EMİR OLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL

İnsanı değerli kılan en önemli özelliktir doğruluk. Doğruluk olmazsa yapılan hiçbir işin, söylenen hiçbir sözün, tavsiye edilen hiçbir tavsiyenin değeri kalmaz. İnsanlar sözüyle değer kazanır.

Doğruluğu; "doğruluk burada kullanılmalı, ama başka tarafta kulanılamaz” demek mümkün değildir. Yine; "beyaz yalan” diye bir abuk söz var. Yalanın, beyazı, karası, grisi, kırmızısı olmaz.Yalan yalandır.

Küçüklüğümde büyüklerimden hep duyardım; "vardığın yer kör ise sen de gözünü kıypa bak”, "Zaman sana değil, sen zamana uyacaksın”, "Aman ha suya sabuna dokunma”, "Sakın ha rengini belli etme” derlerdi. Bunların ne anlama geldiğini sonradan öğrendim.

Kur'anı talim eden, Kur'anî ilkelerle hemhal olanlar, daha doğrusu Müslümanlar iyi bilirler ki Allah'ımız bizden her durumda doğruluk istiyor. Bugün bulunduğum makam gereği, dostlarımı incitmeyeyim, onların hatırından çıkmayayım da halkı, tanımadıklarımı idare ederim.

Bugün baktığımız zaman, yalan, ayak kaydırma, tepeden bakma, küçümseme, "ben yiyeim sen yeme, ben iyiyim sen fena” hamakatı benlikleri sarmış. Bir türlü "benlik”ten "biz”liğe ulaşamıyoruz.

Sevgililer sevgilisi Peygamber efendimiz:

"Beni Hud suresindeki. "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti yaşlandırdı” buyurur. Ne ile emrolunduk? Elest bezmindeki; "Ben sizin rabbiniz değil miyim?” sualine verdiğimiz: "Bela” (evet, Sen bizim Rabbimizsin) cevabıyla. Böyle bir akde, böyle bir karşılıklı muhavere karşısında insanın yalan söylemesi, doğrudan uzaklaşması mümkün olabilir mi?

Yine Peygamber efendimiz;

"Yalanla iman bir arada durmaz” der. Bir başka Hadisinde; "Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, emanete ihanet eder.” Diyerek, Müslümanın, ilkeli, karakterli, dik duruşlu, kararlı olduğunu anlatır.

Yüce kitabımız tamamen doğruluk üzerine ikame edilmiştir. Kur'ana gönül verenlerin asla hangi şart ve ahvalde olursa olsun dik duruşundan, azim ve kararlılığından taviz veremeyeceğini belirtir.

Eşrefi Mahlukat sırrına mazhar olmak; dosdoğru olmakla mümkün. Adem olmak ve adam kalmak da hayatı boyunca şaka da olsa yalana tevessül etmemekle ortaya çıkar. İnsanların; karakaşı, kara gözü, boyu posu, hitabeti, karizması, bulunduğu makamı diğerlerini kandırmamalıdır. Ta ki hiçbir şekilde yalan söylemediği, halkına ve insanlara tepeden bakmadığı, oy uğruna kırk bin türlü takla atmadığı, konumunu korumak için can dostlarını karalayıp, yaralamadığı… sürece.

Sözün özü; her şeyin başında samimiyet geliyor. Bunun adına da Dini literatürde; ihlas adı veriliyor.  

 

 

 

 

 

 

 

 

     Kaybolmasın!

 

Attığın adımlar öze dokunsun,

Tarihe mal olsun iz kaybolmasın,

Hayata insana söze dokunsun,

Zamanlar devranlar hız kaybolmasın!

 

Hor görme kimseyi tatlı dil kullan,

Cananları kucaklayan el kullan,

Muhabbete götürecek yol kullan,

Enaniyet bitsin "biz” kaybolmasın!

 

Kur'anî hayatı insana yansıt,

Gönüller fetheyle canları ısıt,

Dünyayı cennet kılmaktır kasıt,

Sevgiler saygılar haz kaybolmasın!

 

Ömrü maskesizce kılmak ne güzel,

Kullarla el ele olmak ne güzel,

Ruhlara inşirah salmak ne güzel,

Riyasız hilesiz yüz kaybolmasın!

 

Canlıyı doğayı sevmek marifet,

Ayırım yapmadan övmek marifet,

Kışı üşütmeden savmak marifet,

Güneşler solmasın yaz kaybolmasın!

 

 

       Pişman Olmadan


Elbet yaptığını, bir gün bulursun,
Can veren nefes ol, pişman olmadan,
Hesabın görülür, zorda kalırsın,
Yön veren nefes ol, pişman olmadan!

Hiç kimseye etme, ıstırap zulüm,
Takiptesin her an, gelecek ölüm,
Neden düşünmezsin; "nice bu halim?"
Ün veren bir ses ol, pişman olmadan!

Sünnetullah böyle, her gelen gider,
Kimler ne ederse, kendine eder,
Zerre kadar olsa, gün gelir tadar,
Hak sevgisini bul, pişman olmadan!

"Bu gün Allah için ne yaptım" diye,
"Hangi yanlış yollara saptım" diye,
Tefekkür ettin mi neden ve niye?
Kamil canlarla ol, pişman olmadan!


Yazarın Diğer Yazıları