PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Dilimize pelesenk olmuş sözler var. Baktığımız zaman hiçbirisinin doğruluk payı olmadığını görüyoruz. Küçüklüğümden beri duyduğum, sinir bozan ve hafakanları ayağa kaldıran sözler; "doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”, "Aman suya sabuna dokunma”, "Gittiğin yer körse, sen de gözünü kapat”, "Sana ne, seni ilgilendirmez”, "Kendi başını bağlayamaz, gider gelin başı bağlar”, "Sakın ha bir yere bağlı olduğunu, bir şeyi benimsediğini belli etme”, "Kim ne yaparsa yapsın”…
"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” sözünü ele alalım. Bunun altında yatan; "sakın doğru söyleme, gerçekleri ortaya çıkarma, sonra başına gelmedik kalmaz….” bu ifadenin ne Kur'an'la, ne İslam'la, ne Allah'ın emirleriyle ilgisi var. Bu söz doğru olsaydı, peygamberlerin mücadelesi boşuna olurdu. Eğer bu, akıllıca bir söz olsaydı, gönüllere giren, hayatını doğruluk uğrunda feda edenlerin çabası abes olurdu. Bu, tarihen de yanlıştır, atalarımıza ayrıca bir hakarettir.
"Suya sabuna dokunma!” Bu da bir başka acayiplik, bir başka garabet! Özümüzü kemirmek, benliğimizi, şahsiyetimizi ayaklar altına almak için içimize sokulmuş bir cümle. Ne yazık ki bazılarımız da bunu sanki dinin bir gereğiymiş gibi alıp, rahatça kullanabiliyor ve referans olarak verebiliyor. Şöyle derinlemesine düşündüğümüz, tefekküre daldığımızda, bu sözlerin; Müslümanları meskenete itmek için söylenmiş sözler olduğu ortaya çıkıyor.
Öyle bir kaos meydana getirilmek isteniyor ki, "doğru” sözler "yalan” kabul ediliyor, yalanlarsa doğru…yalanla şerbetlenenler, doğru sözlülere itibar etmezler. Kendileri bir iş beceremediklerinden, iftirayı, yalanı, hakareti, belden aşağı vurmayı meslek edinirler.
Pekiyi doğruyu nereden ve kimden öğreneceğiz? Rabbimizin hidayet kitabını elimize alıp ilk sayfasını açtığımızda karşımıza, Fatiha suresi çıkar. Orada; "Bizi sıratı müstakime (Doğru yola) ilet” ifadesini görürüz. Ardından; "kendilerine nimet verdiklerinin, sapıtanların, dalalete düşenlerin yoluna değil…” diye bitiririz. Hemen ardından Bakara suresinin (Elif Lam'ın) ilk ayetleri gelir. Şöyle der; "Bu kitap, kendisinde şüphe olmayan, Allah'ın emir yasaklarını eksiksiz uygulayan (Müttakiler) için hidayet kaynağı (Doğruya ileten) olduğu anlatılır.
Demek oluyor ki, doğruyu ikame etmek için Kur'an'ca hayat sürmek, Kur'anî ilkelere sahip çıkmak, Kur'an'lı olmak zorundayız. Bu yolu benimseyenler yalana tevessül etmez, iftiraya sarılmaz, kendisi gibi düşünmeyenlere kara çalmaz. Kur'an'lı olanlar; temiz toplum oluşturmanın çabasında bulunur. "yaratılanı severiz yaratandan ötürü” anlayışını kendisine rehber edinir.
Az Bulunuyor!
Gezsen dünya ferdini, bulurum diye,
Ruhu temiz duranlar, az bulunuyor,
Sohbet ile derdini, alırım diye,
Gönüllere girenler, az bulunuyor!
Yaratığa hidayet, Hakkın sözleri,
Kur'an'daki her ayet, süsler özleri,
Hak düşünceler elbet, besler bizleri,
Gerçekleri görenler, az bulunuyor!
Kılıklar kıyafetler, adam etmiyor,
Şölenler ziyafetler, lezzet katmıyor,
Riyakâr nezaketler, özde tutmuyor,
Sevdiğini saranlar, az bulunuyor!
Dili kalbinde olan, tefekkür eder,
Dilârâları bulan, tezekkür eder,
Rab rızasını alan, teşekkür eder,
Kalbi toplu vuranlar, az bulunuyor!
Yunusvari erenler, gerçeği bulur,
Cana gönül verenler, deryaya dalar,
Nefsi terbiye eden, Rabbini bilir,
Hakikate varanlar, az bulunuyor!
Kur'an
Haktan gelen mektubu, pasajı oku,
Medenî hayat gelsin, yok olsun hüsran,
Resul kıssalarından, mesajı oku,
Ölü kalpler can bulsun, dirilsin insan!
Ayetler nakış nakış, oya misali,
Gönüllere işlenmiş, her bir timsali,
Hicranları bitirir, Rabbe visali,
Kur'an kılavuz olsun, durulsun zaman!
İnsanı inşa eder, İslamî yolda,
Kötüyü alır gider, ihsanî elde,
Sevgiye sevgi katar, irfanî kulda,
Kur'an şifa sofrası, kurulsun her an!
Dünyaya muhabbeti, getirecek o,
Savaşları nefreti, bitirecek o,
Dostlukların tahtına, oturacak o,
Kur'an barış kapısı, girilsin her an!
Sadra şifa veriyor, okundukça hep,
Hüzün sona eriyor, dokundukça hep,
Sıcaklığı sarıyor, bakındıkça hep,
Kur'an kucak açıyor, sarılsın her can!
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER