Dilruba Seslenişler
Dilruba; farsçada gönül kapan, gönülçelen, gönül fetheden anlamlarındadır. Gönle ılık ılık akan güzellikler dersek sanırım yanlış olmaz. Her insanı etkileyen, herkese hoş gelen, söz, tavır, davranış ve hareket… Dilruba içinde mütalaa edilir. Bugünkü yazımı, "Dilruba seslenişler” olarak şiirlerime ayırdım.
Oyuncak Oldum!
İdeallerim bir bir yıkıldı,
Hayallerim suya düştü yok oldu.
Bir değil, yıkılmam çok oldu,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Büyük bir umutla sarıldım sana,
Bir gün gülmedin vefasız bana,
Sevgiyi tadamadım kana kana,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Gülen yüzüne hep aldandım
Tatlı sözlerine kandım,
Seni ağyar değil, yârân sandım,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Yıkılmayız Biz!
Buram buram;
Tarih kokan illerimiz var!
Nakış nakış, desen desen
Kilim dokuyan ellerimiz var!
Kökü mazide olan atiyiz,
Ne yaman erlerimiz var!
Köpürüp coşan ırmaklarımız,
Hudutlarda gaza bayraklarımız,
Tespih çeken parmaklarımız,
Allah diyen dudaklarımız var!
Yıkılmadık, yıkılmayız;
Güçlü imanımız,
Bitmeyen sabrımız,
Şehit olma adaklarımız var!
Eriyip Gideceksiniz!
İslam geldi, Müşrik kudurdu;
Osmanlı geldi Haçlı kudurdu;
Türkiye dirildi, Batı kudurdu…
Kudur kudurabildiğin kadar,
Miadınız doldu artık,
Hak geldi şimdi, batıl batar!
Bağırsanız da, çağırsanız da,
Boykot yapıp, anırsanız da…
Türkiye gerçeği buldu artık!
Değil Avrupa, dünya gelse de,
Haçlılar hep birlik olsa da,
Tek bir Türkiye kalsa da,
Batılın dişleri sökülür artık!
Biteceksiniz, biteceksiniz,
Ya Hakka boyun eğeceksiniz,
Ya da eriyip gideceksiniz!
Âsım'ın Nesli
Dimdik ayakta, Âkif'in düşündüğü "Âsım'ın nesli",
Ezelden, ebede kadar susmayacak Hakkın ilahi sesi!
"Anadolu mektebi" gençlere şuur veriyor,
Her bir gencimiz bizlere gurur veriyor!
"Âsım'ın nesli" bir sembol, dünden yarına,
Adım adım, dalga dalga yayılıyor her yana!
Şehadet!
Gafil ne bilir; gazayı, şehadeti,
Onun mesleği; rezillik, uğraşı; ihaneti!
Ölüm; inanana şeb-i arus gelir,
Mümin; ölümü şeref bilir!
Ben İnsanım!
Taş yontulur, ayakaltına konur,
Kalaslar, testereyle biçilir, odun olur.
Her ruhsuz, insan elinde yerini bulur…
Ama ben insanım;
Ne tornaya girer, ne hizarla şekil alırım,
Kimse, kendine uygun şekil veremez,
İnsan ticaret malı değil, satışa gelemez!
Ben insanım;
Birileri; "kafan böyle olacak, gözün şöyle…
Beynini beğenmiyorum, düşüncen öyle…
Benim dediğim rüyayı göreceksin bana söyle”…
Diyemez.
Ben insanım, odun değil;
Ruhum var, beynim var, manam var…
Taş değilim ki, heykel yapasın,
Sonra yaptığına tapasın!
Taş, medeniyet kurar mı?
Hiç kütüklerin merhameti olur mu?
Oduna söz geçirtebilir misin?
Kalaslarda vatan sevgisi görebilir misin?
"Taşa söylüyorum sanki” deriz,
"Kütük gibi ruhsuz” sözünü söyleriz.
Ama ben insanım;
Saygıda kusur etmem kimseye asla,
Hele devletime ihaneti hiç düşünmem.
Ne taş gibi ayakaltında ezilirim,
Ne kalas gibi, testereyle biçilirim…
Ah Gençlik!
Yıllar ne kadar da çabuk bitiyor.
İnsan bu; doğuyor, büyüyor,
Her şeye "elveda” ediyor!
Ah o gençlik zamanı,
Geri gelir mi küçük bir anı!
Dün; zinde, çevik, ataktın,
Taşın suyunu çıkartır,
Gücüne güç katardın.
Mesafeler koşar,
Yorgunluğa kafa tutardın.
Ne oldu, nereye gitti bu güç?
Neden yürüyemiyorsun?
Koşsana hadi,
Bak gidemiyorsun!
Gençliğini, hay huyla geçirdin,
Sağlığını hiçe saydın,
Bedenini çürütüp, göçürdün!
Paranın kıymetini bilmedin,
Ağlayanın gözyaşını silmedin!
O, her kapıyı açar sandın.
Sevgi kapısı kapalı kaldı,
Para yüzünden,
Gönül kabe'si yandı!
Avuntu!
Her an taputu tanıyor insan;
Her yaş, ömürden giden bir yaprak,
Boşa giden ömre yanıyor insan!
Giden zaman geri gelmiyor,
"Keşke"lerle avunuyoruz!
Ölüm adım adım yaklaşıyor,
Hala boşa övünüyoruz!
Bu, Başka Oyun!
Ömür denilen şey, bir gölge, bir hayal
Dünya mı? O, oyuncak, o bir masal!
Geldin hana, seni oyuna çağırdı,
Oyna, oynayabildiğin kadar…
Kuralları var, değilse neye yarar?
Ebe olmak mı istersin ceza olarak?
Huzurla, neşeyle oynayıp,
Mutlu olmak mı herkesle dost kalarak?
O zaman kuralı bozma, çizgiyi geçme.
Nasıl olsa akşam olacak, oyun bitecek,
Oyun bitiş düdüğü ötecek!
Bu oyun başka oyun, herkes oynamakta,
Her oynayan kazanmaz, mesele kurala uymakta.
Bir Başka Âlem
Sabahın güzelliği, havanın letafeti,
Yüzlerin tebessümü, ruhların mehabeti!
Gecenin sessizliğinde yükselir ezanın sesi,
Dünyaya haykırılır, namaz müjdesi!
Gönüller neşe dolar, sabahın şevkiyle,
Bülbüller aşka gelir, güllerin zevkiyle!
Karanlıklar delinir, mızrakların ucuyla,
Müminler haykırırlar; dualı avucuyla!
Kardelenler karları, delip delip çıkarlar,
Leylasını arayanlar, gönüllere akarlar!
Yazarın Diğer Yazıları