DİLRUBA SÖZLER

Kâmus-ı Türkî'de Dilruba; "Gönül alan, gönül kapan, herkesi kendine âşık ve meftun eden.” anlamlarına gelir. Gönül sadece fiziki olarak kadına yönelmez. Yalnızca herkesi kendine âşık ve meftun eden dilberler değildir. Ruh alemini süsleyen, ruha şifa veren, tabir yerindeyse terapi olacak kadar psikolojik açıdan insana rahatlama sağlayan insanlar, manzaralar, yaratılmışlar vardır.

Dünya kurulduğundan beri dilrubalar eksik olmamıştır. Kur'an, dilruba ilkeler ortaya koyar. Bu ilkelere uyanlar da dilruba tavır içine girer. Dilruba, sadece Edebiyat ve Tasavvuf alemine has bir tutum değildir olmamalıdır. Eğer böyle olmuş olursa o zaman dilrubalarda kesinti ve kopukluk meydana gelir.

İnsan yaşadığı sürece insanlar, bu dünyada oldukları müddetçe mutlaka dilruba tavırlar olacaktır. Dilruba söylemler, dilruba tavır ve davranışlardan söz ederken sadece Mevlana'yı, Şems-i Tebrizi'yi, Sadreddin Konevi'yi, Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş'ı, Hacı Bayram'ı, Ebu Eyyube'l Ensari'yi…ele alıp, hatırlayıp, kendimizi bir kenara mı iteceğiz? Ne zaman dilruba gündeme gelirse hep bu değerli insanların, mana erlerinin; yaptıkları, söyledikleri söz ve davranışlar mı bizim sohbetlerimizi süsleyecek? Hep eskilerden nakil mi yapacağız? Allah'ın verdiği aklı, fikri, düşünceyi devreye sokmayacak mıyız? Hiç elimizi taşın altına koymayacak mıyız? Dün; Tasavvuf büyükleri, peygamberler, veliler… Kur'an yolunda gitmişler, Kur'anı rehber Kabul etmişler! Ya bugün? Evet bugün, yarın, yarından sonra…kıyamete kadar dilrubalar olmayacak mı? Olmasın mı? Kur'an, kıyamete kadar varlığını korumayacak mı? Evrensel değil mi?

Dilruba'da; empati, tatlı dil, sevgiye götüren yollar, nefreti, öfkeyi, kini, düşmanlığı, kavgayı, savaşı, yumrukları sıkmayı… bir kenara bırakmak, dünyayı cennet yapmak var…

İşte o sözlerden bazıları;

 

 

 

Sakın bir dîdeyi ağlatma handân olmak istersen

Dokunma hâtır-ı mûra Süleymân olmak istersen

 

 

 

 

Evladım, insanlar kulağından zehirlenir. Her dediğine inanma. (Şeyh Edebalı)

 

 

 

 

 

 

 

İleri gelenlerden ol,

İleri gidenlerden olma.

 

 

Az bela bilme efendi hasedi,

Mehveder hasidi kendi hasedi.

 

 

 

 

 

Cihânda bulmadım bir yâr-ı sâdık,

Ki derdi derdime ola muvâfık,

Ne kadar buldumsa yâr-ı muvâfık,

Muvâfık sandığım çıktı münâfık

 

 

 

Çeşm-i ibretle nazar kıl dünya bir misafirhânedir

Bir mukîm âdem bulunmaz ne aceb kâşânedir

Bir kefendir âkıbet sermayesi şâh u gedâ

Bes buna mağrûr olan Mecnûn değil de ya nedir?

 

Konya / Dere Mahallesi Büyük Mezarlığın Kapısındaki Yazı...

 

 

 

 

"Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner

Gam'u şâd-ı felek böyle gelmiş böyle gider"

 

 

 

"Mümin, ne insanları karalayan, ne lanet eden, ne kaba ve kötü sözlü, ne de hayasızdır.” Hz. Peygamber

 

 

Kediler nankörmüş, tilkiler kurnazmış, kargalar kindarmış, yılanlar sinsiymiş…o da bir şey mi, insanda hepsi var!

 

*********************************

Gül, ağlama gül bize,

Ele diken, gül bize,

Kul olanın yüzünde,

Gül açılır gül bize.

Yazarın Diğer Yazıları