlü!
Kaybettik!
Acı kahve içtik, dost hanesinden,
Telveleri kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbete daldık, şahanesinden,
Mazilerde kaldı, özü kaybettik!
Yakıları sardık, dert gitsin diye,
Yaramıza sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yarayı, terk etsin diye,
"Geçmiş olsun” diyen, sözü kaybettik!
Eğlendik ve güldük, safiyane hep,
Canana göz olduk, sahiyane hep,
Ahbaba can bulduk, dahiyane hep,
Ahlakı yitirdik, hazı kaybettik!
Gülmeyi kâr kıldık, mutlu gün için,
Maskeyi yâr bildik, kutlu gün için,
Dostla bahar bulduk, tatlı gün için,
Sevinç tasa oldu, bizi kaybettik! (18 HAZİRAN 2022)
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ