PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Güvercinlerin eğitildiğinde çok başarılı oldukları ve algılarının yüksek olduğu yapılan laboratuvar çalışmalarında bilinen bir gerçektir. Fakat yeni bilimsel bulgular, güvercinlerin eğitilmeden sokakta gördüğü yüzleri ayırt edebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir.
Yerleşim bölgelerinde yaşayan güvercinlerin insanları yüzlerinden ayırt edebildikleri tespit edilmiştir.
Akla ve şuura sahip olan insanların bazen benzer insanları karıştırmasına rağmen güvercinlerin sadece bir defa karşılaştıkları birini aylar sonra yine bir araya geldiklerinde hemen fark edip tanıyabilmeleri gerçekten çok büyük bir mucizedir.
Gözümü nereye çevirsem, yüceler yücesi bir yaratıcının varlığını gösteren eşi bulunmaz kanun ve nizamlarını görmekte, üstün yaratılış örneklerine şahit olmaktayım.
Güneşli bir günde, ağaçlı bir yolda yürü ve çiçeklerin yapısındaki eşsiz güzelliği düşün bir an için. Kuşların sesine kulak ver. Ağaçların garip yaratılışlarına dik gözlerini.
Yığınlarca böcekleri kendine çeken ve böylece yeni bir aşılanmayı ve ertesi yıl çok mahsul almayı sağlayan o çiçeklerdeki eşsiz tat, kendiliğinden meydana gelmiş olabilir mi? Çok küçük aşılayıcı tozların, bir çiçeğin dişi organına düşmesi veya yumurtacığına girmesi, böylece aşılanma işleminin tamamlanıp, tohumun meydana gelmesi tesadüf olabilir mi?
Bizim farkına varmadığımız bir kudret elinin, her şeyi düzenleyip bir nizama soktuğunu ve henüz başlangıcında bulunduğumuz bir yolun kanunlarını tanzim ettiğini kabul etmek ve Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak zorundayız.
Bir kuş, yalnız alışık olduğu için bizim onun sesine hayran olduğumuz ve cenabı Hakk'ın, onun ötmesini istediği için ötmüş olsun.
Yeryüzünde her gün sayısız kuşlar öter. Sayısız medhü senalar yapar yaratıcılarına. Ama bizim kulaklarımız duyamaz onları.
Yeryüzünde Allah'ın sayısız lütufları ve ihsanları var, kullarının üzerinde ama insanoğlunun kapalı gözlerini açıp, onları görmesi lazım.
Baltimur kuşunun yuvasını kim yapıyor? Kim öğretmiş bu kuşa, o üstün yuva yapma sanatını? Neden benziyor bu tür kuşların yaptığı yuvaların hepsi birbirine? İçgüdü mü? Belki "evet” diyeceksiniz. Evet demekle eksik cevap vermiş oluruz.
Pekiyi içgüdü nedir? Bazıları buna; "canlıların öğrenme yoluyla değil de, doğuştan edindikleri bilgiler” Diyecektir. Halbuki buna; "Allah'ın, canlı varlıklara verdiği kuvvet” demek daha doğru değil mi?
Cenabı Allah, bu varlıkları belli kanunlara gore yarattığını ve bizim, bu kanunların mahiyetini henüz tamamen öğrenememiş olduğumuzu Kabul etsek, daha iyi olmaz mı?
İnsanoğlu, yüzünü nereye çevirirse çevirsin, yığınlarca cevaplandıramayacağı sorularla karşılaşır. Bunlara cevap vermek için sayısız tahminler yapar, hayaller kurar.
Evrenle ilgili ne kadar sorunun cevabını bulmuştur insanoğlu? Fakat ne yazıktır ki insanın bilgisinin artmasıyla, ilahi bilgisi de artmamış, aksine insan, evrenin sırlarından birini yakaladığını hissettikçe, bu yakaladığı bilgi kırıntısı, onun Allah'ın varlığıyla ilgili düşüncesini zayıflatmış ve böyle ihtiyacın gerekliğilini azaltmıştır. Halbuki insanlık için bu bulunan gerçekler, görünen evrenin ötesinde her şeyi yöneten bir Allah'ın varlığını kabul etmenin açık delili olması gerekirdi.
"Bir şeye sahip olmayan onu başkasına) veremez” sözünde de olduğu gibi, kemal sıfatlarıyla muttasıf olmayan bir yaratıcının içinde yaşadığımız evrene bu mükemmel düzeni, ölçü ve âhengi vermesi düşünülebilir mi? Daha doğrusu böyle bir yaratıcı söz konusu olabilir mi?
Hayat sahibi olmayan birisinden her hangi bir fiilin meydana gelmesi imkânsızdır. Allah eşyanın yaratıcısı olduğuna göre elbette hayat sahibi olması gerekir. En güzel düzen, mükemmellik ve âhenk üzere meydana gelen hikmetli ve kapsamlı fiiller, ancak o fiilleri en iyi bilen birinden sâdır olabilir. Bu fiilleri düzene koymak ve bunları belli zaman ve mekâna tahsis etmek, bir iradeyi gösterir.
Kudreti ve gücü olmayan âciz birinden herhangi bir fiilin sudûrunun imkânsızlığı bilinen bir gerçektir.
"Elbette göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki yeryüzünü canlandırdığı suda, orada her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre tabi bulutları yönlendirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.” (Bakara/164)
" Elbette göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde işin özüne nüfuz edebilenler için deliller vardır.” (Âl-i İmran/190)
"De ki: "Yeryüzünü gezip dolaşın da, yaratılışın nasıl başladığını görün. Allah bundan sonra ahiret hayatındaki yaratmayı da gerçekleştirecektir. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.” (Ankebut/ 20)
Dîdâr ile muhabbete doyulmaz,
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz.PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER