HALKI PROVOKE ETMEK İSTİYORLAR!
Karanlık emelliler, bulanık suda balık avlamayı sevenler, halkı birbirine kışkırtmaktan zevk alanlar…hiçbir zaman sahneden uzak durmazlar. Ne zaman bir olay olsa hemen devreye girer, halkın arasına karışır, kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterir, hatta mağdur ayaklarına yatarlar. Toplumda o kadar çok provokatör var ki, saymakla bitiremezsiniz, daha doğrusu sayamazsınız. Senin yanına gelir; "gerçekten hükümete ihanet ediyorlar, bu kadar da olmaz ki…” diyerek memleket sever görünür. Ötekilerinin yanına varır; "Arkadaş, bunların kökünü kazımamız lazım, darbeyse darbe, terörse terör…” sözleriyle ikiyüzlü ve münafıkça davranırlar! Bu tiplere, "pirinç içindeki beyaz taş” denir. Pirinç içinde bulunan siyah taşlar belli olur ama bunları bilemezsiniz. Bir zaman açıkça darbeye destek vermişlerdi, şimdi de mülteciler üzerinden rant devşirmeye, halkı, Suriyelilere karşı kışkırtıp, hınç politikası uygulamaya çalışıyorlar. Sorduğunuz zaman; "biz huzur istiyoruz, huzurumuzu kaçıranlardan hesap sorulmalı” şeklinde laf üretiyorlar. Böyle diyerek, huzur bozduklarını düşünmüyorlar. İçişleri bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Provokatörlerin ayak oyunları deşifre oldu. Savcılıklarımız da, sosyal medyada bu tür provokasyonlara yeltenenleri takibe alıp cezalandıracak. Halkımızın şu hususlara dikkat etmesi gerekir; 1. Hükümet yetkililerince gerekli açıklamaya kulak vermeli, aramızdaki fitne ve fesatçılara itibar edilmemeli. 2. Elde detaylı belge olmadıkça, halkın kafasını karıştırıcı söz ve davranışlarda bulunulmamalı. 3. Eğer gerçekten ortada bir olay varsa, güvenlik güçleriyle paylaşılmalı, onlardan habersiz, kendi imkanlarımızla ceza verilmeye kalkışılmamalıdır. 4. Hepimiz aynı gemideyiz. Geminin su alıp batmaması için hepimize görev düştüğünü bilmeliyiz. 5. "Suçlunun cezasını ben veririm” diyerek, kendi kendimize yargılama yapma durumunda kalmamalıyız. 6. Her söze inanmamalı. Sözü söyleyenin, nasıl bir karaktere sahip olduğunu bilmeli, sözü belgelemesini istemeli. Mevlana şöyle der; "her söze itibar etmem, bir söze bakarım söz mü diye, bir adama bakarım söyleyen adam mı diye”. 7. Yapmadığını söyleyenlere asla inanmamalıyız. 8. Ülkeye yapılan hizmetleri gözden geçirmeli. Eğer; kalkınmaya, ilerlemeye, büyümeye, milli ve yerli malı kullanmaya yönelik bir tavır varsa alkış tutmalı, değilse yanlışlara "yanlış” diyerek, kırmadan, dökmeden güzel bir üslupla yetkili mercilere iletmeliyiz. 9. Karanlık emelli, içten pazarlıklı, ülkeyi nasıl dize getiririm, nasıl ayağına çelme takarım… gibi haince planlardan uzak durmalıdır. 10. Açık sözlü, şeffaf fikirli, yapıcı eleştiriye sahip, her şeyde insanların yararını düşünen, fikir geliştiren, aklı terleyen bir yapıyı görev bilmeli, "yaratılanı severiz yaratandan ötürü” sözünü kendimize ilke edinmeliyiz. 11. Yurdumuza düşman olanlarla değil, yurdumuzu sevenlerle dost olmalı, el ele vermeli, birlikte yürümeliyiz. Türkiye'yi parçalamaya yönelik haince fikirlere itibar etmemelidir. 12. Yurdumuzu yıkmak, barışı baltalamak için çeşitli mahfillerden gelen; para, mal, makam ve dünyalıkları elimizin tersiyle itmeli; "ben sizin şeytanca işinize ortak olmam, ben bu vatanda doğdum, bu vatanın ekmeğini yedim, suyunu içtim, havasını teneffüs ettim ve nimetlerinden yararlandım, bu vatanda mührüm var, analarım, babalarım, bacılarım, Mehmetçiklerim bu uğurda şehit oldu, ben de gerekirse ölürsem şehit, kalırsam gazi olmaya razıyım…” diyerek, kararlı olduğumuzu göstermeliyiz. 13. Tarihi gerçekleri asla unutmamalı. Dün yapılan ihanetleri hiçbir zaman hafızamızdan çıkarmamalı, metal yorgunluğuna girmemeliyiz. 14. Bilmediğimiz bir şeyin peşine düşmemeli, insanları zan altında bırakmamalıyız. 15. Tarihteki ihanetleri gözden geçirmeli, ihanet odaklarının planlarını, taktiklerini, ayak oyunlarını iyi bilmeli ve uyanık olmalıyız.
Yazarın Diğer Yazıları