EN ÇOK MUHTAÇ OLDUĞUMUZ DEĞER: EDEP

Edep, iyi ahlak, güzel terbiye, utanma, zarafet, usluluk, insanlara; kavlen, fiilen güzel davranışta bulunmak. Cürcani'ye göre; hatanın her çeşidinden sakınmayı bilmektir.

Edepten; hizmet ve Hakk'ın edebi anlaşılır. Mutasavvıflar, genelde iki türlü edep kabul eder;

  1. Şeklî, zahirî edep; ameli riyadan, münafıklıktan, yağcılıktan korumaktır.
  2. Batınî edep. Kalpteki; şehvet, itiraz, iradede zayıflık gibi olumsuz şeyleri temizlemekten ibarettir.

Edepler, sünnetleri güçlendirmek içindir. Sünnetler vacipleri, vacipler de farzları güçlendirir. Farzlar da imanı korur.

EDEP; Eline, Diline, Beline sahip olmak anlamındadır. Bunu sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber efendimiz; "Mümin, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir” şeklinde belirtir.

Kur'an-ı Kerim Kalem suresinde; "Sen, elbette yüce bir ahlak üzeresin”(Kalem/4) ifadesi yer alır. Âl-i İmran suresinde; "Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir.” (Âl-i İmran/ 134)

Hz. Peygamber, insanların en güzel ahlaklısıydı. Hz. Enes şöyle anlatır;

-"ben, peygambere on sene hizmet ettim, bir defa olsun bana, "öf” demedi. Yaptığım bir şey için;

-"Bunu neden yaptın?” veya yapmadığım bir şey için de;

  1. böyle yapmadın?” demedi.

Edep, ahlak olduğuna göre, Hz. Peygamberin, en büyük edep ve ahlaka sahip olmasına rağmen Müslümanlığımızı bu ölçüye vurduğumuzda ne halde olduğumuzu açıkça görürüz.

Bir insan çıkıyor, ağza alınmayacak sözler söylüyor. Sorduğun zaman da; "Elbette Müslümanım” demekten de geri durmuyor.

 

 

 

 

 

Behlül Dânâ'ya bir gün Hârûn Reşit bir vazife verdi, onu çarşı ağalığına tayin etti. Behlül hemen işe koyuldu.

İlk olarak bir fırına gitti.

Birkaç ekmek tarttı; hepsinin gramaı noksan.

Dönüp fırıncıya sordu:

"Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?”

Adam her sorulara şöyle cevap verdi: - Sorma beyim, hiç bir şeyde bereket kalmadı, işler kesat. Evde huzur yok, hanım itaatsız, çocuklar haylaz, ağzımızın tadı yok vesselam.

Behlül bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti.

Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmeklerin gramı fazla, eksik yok.

Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu. Adam gülümsedi, Behlül'e baktı. -Çay, simit ister misiniz? Karnınız nasıl? - Ben çarşı ağasıyım, rişvet istemem. Adam, tebessüm etti: -Sorularınıza gelince....

Elhamdülillah, işler bereketli, hanımım itaatli, evimiz huzurlu, çocuklar sadakatli. Allah herkese hayır ve nuzur versin.

Behlül, başını salladı: -Allah doğrulukta daim eylesin! Fırını terk etti. Başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşit'in huzuruna çıktı ve ağalıktan istifa ettiğini söyledi. Harun Reşit şaşırdı, sordu: "Behlül daha yeri başladın, ne çabuk bıktın?”

Behlül açıkladı:

"Çarşı pazarın ağası var! Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını görmüş, ceza ve mükafatı anında veriyor."

  • Edep, aklın suretidir. (Hz. Ali)
  • Edep, ilimden önce gelir. (Hz. Ömer)
  • Edep, mirasın hayırlısıdır. (Hz. Ömer)
  • Şeytanın katili edeptir. (Hz. Mevlana)
  • En güzel edep, güzel ahlaktır. (Hz. Ali)
  • Edep, haddini bilmektir. (Ahmet Hulûsi)
  • Edep kişinin gönül aynasıdır. (Hz. Mevlana)
  • Utancı giden kimsenin kalbi ölür. (Hz. Ömer)

 

Edep, edepsizliğe tahammül etme sanatıdır. (Atakan Korkmaz)

Himayen altındakilere iyilik yapmak istersen, onlara terbiye ve edep öğret. (Hz. Ali)

İnsanlık adabını, ilimden evvel, öğrenmek lâzımdır. (İmâm Malik)

İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz. (Mevlana)

 

Edep, tecrübe ile (yani bizzat yaşanarak) kazanılır. (İmam Maverdi)

Edep, akıl ve şeriata muvafık hal ve harekete denir. (Süleyman Hilmi Tunahan)

Edep döküntüleri, altın döküntülerinden daha hayırlıdır. (Hz. Osman)

 

Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder. Mevlana

İlim meclisine girdim, kıldım talep, ilim tâ gerilerde kaldı, illâ edep illâ edep. (Ziya Paşa)

Gezdim Halep ile Şam'ı, eyledim ilmi talep, meğer ilim bir hiç imiş illa edep illa edep. Yunus Emre

Ulu kişi, ârif bir insan, Rabbine karşı edebini bıraktı mı mutlaka helâk olur. (Yahya b. Muaz)

Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır. (Mevlâna)

Yazarın Diğer Yazıları