Konyaspor İstediğini Aldı
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
Şubat ayı enflasyon verileri merkez bankasının faiz indirim kararını kolaylaştıracak
YAŞA ONU
Şeytanı Ne Davet Eder?
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
BEREKET, HUZUR, UMUT...
TERÖR VE TERÖRİZM
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Hayat; genelde insanlara göre çok kısa. Her zaman öyle demez miyiz; “şu yalancı dünyada hiç gülmedim, hep çile çektim.” Aslında ister 50, ister 60, ister 70 veya daha fazla yaşayalım, bir türlü ölümü, ölmeyi, bu dünyadan gitmeyi istemeyiz.
Şu hususlara dikkat etmek durumundayız, daha doğrusu mecburuz; yaratıcımızı tanımak, O’nun ilkeleri doğrultusunda tavizsiz bir hayat sürmek. Acaba bunu kaç kişimiz yapıyor? Her gün, her an ve her salise Allah, varlığını haykırıyor, adeta, “ben buradayım” diyor. Bunlara dikkat ediyor muyuz? İşte bizlere iksir niteliğinde hayat ilkeleri; kulak verelim Şems-i Tebrizi’ye;
“Alah’ı tanıdığınızı iddia ediyor, fakat ona olan borcunuzu vermiyorsunuz. Bu borcu, fakir ve muhtaçlara ihsanda bulunarak ödeyin.
Kur’an-ı Kerim’i okuyorsunuz fakat hüküm ve kurallarından haberiniz yok. Okuduklarınızı uygulayın.
Şeytanın, düşmanınız olduğunu iddia ediyor, fakat ona itaat ediyorsunuz. Onun tekliflerini geri çevirin.
Kendinizi Muhammed (SAV) ümmetinden sayıyor, fakat sünnetini uygulamaya çalışmıyorsunuz.
Cennete girmek istediğinizi söylüyor, fakat ona girmek için gerekli hiçbir ameli işlemiyorsunuz.
Ateşten kurtulmak istiyor, fakat günahlarınızı ve kötü amellerinizle kendinizi durmadan ona doğru sürüklüyorsunuz.
Ölümün herkese geldiğini biliyor, fakat ona hiçbir hazırlıkta bulunmuyorsunuz.
Bütün din kardeşlerinizin kusurlarını görüyor, fakat kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz.
Allah’tan gelen bütün nimetleri şükretmeden yiyor ve kullanıyor, fakat O’na olan minnettarlığınızı size verdiği nimetlerden muhtaçlara tasadduk ederek göstermiyorsunuz.
Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile, ibret almadan, gömüyorsunuz.
Mevlana’yı dinleyelim;
“Her şeye çare bulan Allah’a sığınmaktan başka ne çare var?”
“Padişah, her yokuşta, her inişte doğan başlarından harmanlar yapar, tepeler yüceltir.”
“Dünyada kim, ustadan kaçarsa, devletten kaçar. Bunu böyle bil.”
“Yunus, balık karnında pişti. Bu beladan tespihle kurtuldu.”
“Benim hareketim, ancak O’nun rüzgârıyladır. Askerimin başbuğu, ancak tek Allah’ın aşkıdır.”
“Benim sakınmam da ancak Allah içindir, vermem de... Tamamıyla Allah’a aidim, başkasına değil...”
“Küfürden ve onun dikenliğinden kurtuldun, artık Allah bahçesinde bir gül gibi açıl”
“Allah’ın nakışını, yine Allah eliyle kır. Sevgilinin camına, sevgilinin taşını at.”
“O’nun feyzine geç mazhar olduysan gam yeme. Bilirsin ki ihmal etmez, imhal eder.”
“Anayı, ananın memesini, sütünü yaratan, onu babayla çift eden O’dur. O’na serkeş olma.”
“Şaşılacak şey; bu renk, renksizlik âleminden zuhura geldiği halde, renksizlikle nasıl savaşa girişir?”
“Ziyaya tahammül edemeyen zavallı gözlerle, biçare gönüllerin güneşin nuruna ve güneşe takatleri yoktur.”
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
28 ŞUBAT DEYİNCE!
“İ” LERİMİZ (3)
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
“İ” LERİMİZ (2)
“İ” LERİMİZ
DÜŞÜNCE ÜZERİNE
ALTI ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
ŞİİR MEKTEBİ
O KADAR MI ZOR?