Gönül Dünyasından Terennümler

Dilruba, dilara, sözler, tavırlar vardır. Bunlar; gönül fetheden, gönül süsleyen, gönül kâbesini imar eden tutumlardır. Dünya dağdağasında, insanların birbirini yediği, kanını içtiği şu ortamda gönüllere girmek, gönül fethetmek ne kadar da önemli değil mi? İşte  gönül süsleyen sözler:

 

 

Miyar

Minareler, İslamın şiarı,

Ezanlar yükselir şerefesinden.

Namaz müminin miyarı, 

Hu hu lar seslenir penceresinden!

İman; insanlık ayarı,

Haysiyet kokar her hecesinden!

Kazım Öztürk

 

Tüm Zalimlere!

Akıttığınız kan bir gün zalimleri boğacak.

İslam'ın ayak sesleri geliyor, 

Güneş gibi doğacak!

Dünya çıldırdı İslam'ın sesinden,

Zulmün ocağı sönecek Kur'an nefesinden!

Bu nefes ki, birer birer yakar bitirir

Nerde zalim varsa, gayyaya götürür!

Halilleri ateş yakmadı, yakmayacak!

Müslümanlar uyandı, kanları akmayacak!

Âsım'ın nesli geliyor, ufukta,

Kur'an haykırıyor; "Hak daima dorukta”!

Kazım Öztürk

 

Elde Ne Kaldı?

Herkes çekilirken bir bir dünyadan,

Elde ne kaldı, hayallerden, rüyadan?

Malın nerede şimdi? Servetin hani?

İtibarın, unvanın, şöhretin hani?

Bir damla sudan oluştun,

Ömür bitti toprakla buluştun,

Söyle şimdi, elde ne kaldı?

Ağlatmaya değdi mi, kulları?

Neden yaşları silmedi paraları, pulları?

Hiç aramadı, gerçek yolları!

Kefene girdi şimdi, elde ne kaldı?

Güçlüyüm, kudretliyim deme sakın,

Rab, herkese şah damarından yakın!

Gezin, görün, mezarlara bir bakın,

Oradakilerin elinde na kaldı?

Kazım Öztürk

 

Ne Dersiniz?

Mutluluğun resmini çizebilir misin?

Hesabı yapılır mı onun?

Düğümü var mı, çözebilir misin?

Mutluluk, sözle kalbe akış mı?

Veya gözle bir bakış mı?

Sahi bana anlatın ne olur?

Mutluluk;

Güzellere bakmak mı?

Elinde sigara ile hava atmak mı?

Sevgiliye mesaj yazmak mı?

Sanal alemde çetleşmek mi?

İki günlük dünyada restleşmek mi?

Ne dersiniz? 

Yoksa mutluluk; yemek yemek mi?

Dile geleni demek mi?

Sert bir bakış, mağdur duruş mu?

Kadını itmek, acımasızca vuruş mu?

Ne dersiniz?

Mutluluğun tanımı bu mu sizce?

Etrafa saldırmak mı edepsizce?

Kazım Öztürk

 

Firdevs Makamında Kul Eder Seni

Rahmanın gücünü tartışma sakın

Dilini susturur lal eder seni

Rızkı eksiltene edersen akın

Ummana daldırır sel eder seni

 

Kırma gönülleri bir hiç uğruna

Kadir kıymet göster basıp bağrına

Değişirsen yanlışları doğruna

Kökünden kurumuş dal eder seni

 

Nefsini düşünüp bencillik etme

Fitne fesat ile uykuya yatma

Sakın ha ruhunu şeytana satma

Kanlı gözyaşıyla göl eder seni

 

Görürsen herkesi kendinden üstün

Götürmez menzile bindiğin atın

Olsa da dünyalık bir saltanatın

Yalnız bırakır da el eder seni

 

Yar eden aşkıyla ona köz olsan

Yolunda gitmeye canda tez olsan

Dilinde her daim tatlı söz olsan

Elvan çiçeklerden bal eder seni

 

Dalarsan gaflete, düşersen dara

Gurbette doğruyu, güzeli ara

Sılada erersen sonsuz bahara

Firdevs makamında kul eder seni …

Gülseren MORKAN

 

ÖLÜM

Uğramadan sana geçsem uzaktan; 

Yine de peşimden gelirsin ölüm. 

Kurtulsam da her gün onca tuzaktan, 

Vakti gelir bir gün bulursun ölüm.

Söyler misin bana; sen nerde yoksun? 

Nefsimin üstünde bir ağır yüksün. 

İsyanım olamaz çünkü sen haksın. 

İçimden ne geçer bilirsin ölüm.

Ne adım bıraktın ne de sanımı 

 İkide bir bomboş koyup yanımı

Anamı, babamı, hem de canımı… 

Ayrı gayrı bilmez, alırsın ölüm.

Nice hükümdarı af mı eyledin? 

Zenginmiş, fakirmiş, kimi eledin? 

Sen ezelden beri hep böyle idin 

Bir gün sen de yalnız kalırsın ölüm.

Tayyar Yıldırım


Yazarın Diğer Yazıları