PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Konya Kitap Günleri; başka deyişle; Kitap Fuarları fuara gelen yazar kardeşlerimizle, yazdıkları kitapları incelemek, fikir teatisinde bulunmak, düşünce geliştirmek, sohbet etme imkânı bulmak açısından bulunmaz bir fırsattır. Böyle bir fırsatı vermelerinden dolayı Büyükşehir Belediyesine şükranlarımı sunarım.
Küçük yaşlarda başlayan çalışmalarını, mahalli gazetelerde köşe yazarlığıyla sürdürdü. Türk Edebiyatı Dergisi’nin düzenlediği; “Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması”nda; 1997-2000 ve 2001 yılında ödül aldı.
2002 yılında Beyan Yayınları’nın açtığı; “İlk Romanlar Yarışması”nda; “Sinderella’nın Pabucu” romanıyla üçüncü oldu.
Pakistan’da 2002 yılında Mesut Akhtar shaikh tarafından Urduca yayınlanan; “Türkiye’nin En Güzel Hikâyeleri” isimli antolojide; “Hayriye’nin Düğünü” ile 2005 yılında İngilizce hazırlanan, “TurkishcDelight” isimli kısa hikâye antolojisinde de; “Yoksulların Annesi” hikâyesiyle yer aldı.
Yedi İklim, Edebistan.com, 40ikindi.com, sanatalemi.net, Edebiyat Otağı, Bilgi yolu, Sarmaşık, berceste, Barem, Gözyaşı gibi dergilerde ve bazı gazetelerde öykü ve çeşitli yazıları yayınlandı.
Evet, değerli yazar Hüzeyme Yeşim Koçak’tan söz ediyorum. Bu kardeşimizin de değişik üslubu, değişik anlatım şekli var. Akıcı, insanı sıkmayan, bıktırmayan bir kaleme sahip değerli yazarımız. Bendenize imzalayarak takdim ettikleri; “Havva Hanımın Gamzesi”ndeki Havva, özelde; Hz. Havva’yı, genelde bütün kadınları anlatır. Kadınların sıkıntılarını, çektiği eziyetleri, ezilmişliği, hor görülmüşlüğü…
Kadının “ikinci sınıf” insan oluşunu, hatta adam yerine konulmayışını son derece tatlı ve ironik bir tarzda ele alır. Aslında bu kitapta, kadına değer vermeyişin alaylı ve erkekleri eleştiren bir yön de mevcut!
“Her gün Âdem’in düdüğü öter. Gözeneklerinden aşkı tüter. Toprakta aşkının meyveleri biter.
……
Havva ise, sarmaşıktır, sırnaşıktır, silme âşıktır. Bulduğu her kapıdan, pencereden içeri süzülür. Mutfakta aşk yoğurur, adamın sevdiği, kendisininse benimsemediği yemekleri yapmaya koyulur; çocuk doğurur. Aşk havaları tutturur, dünyayı unutturur.
Adam, borazan çalar, kadın mızıka. Kimi zaman yalnızların ıslığı ya da kendini koyuvermişlerin, boş vermişlerin çığlığı..
………..
Havva boş bir defterdi, Âdem onu yazıyla doldurmak isterdi. Daha doğrusu Havva’nın hatt-ı hududunu çizmek isterdi. Nihai şeklini vermek, tasarlamak, kendi kadınını yaratmak… Havva’daki mevcut Havva’ları bulup, ortaya çıkarmak…
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER