PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
İnsan eşref-i mahlukat olarak yaratılmıştır. Yani özünde şereflilik, onurluluk, haysiyet sahibi oluş, meleklikten üstünlük vardır. Rabbimiz insanı insan-ı kâmil olarak halk etmiştir. Ancak bu özelliğini koruması gerekir. Bunun yolu da; "Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” , "Secde et ve yakınlaş”, "Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım”, "Biz insanı ahsen-i takvim üzere yarttık. Sonra onu esfel-i safiline yuvarladık. Ancak iman eden ve amel-i salih işleyenlere kesintisiz mutluluk vardır”…
Bu ve buna benzer sayısız ayetler, insanın şerefini koruması, kamil insan olarak kalması için yol ve yöntemleri anlatır. Eğer bu hususlara uyulmazsa şeytan da aşağı derekeye iner ki, bu, insanın en rezil ve rüsvay halidir.
Bir kere şu hususu iyi anlamamız lazım; Rabbimiz, her şeyi biz insanların yararına yaratmıştır. Bu konuda da ikazda bulunmuş ve:
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın”, "Düşünmez misiniz?” ,”Akıl etmez misiniz”? "Dengeyi bozmayın”, "yeryüzünde fitne çıkarmayın”… gibi uyarılarda bulunur.
Aklını kullanan, tefekkür eden herkes bilir ve anlar ki Kur'anî gerçekler insanî gerçeklerdir. Yine İslamî hususlar; irfanî, vicdanî ve ahlakî hususlardır.
"Ben insan-ı kamil vasfımı koruyacağım” diyen herkesin, Kur'anî gerçeklere uyması şarttır. Aksi bir yol, başka bir laternatif yoktur.
Adam olmak kadar, adam kalmak; Mümin olmak kadar, mümin kalmak; önem arz eder. Değilse söz ile ne Müslümanlık, ne insanlık, ne ahlaklılık, ne de adamlık…olmuyor. Güzel konuşmak, güzel giyinmek, makam sahibi olmak, zengin olmak, güzel olmak, asalet sahibi olmak…meseleyi çözmüyor.
Dert, çile, sıkıntı... İnsanı olgunlaştırır. Dert çekmeyenler, hayatın tadını bilemezler. O bakımdan; "Kışın ayağı üşümeyenler, yazın kıymetini bilmez” denir. Peygamberler, sıkıntının en büyüğünü çekmişlerdir. Dertsiz insan, insan olamaz. Mevlana; bu konuyu çok güzel ele almış, bizlere mesajlar vermiş ve kamil insan olabilmek ve kamil kalabilmenin yollarını şöyle belirmiştir:
"Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.”
"Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabret.”
"Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme. Çünkü akıllı adam gam yer, çocuksa şeker...”
"Dertten şikâyet etme. Çünkü dert, insanı yokluğa sürüp götüren rahvan bir attır.”
" İbrahim (Hz. İbrahim), telef olmaktan çekinmedi, ateşe atıldı, fakat yanmadı. Bu İbrahim, şereften, saltanattan kaçtı, kendisini ateşe attı.”
"Dikenden gül çıkaran, kışı da bahar edebilir.”
"Bedene can verip dirilten, dirilttiğini öldürmezse ziyana mı girer?”31
"Hayat; ölümde ve mihnettedir. Âb-ı hayat; karanlıklar içindedir.”
Kaybolmasın!
Attığın adımlar öze dokunsun,
Tarihe mal olsun iz kaybolmasın,
Hayata insana söze dokunsun,
Zamanlar devranlar hız kaybolmasın!
Hor görme kimseyi tatlı dil kullan,
Cananları kucaklayan el kullan,
Muhabbete götürecek yol kullan,
Enaniyet bitsin "biz” kaybolmasın!
Kur'anî hayatı insana yansıt,
Gönüller fetheyle canları ısıt,
Dünyayı cennet kılmaktır kasıt,
Sevgiler saygılar haz kaybolmasın!
Ömrü maskesizce kılmak ne güzel,
Kullarla el ele olmak ne güzel,
Ruhlara inşirah salmak ne güzel,
Riyasız hilesiz yüz kaybolmasın!
Canlıyı doğayı sevmek marifet,
Ayırım yapmadan övmek marifet,
Kışı üşütmeden savmak marifet,
Güneşler solmasın yaz kaybolmasın!
Ne Yapacaksın?
Dillerin lal olsa konuşamasan,
Canan zeval bulsa kavuşamasan,
Dostlar bir hal olsa buluşamasan,
Sevgisiz dünyada ne yapacaksın?
Şu güzel gözlerin görmeyiverse,
Kulakların da hiç duymayıverse,
Elin ayakların tutmayıverse,
Odun gibi olsan ne yapacaksın?
Güneş ışığını söndürüverse,
Mehtabı tersine döndürüverse,
Dağı tandır gibi yandırıverse,
Nere gideceksin ne yapacaksın?
Dağlar yürütülse deniz kaynasa,
Yıldızlar dökülse yerler oynasa,
Düzen bozulup da bir şey koymasa
İnanmadan başka ne yapacaksın?
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ