Gönül Dostları

Hayata anlam veren, insanlar arasındaki buzları eriten, "manevi dinamik” olarak söyleyebileceğimiz kıymetlerimiz var. Her devirde var olmuş ve hayat durdukça, dünya var oldukça, bunların da varlığı olacaktır. Gönül dostları; sıcak hava üfler insana. Kırgın gönülleri, kırılmış kalpleri onarır. Gönül dostları, gönül Kâbe'sinin mimarlarıdır.

Bir gönül dostundan, dünyaca tanınmış, dünyanın hayran olduğu iki gönül dostunu dinledik Cumartesi günü İkindi Sohbetlerinde; Mevlana- Şems Dostluğu.

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırmaları Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde Kırıkkale Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı ve Ankara Mevlana Araştırmaları Derneği başkanı Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu "Mevlâna – Şems Dostluğu ve Düşünce Birliği” konulu nefis bir konferans verdi. İşin uzmanından dinlemek bir başka oluyor.

Mevlana- Şems dostluğuyla ilgili olarak şunları söyledi Karaismailoğlu;

"Şems-i Tebrizî, Hz. Mevlânâ ile olan beraberliği sebebiyle kaynaklığa intikal eden bir şahsiyettir. O, kişisel hayatıyla ilgili çok berrak bir tabloya ve kaynaklığa sahip değildir. Hz. Mevlânâ ile olan beraberliği hem kendisini dünyaya tanıtıcı bir özelliğe büründü hem de Hz. Mevlânâ'nın kendi hayat hikâyesinde çok önemli ve ciddi bir yere sahip oldu.

Hz. Mevlânâ'nın eserleri ve Hz. Şems'in Makalat'ı oldukça hacimli ve özelliklidir. Hz. Mevlânâ ile Hz. Şems 22 ay bir arada bulundular. "Hz. Mevlânâ 37-38 yaşlarında, Şems-i Tebrizî de 59-60 yaşlarındadır. Bu beraberlik Sultan Veled'in anlatımıyla birçok gelişmelere sahne oluyor. Hz. Mevlânâ'nın etrafındaki öğrenciler, şakirtler, müridler açısından kıskanmaya yol açmış, bazı huzursuzluklar doğmuş, Mevlânâ eskisi gibi çevresindekilerle sohbet etmez, alâka göstermez olmuştur. Dervişhanlar huzursuzdur, tepki gösterirler. Ama Şems'in ayrılışıyla alâkalı konularda ise açıklık ve netlik yoktur. 1244 yılında nasıl sessiz sedasız geldiyse ikinci ayrılışı, bazı rivayetlerde üçüncü ayrılışı da olabilir, 1247 yılında da yine sessiz sedasız, habersiz Konya'yı terk etmiştir.

Hz. Mevlâna ile Hz. Şems'in beraberliği bizlere kalıcı dostluk ve beraberlik, birbirine katkı sağlama anlamında büyük bir birikim sağlamıştır. Hz. Mevlânâ diyor ki; ‘Gör bahar geldi, toprakla buluştu. Ne ürünler ve yeşillikler oluştu. Sen dostunla buluştun, ürünün nerde? Çiçeklerin tomurcukların nerde?' Beraberliklerin insanlara sağladığı kazanım böyledir. Bu beraberlik bize ne kadar büyük eserler bıraktı. Mesnev-î Şerif, Hz. Mevlânâ'nın son on beş yılıyla ilgili bir eserdir. Yani bütün tecrübesinin birikiminin, Şes-i Tebrizî ile yaşadıklarının ve sağladığı imkân ve fırsatların sonucunda bize ulaşan bir eserdir. Gerçekten aziz ve değerli tutma, yararlanma imkânı ve fırsatı bizim için büyük bir kazanç olmaktadır. Şems-i Tebrizî'nin gizemli ortaya çıkışı ve gizemli bir şekilde Konya'dan Hz. Mevlânâ'dan uzaklaşması, bu birikimin artmasına, çoğalmasına, hasretlere dönüşmesine de sebep olmuştur.”

Mevlana, Şems ile olgunlaşmadı. Mevlana; babasından, hocalarından ve bulunduğu çevreden aldığı manevi eğitimle zaten pişmiş ve Mevlana olmuştu. Şems ile görüşmeden, onunla buluşmadan önce Medresede ders veriyordu, mana halkasını genişletmişti. Şems, Mevlana ile kendini bulmaya çalıştı.

 

Mevlana


Kur'an'dan alarak ışığını

Dünyaya sevdirdi Maşukunu

İslam'ı anlatmak için her an,

Dolaştı dünyayı mekan mekan

Âşkan mekanı kıldı bu yeri

Vuslat makamı kıldı bu yeri

Mevlana, Hakkın gönül âşığı

O, yaratanın, hak ışığı

Resul, onun için şaşmaz rehber!

Gönül eri, haddi aşmaz rehber...

Ölümü öldürdü, bu dünyada,

Düşmana geçit vermedi asla,

Dostları güldürdü, bu dünyada,

Yedi düvelle barışık oldu,

Hakkı sevdi, Hakka âşık oldu.

Yunus'larla, Hacı Bektaşlarla,

Konevi ve tüm gönüldaşlarla,

El ele verip, bir ışık oldu!


Yazarın Diğer Yazıları