Dertli İnsanlar

Dava!

 

Dava arkadaşlığı, bambaşka iş,

Hilesi, sahtesi, olmuyor hiç.

Dava yazar, dava okurlar,

Dava için yaratıldı o kullar.

Dava; memleket, dava; insanlık,

 

 

İnsanlar; malıyla, mülküyle, makam ve mansıbıyla, parası puluyla, şatosu, villasıyla, modelli arabalarıyla…sevilmez. İnsanlar; boyunun uzunluğuyla, yüzünün güzelliğiyle, iyi konuşması, iyi şiir okumasıyla… sayılmaz ve itibar görmez.

giden yol; insani değerlere saygı, milli ve dini duygulara itibar, Kur'anî ilkelere sadakat, Peygamberî uygulamaları hayat felsefesi yapmaktan geçer. Bu ilkeler varsa; millet onu baş tacı eder.

İşte böyle bir ilke sahibi insanı hatırladık bir kez daha vefatının 40. Gününde. Konya Aydınlar Ocağı'nın Selçuklu Salı Sohbetleri'nde, Yazar Mehmet Niyazi Özdemir, vefatının 40. gününde yâd edildi.

Yazdığı roman ve makaleleri ile Türkiye'nin sosyal yapısı ve tarih felsefesi üzerine kaleme aldığı eserlerinden tanıdığımız Yazar Mehmet Niyazi Özdemir'in hayatı, eserleri, fikir ve düşünceleri anlatıldı.. Eğitimci Hakan Bahçeci, yazar Mehmet Niyazi'yi şu sözlerle tarif etti:

"Aramızdan hüzünle ayrıldı. Dertli bir insandı. Yalnızdı ama asla tek başına değildi. Sessizdi ama asla kısık bir sesi yoktu. Kendisiyle 2010 yıllarında bir vesileyle tanıştım. Bazı insanların yeri gittikleri zaman daha iyi anlaşılıyor. Mehmet Niyazi Hocam da herhalde onlardan biri olacak. Bıraktığı eserler ve düşüncelerinin tazeliğini koruyacağı kanaatindeyim. Onun için bir tanım yapacak olursam; şiddetli bir fırtına sonrasında sakin bir limanda, neden ve niye soruları ve kavramlarında bulurum bu aydın kişiyi. Erol Güngör hocamızın ifadesiyle;

"Aydın insan, tahkik ve ispat mesabesindedir” diyor. Mehmet Niyazi Hocamızın da her söylediği, her anlattığı ya da her araştırdığı ve yazdığı konuyu muhakkak tahkik ve ispat konusunda çok titiz davranmıştır. Tarihimizde ender diyebileceğimiz savaş romanları yazmıştır. Bu bakımdan kendisinin aydın olarak vasıflandırılmasını ben ısrarla tavsiye ediyorum.”

Mehmet Niyazi'nin ailesi Horasan'dan Anadolu'ya gelmiş Orta Asya kökenli bir Türk boyu olan Çepni Türklerindendir. 1942'de Sakarya'nın Akyazı İlçesi Boztepe Köyü'nde doğan Mehmet Niyazi, adalet duygusunu, âdeta mahkeme salonu gibi işleyen ve 1893-1967 yılları arasında yaşayan ve kendisine son derece hürmet duyulan babasının esnaf dükkânında almıştır.

Türk milleti hakkında "Savaş alanlarında ne kadar cesaretli ve cevval iseler barış zamanlarında da bir o kadar iyi kalpli ve güzel ahlâk sahibidirler” diyen Mehmet Niyazi, tarih romanı yazmanın çok zor olduğunu ve yazarken de o tarihi ve geçen olaylar ile anı yaşıyormuşçasına hissederek yazılması gerektiğini ifade eder;

"Bizim büyük zaferimiz Çanakkale değil, Kutü'l Amare zaferidir. Çanakkale şanlı bir müdafaadır. Türk savunmasının ne olduğunu dünyaya gösterdik amenna ama asıl zafer Kutü'l Amare'dir”.

Mehmet Niyazi; "Bana sorarsan Avrupalılar çok zeki insanlar. Bizim medeniyetimizi ve bizim insanımızı frenlemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bunu Türk milletini tarihinden soğutmakla yapıyorlar” demiştir.

Niyazi Hocayı derinden etkileyen ve hayatı boyunca unutamayacağı olay, Adnan Menderes'in idam edilmiş olmasıdır. Mehmet Niyazi'nin fikir dünyasına liseli yıllarda Mahir İz, Nihal Atsız, Peyami Safa, Necip Fazıl ve Ziya Nur Aksun gibi fikir adamları ile şahsiyetler yön vermiştir. Almanya'da 22 yıl kalan Niyazi Özdemir, 1990'ların başında Türkiye'ye dönmüş ve tarih felsefesi üzerinde çok durmuş ve tarih hakkında;

"İnsanlığın hafızasıdır” der. İlk kitabı; Var Olmak Kavgası ve Plevne. Yemen, Çanakkale Mahşeri'nden ayrı son olarak Kanije” adlı romanını yazmıştır.

Bahçeci; "Türk Tarih Felsefesi adlı eserinin ders kitabı olarak okutulmasını isterim” dedi. Bahçeci sözlerini, "Mehmet Niyazi hocamızın ruhu şad olsun. Ruhuna bir Fatiha okuyalım” şeklinde tamamladı.

Mehmet Niyazi 11 Mayıs 2018 tarihinde Hakk'a yürümüş, Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları