Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Şiir yazmaya başladığımda, Mehmet Âkif Ersoy'u örnek aldım. Onun üslubu, şiire kattığı değer, Kur'anî ifadeleri şiirle anlatması…Âkif'e olan sevgi ve hayranlığımı daha da arttırdı. İstiklal Marşı, başlı başına bir şah eser! Sanki bu gün yazılmış gibi, taptaze, dipdiri ve canlı. Okudukça damarlarımızdaki kanın harekete geçmemesi mümkün değil.
Şair deyince önce aklıma Âkif gelir. Zira yurdumuzun tehlikeye girdiği andan itibaren gece gündüz, yaz dememiş, kış dememiş, yorgunluk nedir bilmeden şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy dolaşıp halkı milli şuurla şuurlandırmak için çalışmıştır. Kararlı, azimli, sebatkâr, sabırlı ve sözünde dimdik durmasını bilen insandır.
"Milli şair” ve "İslam şairi” olmak kolay değildir. Onun için bedel ödenecektir. Âkif'i gençlerimize, öğrencilerimize anlatmalı, onun fikirlerini iyi kavratmalıdır. O'nun her sözü mesaj yüklüdür. Mesela aşağıdaki ifade bizlere sonsuza dek zalime karşı koymamız gerektiğini, davamızı savunurken savsaklama yapılmamasını anlatıyor. Şöyle ki;
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticaın şu sizin lehçede manası bu mu?
Milli ve İslami meselede hiç çekinmeden, kimseden korkmadan sözlerimizi söylemenin önemini kavramalıyız Âkif'te.
Dünya hayatında başarılı olmanın yolunun yeise, umutsuzluğa kapılmadan hareket etmekten geçtiğini söyler. Bu konuyu şu şekilde anlatır:
Yeis
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
Dünyada inanmam, hani görsem de gözümle.
İmanı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.'
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümidin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbabı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziya yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.
Âlemde ziya kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyada henüz Hakk-ı hayatın
Varken, hani herkes gibi azminde sebatın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın ruhunu, vicdanını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez…
En korkulu cani gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- iman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Huda'dan,
Hüsrana rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryadı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryad ile kurtulması memul ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
‘İş bitti… Sebatın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.
Ey millet-i merhume, sakın ye'se kapılma.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET