PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
İnsanlık bugüne kadar deprem, kasırga, çığ, toprak kayması, sel baskını, yangın, salgın hastalık, çekirge istilası gibi birçok felâket yaşamıştır. Bu olayların büyük can ve mal kaybına sebebiyet verdiği, hatta dünya tarihinin akışında önemli etkiye sahip olduğu muhakkaktır. Can ve mal kaybında insanın ihmâli gibi etkenleri de unutmamak gerekir. Allah Elçisi'nin (sas) "Deveni bağla, sonra Allah'a tevekkül et” (Tirmizî, "Kıyame”, 60) sözü prensibimiz olsa bu kayıpların azalacağı açıktır.
Uzun asırlar boyunca salgın hastalıklar insanlık tarihini etkileyen, çok korkulan önemli gelişmeler olmuştur. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan salgınlar, bir ülkenin ekonomisini ve demografik yapısını ciddi anlamda etkileyebilmiştir. Bu durum tabii olarak gıda temininde zorluk yaşanmasına ve pahalılığa sebep olmuştur.
Geçmişte meydana gelen birçok taun salgınından söz edilir. Bunlardan biri Allah Elçisi'nin (sas) yaşadığı dönemde, 627 yılında meydana gelmiştir. Şireveyh adı verilen bu taun Sasanilerin başkenti Medain'de görülmüştür.
Hz. Ömer (ra) döneminde, 639 yılında meydana gelen Amvas veba salgını Suriye bölgesindeki Müslümanların faaliyetlerini ciddi anlamda etkilemiştir. 20 binden fazla insanın öldüğü bu taun sırasında Ebu Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi ashabın ileri gelenlerinden vefat edenler de olmuştur. Aynı yıl etkili bir kıtlık da yaşandı.
670 yılında Kufe'de bir taun vakasıyla karşılaşıldı. Muğire b. Şu'be bu taundan etkilenmemek için Kufe'den ayrıldı. Salgının etkisi geçtikten sonra döndüyse de hastalık kendisine bulaştı ve bundan dolayı vefat etti.
685 yılında Mısır'da ortaya çıkan taun da çok sayıda insanın ölümüne sebep olmuştur. Bundan iki yıl sonra, Abdullah b. Zübeyr'in hilafeti döneminde 687 yılında Basra'da oldukça etkili bir taun daha ortaya çıktı. Birçok insanın ölümüne sebep olduğu için sel sularının önüne geleni sürüklemesine benzetilerek "Carif Taunu” diye anılır. Bu taundan üç günde 70 biner kişinin öldüğü söylenir. Yine bu taunda Enes b. Malik'in Basra'da ikamet eden çocuklarından ve torunlarından 80 kişinin hayatını kaybettiği anlatılır. Sayılarda biraz abartı olsa da anlatılanlar taunun çok etkili olduğunu göstermektedir.
698 yılında Şam bölgesinde ortaya çıkan taunun da tesiri kuvvetli olmuş, neredeyse bütün ahalinin ölüp gitmesine yol açmıştı. 706 yılında ortaya çıkan "Feteyat Taunu” Basra, Vasıt ve Şam'da etkili oldu. Feteyat denmesinin sebebi, ilk önce genç kızlarda ve kadınlarda görülmesiydi.
725 ve 733 yılında Şam'da şiddetli taun salgınları yaşandı. 734 yılında ise Şam ve Irak bölgelerinde, özellikle Irak'ın Vasıt şehrinde etkili olan bir taun görüldü. 735 yılında tabiin müfessirlerinden Katâde b. Diâme el-Vâsıtî taun sebebiyle Vasıt'ta öldü. Etkisi azalsa da bu taunun birkaç yıl sürdüğü anlaşılmaktadır.
Zikrettiğimiz salgınların dışında İslam dünyasında ya da diğer bölgelerde etkili olan birçok salgın hastalık ortaya çıkmıştır. Bunların yayılmasını engellemek için uygulanan en önemli yöntemlerden biri karantinadır. Günümüzde de koruyucu bir önlem olarak uygulanmaktadır. Hz. Peygamber'in bir yerde veba salgınının çıkması halinde oraya girilmemesini, oradakilerin de oradan ayrılmamalarını tavsiye ettiği bilinmektedir (Buhârî, "Tıb”, 30).
Hz. Ömer, Amvas vebasının etkili olduğu Şam bölgesine girdiğinde bu kurala uygun davranarak vebanın olduğu ordugâha girmedi. Daha sonra Dımaşk şehrindeki salgını etkisiz hale getirmek için Hz. Ömer'in vali olarak görevlendirdiği Amr b. el-As, insanları gruplara ayırarak çevredeki dağlara yerleştirdi ve birbirleriyle temas kurmamalarını istedi. Böylece hastalığın bulaştığı grupta bulunanların hepsi öldü, diğerleri ise kurtuldu. Bir süre sonra şehre girip yerleşmelerine izin verdi. (https://www.derintarih.com/dosya/islam-toplumu-salgin-hastalik-ve-afetlerle-nasil-mucadele-etmisti/)
Can Çiçeklerim!
Çiçeklerim var benim, hasret dağında açan,
Canımdan candır bunlar, hepsi can çiçeklerim,
Yurdumun tarlasından, miski amberler saçan,
Canımdan candır bunlar, hepsi can çiçeklerim!
Ne güzeldir bu vatan, Laleleri Gülü var…
Renk renk olmuş açıyor, beyazı var alı var,
Sevgi dolu petekte, çeşit çeşit balı var,
Canımdan candır bunlar, hepsi can çiçeklerim!
Oku anılarını, dikkat et özlerine,
Can kulağı kesilip, önem ver sözlerine,
Bakıver kaçırmadan, parlayan gözlerine,
Canımdan candır bunlar, hepsi can çiçeklerim!
Aşk ile yetişiyor, bahçıvanın bağında,
Sevgiyle bakılıyor, ovasında dağında,
Belki bir köşe başı, belki can kucağında,
Canımdan candır bunlar, hepsi can çiçeklerim!
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER