PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Her hafta Salı günleri Aydınlar Ocağı'nda program var. Her programdan önce Tefsir sohbeti yapılır ve ardından Şiirler okunur ve sonra asıl konuya geçilir. Şairler kendi yazdığı şiirlerini okur. Bendeniz de, Muharrem ayı olması sebebiyle, KERBELA denilen bir acı hadise yaşadığımız için "KERBELA” isimli şiirimi okuma fırsatı buldum. Müslümanlar, aklını kullanmadıkları ve ehli sünnet anlayışından uzak kaldıkları için ne hallere geldiğine bir atıf yapmaya çalıştık.
Kerbela
Kerbela; Müslümanların yıllardır tek acısı,
Akan Müslüman kanı, sancı, Müslüman sancısı!
Bakıyor, seyrediyor uzaktan hep olayları,
Kalpleri katılaşmış, mankurtlaşmış alayları!
Artık uyanmazsak, göklere çıkacak âhımız,
Müslüman görünümlü münafıkla hesabımız!
İmansızda; ne peygamber, ne ehli beyt aşkı var,
Vicdan rafta, duygu dumurda, kafirlik aşkı var!
Muharrem, aşure, Kerbela... hepsi ayrı ayrı,
Kerbelayı haram kıl ve aşureyle tatlandır,
Hakkı tut kaldır, Hüseyince ölümü taçlandır,
İbrahim ol Hak yolunda, Nemrutlara baş kaldır.
Musa gibi, Firavun'a darbe vur hiç korkmadan,
Muhammedî cesaretle putu devir bıkmadan.
İşte o zaman Kerbelalar bitecek yiğidim,
Müslümanlar gülecek ve Hak gelecek yiğidim!
NEÜ Ahmet Keleşoğlu İlâhiyat Fakültesi Dekanı ve Temel İslâm Bilimleri Kelam dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Konya Aydınlar Ocağı'nda Türk âlimi İmam Mâturîdî ve Mâturîdîlik konusu ele aldı.
Ebu Mansur el-Mâturîdî'yi anlatmadan önce "ehli sünnet vel cemaat” hakkında bilgi verildi. Bu ifade; mezhepler üstü bir çatı anlamına gelir ve mezhepler bu çatının altında toplanır.
"Ehli sünnet vel cemaat” bir mezhep değildir. Mezhepler üstü bir üst çatı anlamına gelir, aslında mezhepler bu çatının altında yer alır. Ehli sünnet vel cemaat de itikadi mezhepler ve ameli mezhepler diye ikiye ayrılarak anlatılır. Ehli sünnet vel cemaatin iki reisi vardır. Bunlardan birisi İmam Maturidi, diğeri de Ebul Hasan el-Eşarî'dir.
İmam Maturidi Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Semerkant ilinin Maturid köyünde miladi olarak 854 yılında dünyaya geldi ve 944'de öldü. Yaşadığı dönem; Abbasi Devleti'nin parçalanmaya başladığı ve yeni beyliklerin kurulduğu bir dönemdir. Semerkant, özgürlüklerin yaşatıldığı ve ilim adamlarına çok büyük saygının verildiği bir bölgedir. O dönemlerde Semerkant'ın nüfusunun yüzde 70'i Türk'tür.
Semerkant; Dini akımlar ile felsefî gurupların çok olduğu ve İslâmî ilimlerin altın çağını yaşadığı bir yerdi. Bu ilimler içerisinde Tefsir, Fıkıh, Hadis, Kelâm ile Tıp, Uzay bilimleri ve Astronomi de bulunmaktadır.
Ebu Mansur el-Matüridî'nin 18 ciltten ibaret olan Kur'an tefsiri Te'vîlâtül Kur'an'ı 17 cilt halinde neşredilmiş, şimdiye kadar 13 cildi tercüme edilmiştir.
Te'vilâtül Kur'an muhteşem bir tefsir. Rivayet değil, dirayet tefsiri. İmam Maturidi, çağını iyi tanıyan ve felsefeyi de bilen bir İslâm âlimidir. Kitâbü't- Tevhid adlı eserinde bilgi meselesiyle konuya başlar.
"Kitâbü't- Tevhid'de Maturidî, taklide dayalı bir dindarlığın çok fazla yararlı olmadığını da ifade ediyor. Değerli olan bilgi vasıtaları üçtür;
Bunlardan ilki beş duyu organıdır. Göz, kulak ve akıl sayılarak buna bilgi kovası deniliyor. Göz ile kulak bilgiyi alır, akıl da sentez eder.
İkincisi ise akıl. Akılın kelime anlamı bağ kurmak demektir. Akıl yanlış bir iş yapmaya engel olan demek. Kâfirler ve Allahsızlarla ilgili olarak Maturidî, onlara dâhi adam, zeki adam, IQ'sü yüksek adam diyebilirsiniz. Ama akıllı adam diyemezsiniz diyor. Niye? Çünkü "Akıllı adam ‘Allah ile bağ kuran adam' demektir” diyor. İmam Maturidî akıl tanımları hakkında şunları söylüyor:
Akıl tabiatı birbirine uygun olanları birleştiren, tabiatı birbirine aykırı olanları ayıran bir melekedir. Akıl bilgi üretmede bir güç, bu güçle elde edilen bilgidir. Akıl duyu ötesi varlığı (Allah'ı) vasıtalarla, beş duyu ile elde ettiğimiz şeyleri de gözlem ve deneyle elde eden lâtif bir cevherdir. Metafizikî bilgiler ve ahlâkî ilkeler akıldan çıkar.
"İslam şehirleri bize Allah'ı hatırlatır” diyen Altıntaş, sözlerine "İtikadî düşüncelerde birlik sağlanmadıkça sosyal tevhidi sağlamak mümkün değildir. Kitâbü'l-Tevhîd İslam dünyasının sosyal birliğini sağlamak manasına da geliyor. Kitaplara boşuna isimler verilmemiş. Allah rahmet eylesin. İmam Mâturîdî'nin yıldızı bundan sonra daha da parlayacaktır” diyerek son verdi.
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER