Konyaspor İstediğini Aldı
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
Şubat ayı enflasyon verileri merkez bankasının faiz indirim kararını kolaylaştıracak
YAŞA ONU
Şeytanı Ne Davet Eder?
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
BEREKET, HUZUR, UMUT...
TERÖR VE TERÖRİZM
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Hacı Veyiszade Mustafa Efendi Konya'da doğdu; bu şehrin tanınmış din âlimlerinden Zâr Efendi Medresesi müderrisi Hacı Veyis Efendi'nin oğludur. İlköğrenimini ve hıfzını babasının yanında yaptı; daha sonra Bekir Sâmi Paşa Medresesi'ne girdi. Burada, başta Şeyh Mehmed Bahâeddin Efendi olmak üzere çeşitli hocalardan, bu arada şeyhin oğulları Zeynelâbidin ve Ahmed Ziyâ efendilerden ders görüp icâzet aldı (1904). Son zamanlarında öğrencilerine o günleri sitayişle anlatan Hacıveyiszâde'nin, "Mehmed Fahreddin (Kulu) Efendi ile birlikte Mehmed Bahâeddin efendimizin sâhib-i tertîb cemaati idik” dediği bilinmektedir. Bununla, medresenin güneyindeki İplikçi (Altunabâ) Camii'nde imamlık yapan hocalarına, camiye devamlarının yanında mânevî terbiye ve ilim tahsili hususunda da bağlı olduklarını anlatmak istemiştir.
Hacıveyiszâde, medreselerin bina, yönetim ve programlarının günün şartlarına uygun hale getirilmesi amacıyla İstanbul'da alınıp uygulanan bazı tedbirlerin taşraya da yansıması sonucunda Konya'da 1909 yılında kurulan Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye Cemiyeti tarafından Bekir Sâmi Paşa Medresesi binasında birtakım yeni ilâve ve düzenlemeler yapılarak açılan (1910) ve kısaca "Islah” olarak bilinen yeni medresede, bu müessesenin I. Dünya Savaşı sırasında kapanmasına kadar Arapça ve dinî ilimler okuttu.
Kurucu soyadını alan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi 194O'lı yıllarda Pîrî Mehmet Paşa Camii'nde, 1950'den itibaren de Aziziye Camii'nde imam-hatiplik yapmış, ayrıca çeşitli cami ve hapishanelerde vâiz olarak hizmet vermiştir. Daha sonra Konya İmam-Hatip Okulu'nda Arapça, tefsir, hadis, fıkıh derslerini okutmuş, pek çok din âliminin o günlerde yadırgayarak baktığı bu okulların önemini önceden kavrayıp Konya'nın dinî hayatına yön veren kişiler arasında yerini almıştır.
Hocalığı sırasında öğrencilerine maddî ve mânevî yardımda bulunan Hacıveyiszâde ayrıca okul, kurs binası, öğrenci yurdu, hastahane, aş ocağı, yol yapımı gibi pek çok alanda hizmet veren derneklere, vakıflara faal üye olarak katılmıştır. Öte yandan İmam-Hatip Okulu'na giremeyen pek çok gence Arap dili ve edebiyatı, tefsir, hadis, İslâm hukuku ve akaid dersleri okutmuştur. Sahâbeye dair geniş bir neseb bilgisine sahip olan ve Ehl-i beyt'i çok seven Hacıveyiszâde, vaazlarında cemaate devamlı olarak Hz. Peygamber'in izinden gitmeyi tavsiye eder, her konuşmasında mutlaka Asr-ı saâdet'i anlatır, ashaptan örnekler verir ve meclisi daima canlı tutardı.
Hacıveyiszâde 5 Şubat 1960'ta vefat etti ve ertesi gün şehrin güneydoğusundaki Üçler Kabristanı'na defnedildi. Adına yaptırılan ve Ekim 1995'te ibadete açılan büyük bir cami-külliye ile şehirdeki birkaç küçük kütüphane onun hâtırasını yâda vesile olmaktadır.
HACI VEYİSZADE HOCAMA
Kalplerin fatihi, gönül tabibi,
Manalar sultanı, halkın habibi,
Ölmeden önce ölmüşsün, yaşarken,
Hep mana ile dolmuşsun, yaşarken,
Resulü önder kılmışsın kendine,
Kitabı rehber kılmışsın kendine,
Sadaka-i cariye; amel-i salihin,
Ömür sermayen; rehber-i arifin.
Kimseyi incitmemiş, kırmamış hiç,
Harama ve vebale varmamış hiç,
Dedikodu ve gıybet, bilmemiş hiç.
Selamı etrafa yaymış bıkmadan,
Kadın, erkek, çocuk diye bakmadan.
Gönüllere girmiş, kalbi fethetmiş,
Cümle âlem, "veli” diye methetmiş.
Bedenen ölüsün belki, mana var,
Beş vakit kabrinde seni anarlar!İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
28 ŞUBAT DEYİNCE!
“İ” LERİMİZ (3)
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
“İ” LERİMİZ (2)
“İ” LERİMİZ
DÜŞÜNCE ÜZERİNE
ALTI ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
ŞİİR MEKTEBİ
O KADAR MI ZOR?