Ne demek; “Gönül Fatihi?” gönlün fatihi de mi olur? Bizim bildiğimiz fatih; ülke fetheden, kale kuşatan… kumandan demektir. Gönül kale midir ki fethedilsin? Kuşatılsın? Bir et parçası olan, kalp miydi gönül? Yoksa top yekun bir insan mıdır?
“Kale içten fethedilir” sözünü duyarız. Kalenin içten fethedilmesi; kalenin içine girerek fethetmek midir? Yoksa; gönülleri alarak, insanı cezbederek; dostluk, samimiyet ve sevgi oluşturmak mı?
“Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmeden önce, İstanbul sokaklarını dolaşmaya çıkmıştı. Amacı;
-“Acaba halkın maneviyatı nasıldı? Halkın birbiriyle kenetlenme durumları ne merkezdeydi? Gönüllere girecek işlemleri var mıydı? Kalpleri fethetmek için neler yapıyorlardı?” hususunda bir nevi denetime çıkmaktı.
Bir esnafa uğradı;
-“Bana bir okka Şeker, bir okka da pirinç ver” dedi.
Esnaf;
-“Efendim, bir okka şekerini vereyim, ama bir okka pirinci yanımızdaki esnaf kardeşimizden alın. Zira ben, bir okka şeker satmakla siftamı yapmış oluyorum. Ama yanımdaki esnaf kardeşim daha siftah yapmadı. O da siftah yapsın” deyince Fatih;
-“Ben, bu halkla, halkın bu, diğergam tutumuyla değil İstanbul’u, dünyayı fethederim” karşılığını verdi.
Anadolu’nun kapıları Malazgirt savaşıyla Türklere açılmıştı. Savaştan önce; Abdalan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum isimli gönül insanları; köy köy, kasaba kasaba, ev ev, mahalle mahalle, sokak sokak, fert fert dolaşarak; İslâm’ı, İslâm’ın; barış, kardeşlik, sevgi, dostluk dini olduğunu sadece anlatarak değil, bizzat uygulayarak göstermişlerdi.
"Bacıyan-ı Rum", Anadolu Kadınlar Birliği demektir. "Bacı" kelimesi, abla, kızkardeş anlamına gelmektedir. "Bacı" kelimesi, günümüzde Anadolu'nun birçok şehrinde yaygın olarak kullanılmaktadır. "Rum" kelimesi ise Anadolu anlamını ifade eder.
Ahilikte, kadının da sosyal ve ekonomik hayatta önemli bir yeri vardır. Kadınların teşkilatlanıp gelişmesi için Ahi Evran'in eşi Fatma Bacı, dünyanın ilk kadın teşkilatı olan "Bacıyan-ı Rum" teşkilatını yani Anadolu Kadınlar Birliği'ni kurmuştu.
Ahiler tarafından kurulan sanayi sitesinde hanımlara mahsus çalışma yerleri de bulunurdu. Bacıyan-ı Rum teşkilatına mensup hanımlar bu sanayi sitesinde el sanatlarını ve mesleklerini icra ediyorlardı.
Kadınlar daha çok çadırcılık, keçecilik, nakışçılık, örgücülük, kilim ve halı dokumacılığı, ipek ve pamuk ipliği üretimini gerçekleştirmişlerdir. Çalışan kadınlar gerek mesleki ve teknik konularda, gerekse ahlaki konulardaki çağın gerektirdiği eğitim ihtiyacını "Bacıyan-ı Rum" teşkilatında karşılıyorlardı.
Bacıyan-ı Rum teşkilatı, Anadolu kadınlarını, gerektiğinde düşmanlara karşı vatan savunmasında eşlerinin yanında mücadele etmesi ve gerektiğinde de kültürde, sanatta, edebiyatta, sosyal ve ekonomik alanlarda kalkınıp gelişmesini sağlamak için teşkilatlandırmıştı. Anadolu Kadınlar Birliği, kadınlar arasındaki yardımseverliğin, konukseverliğin, doğruluk ve merhametin gelişmesine katkı sağladığı gibi Türk dilinin, Türk kültürünün ve İslam anlayışının kadınlar arasında yayılmasını hızlandırmıştır.
Anadolu Kadınlar Birliği, Ahilerin kadınlar kolu olarak yetim ve kimsesiz genç kızları himayesine almış, onların eğitimlerinden, ev-bark sahibi olmalarından sorumlu olmuşlardı. Bunun dışında kimsesiz ihtiyar kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi birtakım sosyal hizmetlerde bulunurlardı, maddi sıkıntı içinde olanlara yardım elini uzatmışlardır.
Bu insanlar, tam anlamıyla gönül ehliydiler. İnsan, iyiye koşar, kötüden kaçar. Kur’anda yüce Allah’ımız; “Ey Muhammed, eğer sen sert mizaçlı olsaydın, etrafında kimse kalmazdı.”, “Ey Musa, Firavun’a tatlı ve yumuşak söyleyin. Belki imana gelir..” diyerek hitap şeklinin önemli olduğunu, dili kullanmanın insanları etkileyebileceğini ortaya koyuyordu.