PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Mektup, özlemleri bitirir. Mektuplar hasret kokar. Mektubun; her satırı, her cümlesi, her harfi gözyaşıdır. Mektuplarda; yârin kokusu, annenin özlem duygusu, babanın evlat sevgisi, kardeşin vuslat gözyaşı vardır.
Bugün sizlerle 50 yıl önce anadan oğula yazılmış mektubu okuyalım.
Bu mektubu, Konya'mızın halk ozanı/ folklor üstadı İsmail Detseli 30 Mart 1973'te kaleme almış benimle paylaştı. Ben de izin alarak Yeni Konya'daki köşemde işleyeceğimi söyledim. Kıymetli Detseli;
-"ne demek hocam, her zaman alıp, yayınlayabilirsin” dedi. Buradan zatı âlilerine teşekkür ederek mektubu siz kıymetli gönül dostlarımla paylaşmak istiyorum.
Mektup, Konya şivesiyle yazılmış.
ANADAN OĞULA MEKTUP
Ey benim sevgili guzum. Dünyaya bakan iki gözüm. Gaderim, yaşam sebebim. Alın yazım.
Eyimisin nasısın yavrım?
Guzum, yaşadığım dünyam. Yaşarken hep yüzüne baktığım aynam.
Seni bi göresledim, bi göresledim. Gapılarda, pencerede hep yolunu gözledim.
Ey benim gurbete salıvediğim. Evimin paşası. Gözümün yaşı, ağzımın dişi. Özüm sözüm, gözüm bidenem.
Nasılsın deyi sordum emme, cevabını beklemeye güyemedim. Baya pekce eyimisin len?
Sen buradan gideli, gözlerimde yaş, gözüm üstünde gaş, ocağımda aş galmadı oğlum.
Ne zaman gelcen acep?
Anan seni bi daha görecek mi? Valla bilmem heç umudum yok gari.
Boban da acısını pek belli etmeyo emme, çay üstüne çay, cığara üstüne cığara yakıp içip duruyo, duruyo da, gökteki uçan guşlara filan seni soruyo.
Oğlum, buralarda haber sorasan, herkezle eyi, goca köyde bi senin hasretliğin var.
Nişanlın Habbili var ya, o da seni çok göresledi. Geçennede bana avlunun arkasında soruvedi:
-"Bi habar va mı oğlundan” deyi.
Ben de datlı sözlerle eyi gönlünü alıvedim gelin gızımın.
Neyse oğlum, buraları marak etme sen. Bi çokca paraları gazan da gelive gari. Şu anlı şanlı, dillere destan düğünümüzü yapıvirelim guzum.
Neyse, eller geliyo yanıma guzum. Gonuşduğumuza nazar mazar değer. Neme lazım. Elemtere fiş, kem gözlere şiş.
Burada mektubuma değil de, ak kiyat üstüne garalayıvediğim çızgılara son viriken, tekra tekra gözlerinden öperim. Mektubun cevabını acele, guşun ganadıynan beklerim.
Gal sağlıcakla, gel sağlıcakla olu mu guzummm?
Garip anan.
Mektuplar unutuldu. Bayramlarda, yılbaşlarında mektuplar, kartpostallar gelmez oldu. Her şey sanallaştı. Dillerimiz güzelliğini kaybetti. "Modernlik” denen nesne, özümüzü alıp götürdü. Selamlar verilmez oldu. Hal hatır sorulmaz oldu. Ana babalarımızın yüzünü göremez hale geldik. Sadece "akıllı telefon(!)” denilen matahla, dostlar alışverişte görsün kabilinden en yakınmızdaki insanları bile telefonla arar olduk.
Kaybettik!
Çok kahveler içtik, dost hanesinden,
Telve dilde kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbete daldık, şahanesinden,
Dost mazide kaldı, özü kaybettik!
Ne yakılar sardık, dert gitsin diye,
Merhemlerden sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yarayı, terk etsin diye,
Güzel temenniyi, sözü kaybettik!
Eğlendik ve güldük, safiyane hep,
Canana göz olduk, sahiyane hep,
Ahbaba can bulduk, dahiyane hep,
Sabırlarımızı, nazı kaybettik!
Gülmeyi kâr kıldık, mutlu gün için,
Maskeyi yar bildik, kutlu gün için,
Dostla bahar bulduk, tatlı gün için,
Sevinç tasa oldu, bizi kaybettik!
Kalp sevgiyi sildi, tekliyor şimdi,
Sevgi rafta kaldı, bekliyor şimdi,
Nadide yerinde, saklıyor şimdi,
Hasretler içinde, sizi kaybettik!
Kirlettik!
Pınarları bozduk göle saldırdık,
Denizi ırmağı suyu kirlettik,
Ormanı çevreyi çöle kaldırdık,
Sahili doğayı koyu kirlettik!
"Dengeyi bozma” der yüce Rabbimiz,
Kimler kulak verir buna hangimiz?
Doğayı bozmaya var mı hakkımız?
Elleri ayağı boyu kirlettik!
Evlat isyan eder atayı takmaz,
Aile bozuldu anaya bakmaz,
Muhabbet azaldı öğütler akmaz,
Akraba bağını soyu kirlettik!
Sözümüz hedefsiz hakka varmıyor,
Gözlerimiz fersiz canı görmüyor,
Özümüz değersiz canan girmiyor,
Ziyafet şöleni toyu kirlettik!
Biz böyle değildik ne oldu şimdi?
Geçmişe baktım da gözyaşım indi,
Nice değerlerin hepsi de sindi,
Tefekkür terk ettik huyu kirlettik!PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER