FETİH RUHU VE 29 MAYIS

Fetih, ezelden ebede bir yolculuktur. Fetih, açmak demektir; kapalı kapıyı açmak, zulmü aydınlığa açmak, haksızlıkları hak davaya açmak…

Bu yönüyle Müslüman; fetih ve hicretle yükümlü olan, hayatını bu iki ilkeyle süsleyen sorumluluk sahibi dava adamıdır. Her Müslümanın Fatih olma mecburiyeti vardır. Fethi, sadece 1071 Malazgirt, 1176 Miryakefalon ve 1453 yılında yapılan İstanbul fethiyle sınırlandıramayız. İslam varsa Müslüman olacaktır. Müslüman olduğu sürede de Fetih, Hicret ve Cihat olacaktır. Bu üçünü birbirinden ayırmanın imkânı yoktur. Yani bunlar, olmazsa olmazlardandır.

Bütün fetihlerimiz tarihe altın harflerle yazılmış, istikbal ve istiklalimize yön veren çok önemli bir hadisedir.

29 Mayıs, öyle alelade bir tarih değil. Bir çağın kapatılıp, başka bir çağa geçiş. Yani çağ kapatıp, çağ açmak.

1123 yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu yıkılmış ve Osmanlı Devleti, bir imparatorluk hâline gelmiştir. Bu fetih, bazı tarihçiler tarafından Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olay olarak kabul edilir.

Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) başkenti Constantinopolis, 29 Mayıs 1453 tarihinde Osmanlı Padişahı II. Mehmed önderliğindeki Osmanlı Ordusu tarafından feth edilmiştir. Bu fetihle birlikte Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, tarihteki en önemli devletlerden biri olan Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir.

Fetihler, rastgele olmuş bir husus değil. Kalelerin fethinden önce kalplerin fethi, gönüllerin yumuşatılması, ikna yolu seçilerek yapılmıştır.

Anadolu'muzun fethinde bu yol izlenmiş; Abdalan-ı Rum (Anadolu Erenleri), Bacıyan-ı Rum (Anadolu kadınları), Gazıyan-ı Rum (Anadolu gazileri); ev ev, köy köy, bucak bucak, fert fert dolaşarak gönülleri fethetmiş, İslam'ı anlatarak kalplere girmişler ve sonra kaleler fethedilmiş. "Kale içten fethedilir” sözünün anlmı budur.

Fatih Sultan Mehmet de İstanbul'u fethetmeden önce esnafı dolaşarak kalp ve gönül kontrolü yapmış. Sabahleyin bir esnafa uğrayarak;

"Bana bir okka şeker ver” demiş. Ardından;

"Bir okka da pirinç ver” deyince esnaf;

"Beyim, ben sitah ettim, pirinci de yan komşumdan al, o daha siftah etmedi” karşılığını vermiştir.

Bunun üzerine Fatih;

"Ben bu insanlarla İstanbul'u değil, dünyayı fethedebilirim” diye tarihi sözünü söylemiştir.

İşte fethin ana mayası budur. Gönüllere girmek, gönülleri fethetmek. Bunu yapan herkes insanları fethedebilir. Kalplere girebilir. Kubbede hoş seda bırakabilir.

İstanbul'un fethi böyle bir mana duygusuyla fethedilmiştir. Şunu unutmayalım ki mana olmazsa ne fethin, ne keşfin, ne hayatın anlamı olur.

Fetihler Bitmez!

İslam'a aşık çok bahadırlar var,

Tagutlara düşman Hak dostlara yar,

Oyunu kıyamda olanlar bozar,

Ezelden ebede fetihler bitmez!

Rahmanımdan gelen şaşmayan haber,

Bu kutlu habere uyan peygamber,

Mukaddes davaya gönül verenler,

Cennete varılan fetihler bitmez!

Türk'ün tarihinde bu yol seçildi,

Gönüller açmaya ahit içildi,

Mehmet'lerim ile serden geçildi,

Muhammedî yolda fetihler bitmez!

İhanete dönük planlar çöker,

Ezanıma düşman olanlar çöker,

Dünyayı teröre salanlar çöker,

Fi Sebilillah'ta fetihler bitmez!

Fatihlerim; hayra akan yoldadır,

Vatan için Hakk'a bakan yoldadır,

Sadra şifa sevgi eken yoldadır,

Dostların meşkinde fetihler bitmez!

Karadan gemi yürütmek zor değil,

Çağ kapatıp çağlar açmak zor değil,

Resulün sözünü seçmek zor değil,

Mana dünyamızda fetihler bitmez!